Son günlerde heyecanla ve merakla beklenen BRICS zirvesi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti. İran, Rusya ve Çin Devlet başkanlarının katılmadığı zirveye Trump’ın tehdidi damgasını vurdu. 12 gün süren İran-İsrail savaşından sonra BRICS’ın bu savaşa nasıl bir yanıt vereceği de açıkça merak konusuydu. Zira savaş sırasında BRICS adına herhangi bir açıklama gelmemişti.
İlk zirvesini 2009’da yapan BRICS o günden bugüne büyük başarı kaydetti. BRICS, Küresel Güney'deki ülkeler için politik ve diplomatik bir koordinasyon forumu olarak hizmet vermektedir. Kurucu bir antlaşması, kendi bütçesi veya daimi bir sekreterliği yoktur. Dolayısıyla aslında caydırıcı bir gücü de yoktur. Bir nevi istişare için bir araya gelen ülkelerin oluşturduğu bir forumdur. Aldığı kararlar tavsiye niteliğindedir ve bağlayıcılığı yoktur. Tıpkı G7 gibidir. Eğer BRICS uluslararası bir örgüt olsaydı aldığı kararlar hem üyelerini bağlar hem de siyasi ve diplomatik etkili olurdu.
Trump, kendi sosyal medyasında yayınladığı mesajında “BRICS'in Amerikan karşıtı politikalarına uyan herhangi bir ülke, ek %10 tarife ile ücretlendirilecektir. Bu politikada hiçbir istisna olmayacaktır. Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz!” diyerek üstü kapalı olarak BRICS’i tehdit etti. Ülke ismi vermemesine karşı Trump’ın özellikle BRICS içindeki ABD’nin müttefikleri olan Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Devletleri; hatta Hindistan’ı kastettiği anlaşılmaktadır. Trump’ın tehdidine yanıt gecikmedi. BRICS dönem başkanı Lula, Trump'ın "Amerikan karşıtı" oldukları yönündeki suçlamasını reddederek dünyanın bir imparatora ihtiyacı olmadığını söyledi.
Çin’den Küresel Güney’e çağrı
Çin Başbakanı Li Qiang, Çin’in görüşlerini anlattığı konuşmasında tek taraflılık ve korumacılığın giderek arttığı, giderek çalkantılı hale gelen bir dünyada, BRICS ülkelerinin dayanışma ve koordinasyonu artırmaları, BM Şartı'nın amaç ve ilkelerini savunmaları, çok taraflılığı destekleyip uygulamaları, ortak kalkınmayı teşvik etmeye, küresel yönetişimi iyileştirmeye ve dünyada kalıcı barış ve refahı teşvik etmeye daha fazla katkıda bulunmaları konusunda çağrıda bulundu.
Ayrıca bir asırdır görülmemiş değişimlerin hızla yaşandığını, uluslararası kurallar ve düzenin ciddi şekilde sorgulandığını ve çok taraflı kurumların otoritesinin ve etkinliğinin azalmaya devam ettiği böyle bir dönemde Küresel Güney'in öncü gücü olan BRICS ülkelerinin bağımsızlıklarını ve öz güvenlerini korumaları, sorumluluk duygusu göstermeleri ve uzlaşı ve sinerji oluşturmada daha fazla rol oynamaları gerektiğini vurguladı. Bir bakıma Başbakan Li, Trump’ın tehdidine karşı BRICS ülkelerinin ve Küresel Güney’in direnmeleri çağrısında bulundu. Bu direnişin de öz güven ve birlikte hareket etmekten geçtiğinin altını çizdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de BRICS liderlerine uzaktan yaptığı konuşmada, liberal küreselleşme döneminin sona erdiğini ve geleceğin, ticarette ulusal para birimlerinin kullanımını artırması gereken hızla büyüyen gelişmekte olan pazarlarda olduğunu söyleyerek BRICS’in üçüncü bir tarafa karşı kurulmadığının altını çizdi.
Uzun zamandan beri BRICS zirvesi bu denli siyasi bir içeriğe sahip olmamıştı. Daha çok ekonomik perspektifi güçlü olan bu çerçevede hareket etmeye gayret eden bir yapı olmasıyla ön çıkan BRICS’in siyasi ve diplomatik alanda daha fazla öne çıkması dikkat çekicidir. BRICS’in yayınladığı zirve sonuç bildirisinde de bu detay görülmektedir.
ABD’nin en önemli silahı olan yaptırımlara karşı BRICS’in duruşu:
“Uluslararası hukuka aykırı tek taraflı zorlayıcı tedbirlerin uygulanmasını kınıyoruz ve bu tür tedbirlerin, özellikle tek taraflı ekonomik yaptırımlar ve ikincil yaptırımlar şeklinde, hedeflenen devletlerin genel nüfusunun kalkınma, sağlık ve gıda güvenliği hakları da dahil olmak üzere insan hakları üzerinde geniş kapsamlı olumsuz etkileri olduğunu, yoksulları ve savunmasız durumdaki insanları orantısız şekilde etkilediğini, dijital uçurumu derinleştirdiğini ve çevresel zorlukları daha da kötüleştirdiğini tekrar vurguluyoruz. Uluslararası hukuku ve BM Şartı'nın ilkelerini ve amaçlarını baltalayan bu tür hukuka aykırı tedbirlerin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz. BRICS üye devletlerinin uluslararası hukuka aykırı, BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilmemiş yaptırımlar uygulamadığını veya desteklemediğini yeniden teyit ediyoruz.”
BRICS’in Barış, Güvenlik ve Uluslararası İstikrara yönelik tutumu:
“Dünyanın birçok yerinde devam eden çatışmalar ve uluslararası düzendeki mevcut kutuplaşma ve parçalanma durumu konusunda endişemizi dile getiriyoruz. Küresel askeri harcamalarda, gelişmekte olan ülkelere kalkınma için yeterli finansman sağlanmasının zararına olan kritik bir artışa tanıklık eden mevcut eğilim konusunda endişemizi dile getiriyoruz. Sürdürülebilir kalkınma, açlık ve yoksulluğun ortadan kaldırılması ve iklim değişikliğine küresel yanıta katkıda bulunma gibi önemli küresel konularda çeşitli ulusal bakış açılarına ve pozisyonlara saygı duyan çok taraflı bir yaklaşımı savunuyoruz. Güvenliği iklim değişikliği gündemiyle ilişkilendirme girişimleri konusunda derin endişelerimizi dile getiriyoruz.”
“Mevcut küresel kutuplaşma ve güvensizlik bağlamını not ediyor ve uluslararası barışı ve güvenliği güçlendirmek için küresel eylemi teşvik ediyoruz. Uluslararası toplumu, çatışma potansiyelini düşürmek için politik-diplomatik önlemler yoluyla bu zorluklara ve ilişkili güvenlik tehditlerine yanıt vermeye çağırıyoruz ve temel nedenlerini ele almak da dahil olmak üzere çatışma önleme çabalarına katılmanın gerekliliğini vurguluyoruz. Tüm ülkeler arasındaki güvenliğin bölünemez olduğunu vurguluyor ve uluslararası anlaşmazlıkların diyalog, istişare ve diplomasi yoluyla barışçıl çözümüne olan bağlılığımızı yineliyoruz. Bölgesel örgütlerin çatışma önleme ve çözümünde aktif rol almasını teşvik ediyor ve krizlerin barışçıl çözümüne yönelik tüm çabaları destekliyoruz. BM Şartı'nın Amaç ve İlkeleri'ne uygun olarak krizleri önlemek ve tırmanmalarını önlemek için temel araçlar olarak arabuluculuk ve önleyici diplomasinin önemini vurguluyoruz.”
BRICS, İran’a yönelik saldırıları kınıyor:
“13 Haziran 2025'ten bu yana İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı yapılan ve uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ni ihlal eden askeri saldırıları kınıyoruz ve Orta Doğu'daki güvenlik durumunun daha sonra tırmanması konusunda ciddi endişe duyuyoruz. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) tam güvenceleri altında sivil altyapıya ve barışçıl nükleer tesislere yönelik, uluslararası hukuku ve UAEA'nın ilgili kararlarını ihlal eden kasıtlı saldırılar konusunda ciddi endişe duyuyoruz. Nükleer güvenlik önlemleri, emniyet ve güvenlik, silahlı çatışmalar da dahil olmak üzere, insanları ve çevreyi zarardan korumak için her zaman desteklenmelidir. Bu bağlamda, bölgesel zorlukları ele almayı amaçlayan diplomatik girişimlere desteğimizi yineliyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu konuyu ele almasını istiyoruz. “
BRICS Filistin devletini destekliyor:
“İşgal altındaki Filistin topraklarındaki durumla ilgili ciddi endişemizi yineliyoruz. İsrail'in Gazze'ye yönelik sürekli saldırılarının yeniden başlaması ve bölgeye insani yardım girişinin engellenmesi. Uluslararası hukuka, özellikle uluslararası insancıl hukuka ve uluslararası insan hakları hukukuna uyulmasını talep ediyoruz ve açlığın bir savaş yöntemi olarak kullanılması da dahil olmak üzere IHL'nin tüm ihlallerini kınıyoruz. Ayrıca insani yardımı siyasallaştırma veya militarize etme girişimlerini kınıyoruz. Tarafları, derhal, kalıcı ve koşulsuz bir ateşkes, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden ve işgal altındaki Filistin topraklarının diğer tüm bölgelerinden tamamen çekilmesi, uluslararası hukuka aykırı olarak tutulan tüm rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması ve insani yardıma sürekli ve engelsiz erişim ve teslimat sağlanması için daha fazla müzakereye iyi niyetle katılmaya çağırıyoruz.”
“Gazze Şeridi'nin işgal altındaki Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatıyoruz. Bu bağlamda, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin Filistin Yönetimi altında birleştirilmesinin önemini vurguluyor ve Filistin halkının bağımsız Filistin Devleti hakkı da dahil olmak üzere kendi kaderini tayin hakkını yeniden teyit ediyoruz.”
“İşgal altındaki Filistin topraklarından herhangi bir Filistinli nüfusun geçici veya kalıcı olarak zorla yerinden edilmesine ve Gazze Şeridi topraklarında herhangi bir coğrafi veya demografik değişikliğe karşı kararlı muhalefetimizi dile getiriyoruz. Uluslararası hukukun ve uluslararası yargı organlarının yasadışı işgalin sona erdirilmesini ve yasal normları baltalayan ve adil ve kalıcı bir barışı engelleyen tüm uygulamaların derhal durdurulmasını talep ettiğini yineliyoruz.”
“İsrail-Filistin çatışmasına adil ve kalıcı bir çözümün ancak barışçıl yollarla elde edilebileceğini ve Filistin halkının meşru haklarının, kendi kaderini tayin etme ve geri dönüş hakları da dahil olmak üzere, yerine getirilmesine bağlı olduğunu yeniden teyit ediyoruz. Filistin Devleti'ne olan desteğimizi yeniden teyit ediyoruz.”
Sonuç olarak BRICS belki de tarihinin en önemli bildirisini yayınladı. Daha önce üç ABD başkanı gören BRICS’i hiçbir ABD başkanı tehdit etmemişti Ancak Trump, BRICS’i açıkça tehdit etti. Daha önceki başkanlar BRICS’i önemsememişlerdi. Lakin Trump, BRICS’i önemsiyor. Dahası Trump’ın dostları BRICS içinde… Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri BRICS’e üyeler. Trump bu ülkelerin bu blokta neden yer aldıklarını bir türlü anlayamıyor ve aslında tehdidin muhatabı da bu ülkeler. Özellikle, Hindistan’ın ne yapmak istediği belli değil. Bir taraftan Şanghay İşbirliği Örgütü’nde yer alıyor bir tarafta BRICS kurucu ortağı ama öte taraftan Batı ile birlikte başka yerlerde saf tutuyor. ABD, Hindistan’ın bu oynak politikasından rahatsız. Hindistan, Ukrayna savaşında Batı’nın yanında yer almadı. Aksine ABD’ye göre Rus petrolünü ve tahılını satın alarak bir bakıma Rusya savaş ekonomisini finanse etti. Bu nedenle, Trump ile Modi arasında biraz soğuk rüzgarlar esiyor. Buna rağmen Hindistan Başbakanı Modi, kendince BRICS’in Çin ve Rusya’nın bir aparatı haline gelmesini de engellemeye çalışıyor. Çok dillendirmese de Modi’nin en büyü hayali Hindistan’ı eski adıyla Üçüncü Dünya yeni adıyla Küresel Güney’in lideri olması!
Öte yandan. Orta Doğu’da da her şey güllük gülistanlık değil. ABD ve İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran politikaları rahatsız edici boyuta ulaştı. Özellikle de İran’a yönelik ABD-İsrail saldırısı bardağı taşıran son damla oldu. Sesli dile getirilmese de bir gün sıranın kendilerine de geleceğinin farkındalar. Bu nedenle ABD’yi dengeleyecek yeni güç merkezleri etrafında kümelenme arayışındalar.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve CGTN TÜRK’ün editöryal politikasını yansıtmayabilir.
CGTN TÜRK