Pazartesi günü dünyanın gözü kulağı Beyaz Saray’daydı. Ukrayna lideri Zelensky, Avrupalı liderler, NATO ve AB temsilcileri Beyaz Saray'da Trump ile bir araya geldiler. Masada Ukrayna barışı telefon hattında ise Putin vardı. Görüşmelerde ortaya çıkan en önemli başlıklar ateşkes, toprak takası ve güvenlik garantileri oldu.
Trump ateşkes olmadan doğrudan barış anlaşmasının imzalanmasını savunuyor. Avrupalı liderler ise önce ateşkes ilan edilmesini ardından barış anlaşmasının imzalanmasında ısrar ediyorlar. Özellikle, Almanya Başbakanı ve Fransa Cumhurbaşkanı bu noktada ısrarlarını sürdürdüler ve Rusya'ya baskı yapılmasını istediler.
Trump her fırsatta toprak takasından bahsediyor ancak Rusya, Ukrayna'nın yüzde yirmisini elinde tutarken Ukrayna'nın herhangi bir Rus toprağı üzerinde hakimiyeti yok. Dolayısıyla takasta Rusya toprak verirken karşılığında Ukrayna ne verecek? Ukrayna'nın beşte biri Rusya'ya bırakılırken Zelensky bu anlaşmayı Parlamento’dan nasıl geçirecek? Savaştan sonra Zelensky'nin vatana ihanet suçundan yargılanma ihtimali oldukça yüksek lakin hemen barış anlaşması imzalanmasından sonra Ukrayna'da seçimlerin yapılacağı da söylendi. Muhtemelen Trump ve Avrupalı liderler Zelenky’nin bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesine destek verecekler. Putin de sessiz kalacak. Zelensky’nin barış için verdiği tavizlerin ödülü de ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmek olacak. Belki de Zelensky'nin savaş sırasında yaptığı eylemler ve imzalamış olduğu anlaşmalardan bir şekilde muaf tutulması da kararlaştırılacak. Böylece, Zelensky, ömür boyu savaş ve onunla ilgili yapmış olduğu hiçbir eylemden dolayı yargılanmayacak, bir nevi dokunulmazlık kazanacak. Muhtemelen, Trump Zelensky’i Beyaz Saray’da o haritanın başında böyle ikna etti yani ölümü gösterip sıtmaya razı etti.
Bu arada Putin her şeye tamam derken aynı zamanda Ukrayna'daki savaş tüm şiddetiyle devam ediyor. Putin'in sessiz sedasız tüm gelen tekliflere onay vermesi ya da sessiz kalması aslında fırtına öncesi bir sessizliğin de göstergesi. Trump, Avrupalı liderlerle toplantı halindeyken toplantıyı yarıda kesip Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirmesi esasen sürecin her safhasında Rusya'nın da bilgilendirildiğini ve Putin'in de onayının alındığını gösteriyor.
Trump üçlü bir zirvenin yapılması konusunda Zelensky ve Putin'le anlaştıklarını ancak yeri ve zamanı üzerinde halen çalıştığını kamuoyuna duyurdu.Trump, Ukrayna Savaşı'nın kendi savaşı olmadığını bu savaşın Biden'ın bir savaşı olduğunu dolayısıyla Ukrayna'da bir barışın sağlanması için attığı adımı insanlık namına yaptığını söylüyor. Trump ,Avrupalı liderleri bir seçenek sundu;ya Biden'ın mirasına sahip çıkın, Biden'ın yolunu takip edin ya da yeni bir sayfa açalım Avrupa'ya Barış'ı getirelim diyor.
Rusya güvenlik garantilerine itiraz etti
Son gelişmelerde belki en önemli öne çıkan unsur güvenlik garantileri. ABD Ukrayna ve Rusya arasındaki barışın garantörü olarak şimdiden ön plana çıktı. Ayrıca Avrupalı liderler Ukrayna ve Avrupa'nın Rusya'ya karşı güvenliğinin garanti altına alınmasını istiyorlar ve bu bağlamda Ukrayna'nın güvenliği için NATO'nun beşinci maddesine benzer bir kolektif savunma mekanizmasının kurulmasında ısrar ediyorlar. Rusya tarafı güvenlik garantilerine olumlu bakıyor gibi gözüküyordu lakin Rusya Dışişleri Bakanı Segey Lavrov geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada kesinlikle Ukrayna’da NATO ve yabancı askerlere karşı olduklarını söyleyerek Rusya’nın masada onayı alınmadan verilecek güvenlik garantilerini veto edeceklerini söyledi. Ayrıca, Lavrov, Ukrayna ve Rusdya liderlerini görüşmesine de itiraz ederek bunun için henüz erken olduğunu ve önce bakanların ve alt düzey heyetlerin ve uzmanların görüşerek başlıklarda uzlaşma sağlaması ve her şey hazır olduktan sonra iki liderin görüşmesi gerektiğini bildirdi.
Lavrov’un güvenlik garantileri ile ilgili diğer bir ilginç çıkışı da Çin'in, Ukrayna'nın güvenlik garantörleri arasında yer alması gerektiğini söylemesi oldu. Esasen bu öneri, Rus müzakerecilerin ilk olarak 2022 baharında Türkiye'de yaptığı görüşmelerde ortaya attığı öneriyi yeniden gündeme getirmesiydi.
Pasifik’te neler oluyor?
Tüm dünya nefesini tutmuş bu gelişmeleri izlerken Pasifik'te de birtakım gelişmeler yaşanmaktadır. Tayvan liderinin Latin Amerika ülkelerine yapacağı ziyaret nedeniyle ABD'de vermek istediği molaya Trump yönetim izin vermedi, ardından Trump, Fox News kanalına verdiği röportajda Tayvan konusunda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in kendisinin görevde olduğu sürece Tayvan’a yönelik herhangi bir işgal eyleminde bulunmayacağı sözünü verdiğini söyledi.
Biden döneminde ABD'nin Asya Pasifik'teki en önemli müttefiklerinden birisi olan Filipinler Devlet Başkanı, Trump tarafından Beyaz Saray’da kabul edildi. Trump, Filipinler Devlet Başkanına Çin ile ilişkileri geliştirmenizden memnuniyet duyarız bizim için bir sakınca yok diyerek üstü kapalı olarak Filipinler'e Çin'le düşmanlığa son ver mesajı verdi. Her ne kadar bu mesaj henüz sahaya yansımasa da Pasifikteki güç dengesi ve dinamiklerin çok hızlı bir şekilde değiştiğinin açık bir göstergesidir. Bununla birlikte Biden döneminin aksine Trump yönetimi Japonya ve Güney Kore ile mesafeli ilişkileri bulunmaktadır aynı zamanda Hindistan ile ilişkileri son dönemde kötüleşmiştir. AUKUS ve QUAD’ın geleceği de belirsizdir.
Trump, Ukrayna meselesinde Rusya'yı memnun ederken Tayvan ve Güney için denizi sonunda da eğer Çin'i memnun edebilirse yakın zamanda çok kutuplu sistem yerine üç kutuplu bir sistemin dünyaya hakim olduğu yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Tıpkı Yalta'da ABD ile Sovyetler birliği dünyayı nüfus alanlarında böldüğü gibi bu sefer de ABD, Rusya ve Çin ile dünyayı yeni nüfus alanlarına bölme niyetinde olabilir. Her ne kadar Çin’in dünyaya bakışı ve ideolojisi böyle bir paylaşıma izin vermese de ABD bunu deneyebilir.
Sonuç olarak, her şeye rağmen Trump her ne kadar Pasifik’te Çin’i le mücadeleyi ve rekabeti bırakmış gibi gözükse de aslında cephe değiştirmiştir. Trump, Çin ile mücadelesini Pasifik cephesinde değil Avrasya cephesinde sürdürecek.