Orta Doğu bölgesi yakın tarihte en fazla kırmızı çizginin çizildiği bölge olarak kayıtlara geçti. Son günlerde bunlara bir tanesi daha eklendi. İsrail Başbakanı Netanyahu içindeki Türkiye öfkesi ve nefretini bir adım öteye taşıyarak Türkiye ve Katar’ı Gazze’de görmek istemediklerini; hatta bölgede dahi görmekten haz etmediklerini ifade etti. Ateşkes sonrası Türkiye’nin Gazze’de asker bulundurmasına da karşı çıkarak "bu bizim kırmızı çizgimiz" diyor.
İsrail ABD’de bu konuyu üst düzeyde görüşüyor. Öyle ki Pazartesi günü İsrail’e gelen Witkoff ve Kushner’e Türkiye ve Katar meselesini anlattığı iddia ediliyor. Lakin ABD, aynı düşüncede değil. Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakın dostluğu olduğu kadar Katar ile de ilişkileri oldukça iyi. Dolayısıyla bölgede etkin olan iki aktörün Gazze sürecinden dışlanması demek Gazze planının da çöpe atılması anlamına geliyor. Trump’ın isteyeceği son şey ise Gazze planının akamete uğraması, hem de İsrail tarafından…
Trump’ın geri adım atmayacağını bilen Netanyahu, bölgeyi karıştıracak yeni planların peşinde. Fasılalarla Gazze’de Hamas’ın sabrını zorlayan operasyonlar yapıyor. Gazze içindeki silahlı çeteleri Hamas üzerine saldırtıp Hamas’ı tahrik etmeye çalışıyor. İsrail bir şekilde masayı devirmek için Hamas’ı zorluyor. Hamas şu ana kadar bu oyuna gelmedi.
Türkiye gelişmeleri yakından takip ediyor. Trump İsrail’e gelirken uçakta gazetecilere istikrar gücünün kurulmayabileceğinden bahsetti. Fakat bu açıklama o günün yoğun gündeminde ön plana çıkamadı. Neden istikrar gücünün kurulamayabileceği hakkında bir şey söylemedi ama görünen o ki Netanyahu böyle bir gücü istemiyor. Çünkü böyle bir güç Türk askerinin Gazze’ye gelmesi anlamına geliyor ki Netanyahu’nun Türk askerinin bir daha buradan çıkmayacağı yönünde endişesi var. Bir başka deyişle, sanki Netanyahu, Erdoğan ile Trump arasında gizli bir pazarlığın yürüdüğü konusunda şüphelere sahip.
“Çinliler düşmanı olmayan ulus yaşayamaz” der. Bir bakıma Netanyahu da aynı ilkeye inanmış durumda . Yıllarca İsrail hükümetleri, Hizbullah- Hamas-İran “üçlü tehdidini” ülkede her türlü pisliği, yolsuzluğu ve beceriksizliği örtmek için kullandılar. Buna Netanyahu da dahil. Fakat mızrak artık çuvala sığmıyor. İsrail kamuoyu ise artık Netanyahu’nun bu üçlü tehdit sarmalına inanmıyor. Şimdi Netanyahu’nun siyasi ikbalini kurtarmak amacıyla yeni tehditler yaratması gerekiyor ki Türkiye burada devreye giriyor ve İsrail’in Katar ile birlikte yeni tehdidi oluyor. Düşünün bir kere! Parlamento açılış konuşmasında Netanyahu İran’ı bir tarafa bırakıyor ve Türkiye ile Katar’a yeni tehdit gözüyle bakıyor.
Netanyu’ya göre Türkiye ve Katar bölgesel nüfuzlarını genişletme çabalarını artırarak Gazze Şeridi'nin geleceğini ve Suriye'deki gelişmeleri şekillendirmede merkezi bir rol oynamayı hedefliyor. Netanyahu’nun bu görüşü aslında meselenin Gazze’yi aştığını ve olası bir Gazze barışının esasen İsrail’in bölgedeki saldırganlığını durdurmayacağını göstermektedir. Netanyahu’nun tehdit değerlendirmesinde Türkiye ile birlikte Katar’ın da ismini zikretmesi bir bakıma Türkiye’yi tek başına hedef alıyormuş olarak gözükmemek içindir. Gerek ABD gerekse NATO nezdinde olası bir tepkiyle karşılaşmamak adına Müslüman Kardeşler ve Hamas’ı destekliyorlar söyleminin de arkasına sığınıyor.
Bu yılki BM Genel Kurul toplantısında Netanyahu ilk defa Irak’tan bahsetti. Bugün Lübnan, Yemen ve Suriye’de aktif saldırgan politikalarını sürdüren İsrail’in yeni hedefi Irak gibi duruyor. Son iki yıldan beri Orta Doğu’da İsrail kaynaklı yaşanan tüm gelişmeler aslında ABD’nin Orta Doğu’yu yeniden dizayn etme politikasının bir uzantısıdır. Yoksa İsrail’in ne cüssesi ne de boyu posu Orta Doğu’yu şekillendirmek için yeterli değildir.
Son bir not: Netanyahu’nun Türkiye ve Katar’ı yeni tehditler olarak gördüğüne yönelik iddialar Yahudi kökenli Amerikalı milyarder Miriam Adelson’un sahip oduğu Hayom gazetesinde gündeme getirildi. Mriam Adelson ilginç bir figür. Hatırlanacağı üzere, Trump’ın İsrail Parlamentosunda kendisinden övgüyle bahsederek kendisini alkışlattığı bir iş kadını. Miriam Adelson sıradan bir isim değil. ABD’de kumarhaneler kralı olarak bilinen Las Vegas’ın kralı Sheldon Adelson’un eşi. Sheldon Adelson ise Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınmasının mimarı ve Trump’ın yakın dostu.