Önümüzdeki 3 Eylül günü Çin, faşizme karşı zaferinin 80. yıldönümünü Pekin’de kutlayacak. Yirminci yüzyılın başında Japon emperyalizmi Çin ve Kore'de modern bir kölelik düzeni kurmuştu, her türlü baskı, sindirme; hatta açlık temel kullanılan yöntemlerdi.
Çin, adeta yarı sömürge haline getirilmişti. Çin halkı sadece Japon faşizminin ve emperyalizminin boyunduruğu altında değil aynı zamanda içeride yozlaşmış bir iktidarın ve onun müttefikleri olan savaş ve toprak ağlarının da demir yumruğu altında eziliyordu.
Bu süreçte, Çin halkı sayısız katliamların kurbanı oldu. Bunların en meşhuru 13 Aralık 1937’de yaşanan Nanjing katliamıydı. Yaklaşık 200 bin Çinli Japonlar tarafından katledildi.
Ve nihayet Çin halkı ayağa kalktı ve faşizme ve emperyalizme karşı büyük bir halk savaşı verdi ve ülkelerini özgürlüğe kavuşturdu.
Emperyalizm ile mücadele bir bayrak yarışıydı . Özgürlük ve bağımsızlık meşalesi daha önce 19 Mayıs 1919'da Avrupa'nın büyük emperyalist güçlerine karşı Mustafa Kemal Atatürk tarafından Anadolu’da yakılmıştı. Türkiye ve Çin'den sonra 1947'de Hindistan halkı da İngiliz emperyalizminin boyunduruğundan kurtuluyordu.
1950'lerde İsrail, Çin'le diplomatik ilişkiler kurmak için adım attığında Çin, kibarca İsrail'i geri çevirdi. Çünkü Çin, siyonizmin emperyalizmin bir uzantısı olduğuna inanıyordu ve İsrail’in Batı’nın özellikle ABD’nin sadık bir müttefiki olduğunu biliyordu. Ama esas önemlisi Pekin, Filistin davasına ve dostu Arap halkına ihanet etmek istemedi. İsrail'in Çin'i tanımasına rağmen Çin, İsrail'i ancak 1992 yılında tanıdı. Müslüman ülkelerin dışında Filistin davasına en fazla destek veren ülkelerin başında Çin geliyordu. Çünkü Çin'e göre emperyalizmle mücadele bitmemişti. Çünkü Çin'e göre emperyalizmin oyunları bitmemişti. Çin dağlarında emperyalizme ve faşizme karşı verilen mücadele belki askeri boyutuyla Japonya’ya karşı bir zaferle sonuçlanmış olsa da emperyalizm farklı boyutlarıyla farklı çevresi ile her zaman faaliyetine devam ediyordu.
Bugün de emperyalizm Siyonizm maskesi altında Orta Doğu'da Gazze'de binlerce çocuğun binlerce masum sivilin açlıktan ölmesine neden oluyor. Emperyalizm o acımasız yöntemleri ile insanların hayatını ellerinden alıyor, topraklarını ellerinden alıyor, onurlarını ve kimliklerini ellerinden alıyor.
Emperyalizme karşı kahramanca mücadele etmiş Çin ve Çin halkı Orta Doğu'da yaşanan modern emperyalizmin bu zulmüne karşı mutlaka dur demelidir ! Xi Jinping liderliğinde Çin kendisini sorumlu büyük güç olarak adlandırmaktadır. İnsanlığa karşı bir sorumluluğa sahip olduğu anlayışına inanan Çin, bugünkü küresel güvenlik vizyonu kapsamında küresel barış ve istikrarı Birleşmiş Milletler temelinde öncelemektedir. Çin kuruluşundan bugüne kadar kendisini her zaman ezilen hakların yegane savunucusu olarak görmüştür. Güçlülerin zayıfları ezmesine tarihsel olarak hep karşı çıkmıştır.
Bugün, Gazze halkı da Siyonizm’in pençeleri arasında can çekişmektedir. Bugün, Gazze halkı Çin'in uluslararası gücüne ihtiyaç duymaktadır. Bugün, Gazze halkı, Filistin halkı Çin'den daha fazla destek beklemektedir.
Dün, Japon ve Amerikan emperyalizmine karşı duran Çin, bugün Filistin konusunda adım atmalıdır. Dün, “ABD ve İngiltere'nin Orta Doğu'da attığı emperyalist adımlara karşı Tayvan boğazında bir kıvılcım yaktık” diyen Mao gibi Çin bir kez daha harekete geçmelidir!
Faşizme karşı 80. yıldönümünde Çin Gazze’deki Siyonist faşizmine karşı dur demelidir !
Bu, Çin’in tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğudur.