2021’de eski Başbakan Şinzo Abe, yaptığı açıklamada Çin’in Tayvan’a müdahale etmesi halinde Japonya ve ABD’nin buna kayıtsız kalmayacağını söylemişti. O dönem Çin’den çok sert tepkiler geldi. Çin Dışişleri Bakanlığı Tayvan’a uzanan yabancı elleri keseriz minvalinde açıklama bile yapmıştı.
Şimdi merhum Başbakan Şinzo Abe’nin tedrisatında yetişmiş ve onun büyük bir takipçisi ve felsefesini benimseyen Japonya’nın yeni kadın Başbakanı Tayvan ile ilgili geçtiğimiz Cuma günü Meclis Bütçe alt Komitesi toplantısında Japon topraklarından sadece 100 kilometre uzakta bulunan Tayvan'a yapılacak bir saldırının "Japonya'nın varlığını tehdit eden bir durum" olarak değerlendirilebileceğini söyledi. 2015 yılında kabul edilen bir yasa Japon Başbakanlarına varoluşsal bir tehdit belirdiğinde meşru müdafaa kapsamında öz savunma kuvvetlerini harekete geçirme yetkisi veriyor.
Bu açıklamanın ardından Çinli diplomatlardan da sert açıklamalar geldi. Özellikle, Çin’in Osaka Başkonsolosu Xue Jian, sosyal medyada paylaştığı bir mesaj Çin ile Japonya arasında diplomatik kriz yarattı. Mesajında Xue, “tereddüt etmeden o kirli boyunu kesmekten başka çaremiz yok! Hazır mısınız?” değerlendirmesini yaptı. Ayrıca Xue, eski Başbakan Şinzo Abe ve diğer Japon milletvekillerinin geçmişte yaptığı "Tayvan’ın acil durumu, Japonya'nın acil durumudur" şeklindeki açıklamalarını, "Çin'in içişlerine açıkça müdahale ve egemenlik ihlali" olarak eleştirerek, Japonya’nın özür dilemesini talep etti.
1884-1895 Çin -Japon savaşında Çin’in mağlup olması üzere savaş tazminatı olarak Tayvan Japonya’ya geçti. Burada bir sömürge yönetimi kuran Japonya, Tayvan Boğazını da kontrol ediyordu. 1945 yılına kadar Tayvan’ı eline tuttu. Öyle ki İkinci Dünya Savaşında savaş kabinesinde Tayvan’ın kaybının Japonya’nın boğazına saplanmış bir hançere benzetilmesi, Tayvan adasının Japonya için önemini göstermekteydi. Hatırlanacağı üzere Amerikalılar da savaş sonrası Tayvan’ı ABD için batmayan bir uçak gemisine benzetmişlerdi.
Japonya’da son dönemde tıpkı Avrupa ve ABD’de olduğu gibi aşırı sağ denebilecek bir milliyetçilik akımı yükselişte. Bu akımın başını eski Başbakan Şinzo Abe çekiyordu. Fakat kendisi bugün dahi gizemini koruyan ilginç bir suikasta kurban gitti. Arkasında kimler vardı bir türlü öğrenilemedi ama onun milliyetçi görüşleri güçlü bir şekilde takip ediliyor. Japon milliyetçileri geçmişte Japon imparatorluğunun yönetimi altında olan yerlerde hak iddia etme arayışındalar. Tayvan da bu bağlamda en ön sırada geliyor.
Japonya’nın Tayvan halkının geleceğini düşünmediği açık. Japonya, Tayvan’da iktidarda olan Demokratik İlerici Parti üzerinden adada yeniden var olmak istiyor. Sadece Tayvan değil tüm pasifik bölgesinde yeniden etkin bir güç haline gelmek istiyor. ABD ile bölgede işbirliği yapmasının ana amaçlarından birisi de budur. Kore yarımadasına bakışı da çok masum değil. Lakin Japonya’nın önünde bir takım engeller var. Her şeyden önce ABD’nin yazıp kendilerine dayattığı anayasanın 9.maddesi bir ordu bulundurmasını yasaklıyor. Sadece jandarma ve sahil güvenlik faaliyetlerinde bulunabilecek yaklaşık 250 bin kişilik bir öz savunma kuvvetleri adı verilen bir güvenlik unsuru var. Şinzo Abe bu maddeyi değiştirerek Japonya’nın yeniden silahlanıp güçlü bir ordu kurmasını istiyordu.
Kuşkusuz böyle bir değişiklik için ABD’nin onayını alması gerekiyor. Biden yeşil ışık yakmıştı ama Pentagon’un şüpheleri vardı. Trump ise pek hevesli değil, şimdilik uzak duruyor. Pentagon’un hala şüpheleri var. Japonlar, Biden’dan nükleer silah sahibi olmalarına izin vermesini istemişlerdi. Bugün, ABD, balistik füzelerinin çoğunu Japonya üretiyor. Uzay çalışmalarında kullanılan roketler de dahil . Dolayısıyla Japonya’nın bir nükleer silah üretecek kadar hem bilgisi hem de teknolojisi ve ekibi var.
Her şeye rağmen Japonya’da hala barışa inananlar var. Toplum ve siyaset hala barışın yanında ve silahlanma ve ordu kurulmasına karşı. Ancak son dönemde Tayvan üzerinden sürekli Çin kışkırtılmaya çalışılıyor. Bu bağlamda Japonya’daki milliyetçi kesim çok tehlikeli bir kumar oynuyor. Fakat Çin, 1940’lardaki Japon işgali altında olan Çin değil. Milliyetçi kesimin belki göremediği veya görmek istemediği gerçek bu. Sadece Çin değil Kuzey Kore de benzer şekilde nükleer silahlarıyla öyle kolay sindirilebilecek bir ülke değil. Buna rağmen Japon milliyetçileri Çin’i ve Kuzey Kore’yi kışkırtmaya devam edecekler. Japon milliyetçilerinin stratejisi gayet net; Çin ve Kuzey Kore’yi ABD ile karşı karşıya getirip, Pasifik’te üçünün arasında bir savaş çıkarmak. Böylece, Japonya, “üç düşmanını da aynı anda etkisiz hale getirmiş olacak!