Sinema sanatının kuramsal boyutunda 1990’lardan itibaren yaygınlaşmaya başlayan “Travma sineması” kavramı, bireysel ya da toplumsal felaketleri anlatan, şiddet ve kayıp deneyimlerini aktaran, bu travmaların beyazperdede dilsel/görsel olarak yansıtılmasını amaçlayan filmleri ifade eder. Toplumsal travmalar bağlamında savaş, soykırım, işgal, terör saldırıları, sürgün, katliam gibi temalar çerçevesinde ele alınan bu filmler, söz konusu olayların “temsil edilebilirliği” açısından çokça tartışma da yaratırlar. Örneğin İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı açık bir soykırım uyguladığı şu dönemde yapılan bir “İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudi toplama kampları” filmi, gerçeği nasıl temsil edebilir ve gerçeğe ne denli yaklaşabilir sorusu yakamızı bırakmayacaktır.

Çin halkının Japon saldırganlara karşı direniş savaşının zafere ulaşmasının 80. yıldönümünün kutlanacağı 3 Eylül gününe az bir zaman kala, Çin sineması da toplumsal-tarihsel travmalarla (Japon işgali) yüzleşmeyi sürdürüyor. İngilizce adı “Dongji Rescue” olan “Dongji Adası” (Dongji Dao) filmi bunun son örneklerinden biri. Guan Hu ve Fei Zhenxiang ikilisi tarafından yönetilen bu tarihi savaş draması, 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı kanlı biçimde sürerken, Japonlara ait bir kargo gemisindeki İngiliz savaş esirlerinin öyküsünü anlatıyor. Japon gemisi bir Amerikan denizaltısı tarafından torpillenince 1800 savaş esirinden 300’ü çevredeki Dongji adasında yaşayan cesur Çinli balıkçılar tarafından kurtarılıyor ve serüven, daha doğrusu hayatta kalma mücadelesi, insan avı ve direniş başlıyor.

Çin’in İkinci Dünya Savaşı’ndaki rolü

Gerçekten yaşanmış trajik bir olaydan hareketle çekilen 133 dakikalık “Dongji Adası”nın öyküsünün merkezinde, köklerinde korsanlık bulunan bir aileden gelen iki yetim kardeş bulunuyor. Uzak ada halkını sembolize eden bu iki kardeşin dayanışma ve tartışma dolu ilişkileri ve bunun toplumsal trajedinin bir parçası haline gelmesi, kafiledeki Çinli esirlerin durumu, kurtarılıp korunan İngiliz esirlerin tedirginliği, Japonların adaya çıkması filmin dramatik doruk noktalarını oluşturuyor. Kameranın daracık gemi koridorlarından, açık denizin uçsuz bucaksızlığına geçiş anları hem klostrofobik hem de destansı bir atmosfer yaratıyor. Görsel açıdan film, Hollywood’un savaş epikleriyle yarışabilecek bir seviyede. En çarpıcı sahnelerden birini, batmakta olan gemide askerlerin nefes almak için suyun altında çırpınışı oluşturuyor. Bu sahneler, seyirciyi yalnızca görsel olarak değil, bedensel olarak da travmaya dahil ediyor, kısıtlı oksijenin yarattığı sıkışma hissi, seyirciye de boğulma deneyimini yaşatıyor. Travma sinemasında sık rastlanan bu tür “bedenselleştirilmiş seyirci deneyimi”, izleyiciyi yalnızca tanık değil, ortak da kılıyor.

80 milyon dolarlık bütçeyle çekilen, IMAX kameralar kullanılarak özellikle sualtı sahnelerinde görsel çarpıcılık kazanan “Dongji Adası”, Çin’in İkinci Dünya Savaşı’nda Batılı tarihçilerce es geçilen önemli rolüne vurgu yaparak, bir yandan da salt bir “Travma sineması” örneği olmaktan çıkıyor. Bir savaş filminde barış mesajları vermeye çalışmak her zaman rizikoludur ama Guan Hu ve Fei Zhenxiang bu rizikonun yarattığı tuzaklara düşmemeyi başarmışlar. Bunda Guan’ın daha önce büyük başarı kazanmış epik filmler yönetmiş olmasının getirdiği tecrübenin de payı var kuşkusuz. İzlandalı besteci Atli Örvarsson’un imza attığı film müziklerinin başarısında da ayrıca dikkat çekelim.

Savaşa ve barışa vurgu

Çin’deki galası 8 Ağustos’ta gerçekleşen film, şu an Los Angeles, San Francisco, Chicago, New York, Toronto, Vancouver gibi kentler başta olmak üzere Kuzey Amerika’da 70 salonda gösterimini sürdürüyor ve aynı zamanda İngiltere, İrlanda ve Avustralya’da da seyirciyle buluşuyor. Seyirciden olumlu karşılıklar alan ve yoğun duygusal etki bırakan “Dongji Adası”nı “abartılı” bulan eleştirmenler de var. Ancak kendi adıma bunun büyük oranda İkinci Dünya Savaşı’ndaki kurtarma operasyonlarını hep Batılılar cephesinden izleme alışkanlıklarından kaynaklandığını düşünüyorum. Kaldı ki yukarıda belirttiğim gibi film tartışılamaz gerçek olaylara dayanıyor.

Tarihe sadakat, kolektif ve bireysel kahramanlık ve dramatize edilmiş olaylar üzerinden cesaret, insanlık, direniş ve barış kavramlarını irdeleyen “Dongji Adası”, görsel açıdan çok güçlü ve İkinci Dünya Savaşı’na dair kavrayışımızı genişleten bir film. Hem Çin ulusal belleği hem de küresel açıdan etkileyici bir üretim olarak nitelenebilecek yapım, bir adanın ve insanlarının kurtarıcı rolü ve saldırgan Japon ordusunun kötülüğü hakkında kolayca unutulmayacak, savaşa da barışa da vurgu yapan bir propaganda örneği. Dilerim kısa süre içinde Türkiye’de de gösterime girer ve seyircimizle buluşur.