2026 yılını karşılarken 21.yüzyılın ikinci çeyreğinde ilk yılı geride bırakıyoruz. Yüzyılın ilk çeyreğinde dünya daha önce bir onlarca yıla bile sığmayan değişimler, çatışmalar ve gelişmeler yaşadı.

2025 yılı sona ererken Çin birçok alanda yaşadığı gelişmelere yenisini eklemeyi sürdürüyor. 18 Aralık günü Hainan Serbest Ticaret Limanı özel gümrük operasyonlarına geçiyor. Bu gelişme Hainan Serbest Ticaret Limanı’nın yeni bir aşamasının başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Yetkililer bu başlangıcı, Hainan’ın açılımı sadece kapıların açılması değil, insan akışı, lojistik ve para akışı gibi unsurların serbest ve kolay bir şekilde hareket ettiği bir kurumsal ortamın oluşturulması olarak ifade ediyorlar. Böylece özel gümrük operasyonlarına geçme sonrası daha yüksek düzeydeki açılım için daha fazla alan bulunacak. Bu, aynı zamanda Hainan’ın yüksek kaliteli gelişimi ile ülke genelinde reform ve açılımın yollarını zenginleştirmek için önem taşıyor. Zira bu adım dünyaya Çin’in yüksek düzeydeki açılım kararlılığının değişmeyeceğini ve Çin’in kapıları daha da açılacağını gösteriyor.

Özel gümrük operasyonlarına geçme politikası dünyadaki yatırımcıların Hainan’a giderek iş yapmalarını kolaylaştıracak ve Çin’in gelişme fırsatlarını ve reform sonuçlarını paylaşmalarını sağlayacak.

Yetkililer Hainan’ın “Küresel Güney” bölgesiyle işbirliğinin avantajlarını sıralarken ithal malların; üretim ekipmanlarının ve hammaddelerin çoğunun sıfır tarife uygulamasından yararlandığını, kurumlar vergisi ve üst düzey yetenek gelir vergisinin ise yüzde 15 gibi düşük bir oranda olduğunu belirtiyor.

Bu politikalar, Küresel Güney’deki ülke ve bölgelerdeki işletmelerin işletme maliyetlerini yaklaşık yüzde 20 oranında azaltacak. Ayrıca Hainan’ın sınır ötesi e-ticaret “çift gümrüksüz” politika sistemi, Küresel Güney ülkelerinden gelen özel malların Çin pazarına daha verimli ve daha düşük maliyetle girmesini de sağlayacak.

15. BEŞ YILLIK PLAN ÖNERİLERİ

Yüksek seviyede dışa açılmada ısrarcı olma, Çin tarzı modernleşmenin kaçınılmaz gerekliliğidir. 14. Beş Yıllık Planı döneminde, Çin’in yüksek düzeyde dışa açılmasında tarihi başarılar kaydedildi. 2020 yılında 103 trilyon yuan olan Çin’in ekonomik büyüklüğü, 140 trilyon yuana ulaştı. Son beş yıl içinde Çin’in küresel ekonomik büyümeye sağladığı katkı oranı ise yüzde 30 civarında korundu. Bu gelişmelerle Çin küresel ekonominin en güvenilir dinamizm kaynağı haline geldi.

Çin’deki sertbest ticaret pilot bölgesi sayısı 22’ye yükseltildi. Çin-ASEAN Serbest Ticaret Bölgesi’nin 3.0 versiyonuna ilişkin görüşmeler tamamlandı. Yabancı yatırımların Çin piyasasına girişini belirleyen negatif listede iki kez ayarlama yapıldı. Hizmet sektöründe dışa açılma düzenli olarak ilerletildi. “Kuşak ve Yol”un nitelikli ortak inşası hızlandırıldı, Çin Uluslararası İthalat Fuarı gibi dışa açılma platformları sürekli olarak yenilendi. Çin’de çok yönlü ticaret düzeni oluşturuldu, dışa açılmada tarihi başarılar kaydedildi, Çin tarzı modernleşmeye güçlü zemin sağladı.

Yüksek düzeyde dışa açılma, Çin’e yararlı olacağı gibi, tüm dünya ülkelerine de fayda sağlayacağına kesin gözüyle bakılıyor. Çin, 150’den fazla ülkenin başlıca ticari ortağı olurken, 30 ülke ve bölge ile 23 serbest ticaret sözleşmesi imzaladı. Çin’in mal ticareti büyüklüğü dünyada birinci sırada yer alırken, hizmet ticareti büyüklüğü de dünyada ikinci sırada yer aldı. Geçen 5 yıl içinde Çin’in değerlendirdiği yabancı yatırım miktarı 700 milyar ABD Dolarını aştı. Çin’de yeni kurulan yabancı sermayeli işletme sayısı 229 bini buldu. “Çin’de yatırım yapmak, gelişme fırsatını elde etmektir” algısı, artık uluslararası toplumda genel kabul görüyor. Dünya Ekonomi Forumu İcra Konsey Üyesi Saadia Zahidi basına verdiği demeçte, Çin piyasasının sahip olduğu büyük potansiyel ile dışa açık ve kapsayıcı yatırım ortamının küresel işletmelere için dev cabize oluşturduğunu belirtti.

Ekonomik küreselleşme, toplumsal üretim gücünün gelişmesinin gereği olduğu gibi, teknolojik ilerlemenin de mutlak sonucu ve tarihin ana eğilimidir. Son yıllarda ekonomik küreselleşmenin gelişmesi büyük engellerle karşılaştı. Tek taraflılık ve korumacılık eğilimi baş gösterdi ve bu uluslararası toplumda ciddi endişelere yol açtı. Dünyadaki yüzyılda ender rastlanılan değişim karşısında, Çin ekonomik küreselleşme ve yeni tur teknoloji devriminin eğilimine ayak uydurup, öteden beri yüksek seviyeli dışa açılmayı korudu ve diğer ülkelere dev gelişim fırsatları sağladı. Küresel çok taraflı ticaret sisteminin otoritesini koruyan Çin, dünyanın gelişmesine istikrar ve belirlilik kattı.

Çin, kısa süre önce yayımladığı 15. Beş Yıllık Planı’na ilişkin önerilerde, dışa açılmayı genişletme, ticarette inovasyona dayalı gelişmeyi hızlandırma, karşılıklı yatırım işbirliğini artırma ve nitelikli “Kuşak ve Yol” ortak inşasını yoğunlaştırma gibi dört konuda düzenlemeler yaptı. Bu, Çin’in diğer ülkelerle fırsatları paylaşma ve ortak gelişim kararlılığını bir kez daha yansıttı. Çin’in dışa açılma kapısının daha da genişleyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Sürekli olarak modernleşmeyi hızlandıran Çin, ülkelerin gelişmesine daha büyük fırsatlar sağlayacak ve ülkelerin halklarına daha büyük mutluluk getirecektir.

ÇİN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Türkiye, Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde Çin ile hükümetler arası işbirliği belgesi imzalayan ilk ülkelerden biri ve son yıllarda ikili işbirliği istikrarlı bir şekilde ilerliyor.

Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Orta Koridor Planı’yla uyumlaştırılmasına yönelik ilk çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi. İki ülke arasındaki karşılıklı yolcu seferleri artırıldı. Türkiye üzerinden geçen Çin-Avrupa yük trenleri düzenli olarak işletiliyor.

Hunutlu Termik Santrali başarıyla şebekeye bağlandı. Kumport Limanı’nın konteyner elleçleme hacmi ve geliri sürekli artıyor. İki ülkenin merkez bankaları ikili para takası anlaşmasını yeniledi. 2024’te Çin’den Türkiye’ye gelen turist sayısı 410 bine ulaşarak bir önceki yıla kıyasla yüzde 65,1 artışla uluslararası ziyaretçiler arasında en hızlı büyüyen pazar oldu.

YENİ DÖNEM

Çin’in 15’inci Beş Yıllık Plan Önerileri, ülkenin sadece kendi geleceğini değil, küresel ekonomik düzeni de yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Bu yeni dönemde oyunun kuralları, teknolojik inovasyon, jeopolitik dayanıklılık ve stratejik özerklik üzerine kuruluyor.

Türkiye için bu denklemde başarılı olmak; değişimi doğru okumak, riskleri yönetirken proaktif bir şekilde fırsatlara odaklanmak ve Çin’in yeni ekonomik mimarisine uygun, katma değeri yüksek stratejiler geliştirmekle mümkün olacağı savunuluyor.

Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çin’in 76. kuruluş yıldönümünü kutlarken, Türkiye ve Çin arasındaki yüksek düzeyli diyaloğun yakaladığı ivmeyi memnuniyetle karşıladıklarını söylemişti. Bakan Şimşek “Belirsiz ve zorlu zamanlarda yaşıyoruz ve bu, Türkiye ile Çin arasında daha yakın bir işbirliğini gerektiriyor” ifadesini kullanarak, Çin’in Türkiye’nin en büyük ikinci ticaret ortağı olduğuna dikkati çekti.

KUŞAK VE YOL DOSTLARI

Çin’in kapıları dış dünyaya her zamankinden daha fazla açılıyor. Kuşak ve Yol ülkelerinin “dost çevresi” genişlemeye devam ediyor. Çin’in modernizasyonu, dünya çapında modernizasyon için yeni fırsatlar sunuyor.

Gelişmekte olan iki önemli Küresel Güney ülkesi Çin ve Türkiye’nin uluslararası ilişkileri düzenleyen normların korunması konusunda geniş bir konsensüs içinde olmalarından hareketle, karşılıklı siyasi güveni pekiştirmeleri, temel çıkarlarını ve endişeleriyle ilgili konularda karşılıklı destek vermeyi sürdürmeleri etmeli ve terörle mücadele ve güvenlik alanındaki işbirliğini güçlendirmeleri bekleniyor

Ayrıca iki ülkenin çok taraflı koordinasyonu güçlendirmeleri, özellikle Birleşmiş Milletler, G20 ve Shanghai İşbirliği Örgütü içinde yakın koordinasyonu sürdürmeleri gerekiyor. Uluslararası düzeni ve kuralları ortaklaşa savunmak, uluslararası adalet ve hakkaniyeti korumak ve dünya barışına ve istikrarına katkıda bulunmak iki ülkenin önündeki görevler arasında yer alıyor.

ÇİN’İN KÜRESELLEŞME ANLAYIŞI

Çin’in sunduğu küreselleşme anlayışı pragmatik ve devlet-merkezli bir anlayışa sahip.

Çin’in katıldığı projelerde ülkelerin içişlerine karışmaması ideolojik sopalar kullanmaması ikili ilişkiler için önemli bir avantaj oluşturuyor.Kısacası Çin, Batı gibi ideolojik hegemonya peşinde değil; Çin’in küreselleşmesi çok merkezli ve daha esnek bir yapıya dayanıyor.