İsrail’in geçen yüzyılın başından beri Filistin topraklarını adım adım işgal ederek genişlemesi, artık yeni bir aşamada. İsrail bu yüzyılda, diğer çevre ülkelere doğru genişleme stratejisi izleyecek. Bir yandan Lübnan ve Suriye topraklarında, fırsat bulunca da Ürdün ve Mısır topraklarında genişlemeye çalışacak İsrail.
Kuşkusuz İsrail’in genişleme stratejisinin arkasında ABD var ve bu nedenle mesele “Ortadoğu’nun İsrail sorunu” olmaktan çok, “Ortadoğu’nun ABD sorunu”dur.
ABD, yeni dönemde, “İsrail hegemonyasında yeni bir Ortadoğu” dizayn etmeye çalışıyor. İsrail, ABD emperyalizminin ileri karakoludur ve eski ABD Başkanı Joe Biden’ın ifadesiyle, İsrail olmasaydı, ABD çıkarlarını savunmak için bir İsrail kurmak isteyecekti!
İsrail’in genişleme stratejisi
İsrail, Beşar Esad’ın devrilmesini fırsata çevirip 1967 savaşından sonra işgal ettiği Golan Tepelerini genişletmeye çalışıyor şu anda. En son ABD’nin Suriye valisi rolündeki Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın ifadesiyle, bu topraklar 400 kilometrekareydi.
Soykırımcıı Netanyahu yönetimi bu toprakları elde tutmak ve adım adım daha da genişletmek üzere sürekli askeri üs inşa ediyor Suriye topraklarında. İsrail’in üs sayısı 10’u buldu ve bunlardan biri Suriye’nin başkenti Şam’a sadece 40 km yakınlıkta.
İsrail diğer yandan Suriye’nin güneybatısındaki Dürzi bölgesini önce askersizleştirmek, ardından özerkleştirmek istiyor. Böylece Dürzi bölgesini Suriye ile arasında tamponlaştırmayı hedefliyor. İsrail aynı zamanda buradan, SDG’nin (Omurgasını PYD/YPG’nin oluşturduğu örgüt) kontrolündeki kuzeydoğu bölgesine bir koridor açmaya uğraşıyor. Bu koridoru öncelikle SDG bölgesine hamilik yapmakta ama ardından da Irak-Türkiye hattında “savunma basıncı” oluşturmakta kullanmak istiyor.
İsrail, sadece Suriye’deki Dürzi bölgesine değil, Lübnan topraklarındaki Dürzi bölgesine de hamilik yapma niyetinde. Dahası burada da ABD’nin desteğiyle Hizbullah’ı geriletip, tampon bölge kurmak, bazı bölgeleri de işgalle ele geçirmek niyetinde.
Sıra Mısır’da mı?
Tam da bu süreçte, özellikle ABD’de “yeni muhafazakâr” (Neo-Con) çevrelerde, “İsrail’in yeni hedefinin Mısır” olabileceği tartışılıyor. İsrail’in ABD’yle birlikte yürüttüğü Gazze Planı’nın başarısının Mısır’ı geriletmekten ve Gazze’deki Filistinlileri Mısır’da ele geçirilecek topraklara sürmekten geçtiği hesaplanıyor.
ABD ve İsrail için “Filistinlisizleştirilmiş yeni Gazze”, İsrail’in “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru”nda (IMEC) merkezi rol alması demek. Bu koridor ise emperyalist ABD’nin Çin’in liderliğindeki Kuşak ve Yol’u bölgede kesebilmesinin yolu…
Yine Filistin’de “tam hakimiyet” için, Filistinlileri yerleştireceği Ürdün topraklarında da gözü var İsrail’in.
Barrack: Güçlü ulus-devletler İsrail için tehdit
ABD Başkanı Donald Trump açık açık söyledi: Beyaz Saray’daki masasını gazetecilere gösterip, masanın Ortadoğu olduğunu ve cebinden kalemini çıkarıp, kaleminin de İsrail olduğunu belirtti.
Yani “Ortadoğu büyük ama İsrail küçüktü” Trump’a göre ve dolayısıyla İsrail’in de yeni toprakları olmalıydı!
Nitekim ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi (ve Ankara Büyükelçisi) Tom Barrack’ın sözleri de Trump’ın hedef gösterdiği genişlemeye işaret ediyor. Barrack, “Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri, İsrail için bir tehdit olarak görülür” dedi (AA, 21.7.2025).
Barrack’ın kastettiği güçlü ulus devletler hangileri? Bölgedeki en güçlü Arap ulus devleti, Mısır’dır, bu da Neo-Con’ların “sıradaki İsrail hedefi: Mısır” yaklaşımına uymaktadır.
Esad’ın kritik rolü
İsrail’in bu yayılmacılığına çeyrek yüzyıldır barikat kuran bölgedeki esas güç İran’dı. İran, direniş ekseni ile İsrail üzerinde basınç uygulayarak onun “çevre genişlemesine” engel oluyordu. Irak, Suriye, Lübnan hattı üzerinden yapılan bu basınç, ABD’nin operatörlüğünde etkisizleştirilmeye çalışıyor.
Burada kritik önemdeki ülke Suriye’ydi. Beşar Esad’ın rolü tarihiydi. Esad’ın devrilmesi İsrail için altın fırsat oldu. Şimdi “Suriye’deki İran’ı temizlemeye” çalışıyor; böylece İran-Lübnan ve İran-Filistin bağını kesmeye uğraşıyor.
İsrail, Lübnan ve Suriye’deki genişleme stratejisini önleyemesin diye İran’ı da ABD’nin desteğiyle askeri basınç altında tutmak istiyor.
Batı Asya Birliği
Görüleceği üzere emperyalist ABD ile siyonist İsrail, Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek istiyor. Barrack’ın yüzyıl önceki anlaşmaların “yanlış harita” çizdiğine atıfla “yeni haritaya” işaret etmesi ve bölge için “Osmanlı millet sistemi” önermesi, bu amaçladır. İşte Dürzi meselesi de Kürt meselesi de ABD ve İsrail için bu hedefin içindeki yeri değerindedir.
Ortadoğu ya da daha doğru bir coğrafi isimlendirmeyle, Batı Asya ne yapmalıdır? Asıl mesele budur.
ABD’nin planlarından fırsat umanlar da günün sonunda aslında ABD’nin hedefidir. Mesele asıl bu ülkelerin doğru konumlanabilmesidir öncelikle.
Süreç, inişli çıkışlı ilerliyor. ABD ve İsrail’in bu atağı, ne Ortadoğu’daki ne de dünyadaki asıl ilerleme yönüne işaret ediyor. Dolayısıyla bu stratejik saptamaya uygun olarak, bölge ülkelerinin “Küresel Güneyci” bir perspektifle, bölgesel işbirliği amaçlaması, Batı Asya Birliği’ni hedeflemesi gerekiyor.
Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve CGTN TÜRK’ün editöryal politikasını yansıtmayabilir.