Küresel Ayakizi Ağı (Global Footprint Network:GFN) adlı kuruluş her yıl Dünya Limit Aşım Gününü (Earth Overshoot Day: EOD) hesaplıyor. Bu hesaplanan gün dünyanın biyolojik kapasitesinin insanlığın ekolojik ayak izini karşılayabilmede sınır olarak kabul ediliyor. Yılın sonraki diliminde ise insanlık limit aşılmış bir dünyada gelecekten çalarak yaşıyor.
Bu iş felekten bir gece çalmaya benzemiyor elbette! 2024’te doğanın gelecek yılından çaldık ve 1 Ağustos’a geri getirmiştik. Meraklısı için anımsatalım 2023’te 2 Ağustos idi. 2025’de muhtemelen Temmuz ayına geri getireceğiz! Kaynakları tüketmede olimpiyat ilkelerini uyguluyoruz: Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü – Birlikte. Yahu şu ‘Daha Toplumu (The More Society)’ sarmalında battıkça battığımızın ayırdına ne zaman varacağız acaba?
Yoksa ‘olağanüstünün ya da olağandışının olağanlaşması’ biçiminde bir akıl tutulması mı yaşıyor insanlık bu Antroposen denilen çağın geç döneminde?
J. Lovelock’ın görüşüne göre de Novasen çağı başladı! (Ayrıntılı bilgi için Lovelock’ın Türkçe’ye çevrilen Novasen kitabına bakabilirsiniz (1).
Bu hesaba göre insanlığa küresel olarak 1,7 dünya gerekli! Nazım Hikmet’in söylemiyle büyük insanlık (yüzde 99) sorumlu değil bu işten! Esas sorumlu mendeburlar şu yüzde 1 denilen pek mutlu (o da tartışmalı ya!) azınlık!
Onların kapitalizm havuzunda bitmek tükenmek bilmeyen ‘haz’ odaklı tüketme ve tükettirme dünyası! Hazzın tam olması için hız da gerekiyor! H2 oluyor yani! Dünya ekosistemi acaba oksijensiz hidrojen bombası (H2) ile nereye gider? Malûm! Oysa oksijen de olsa ve H2O olsa yani su demek istiyorum, elbette bilirsiniz su hayattır!
Resim: Dünya Limit Aşım Günü
Dünya Limit Aşım Günü (DLAG) hesaplamasında kullanılan formül gayet basit aslında! Şöyle ki:
DLAG = ((Dünyanın Biyokapasitesi / İnsanlığın Ekolojik Ayakizi) x 365)
Dünya Limit Aşım Günü kavramı, ilk kez Birleşik Krallık’taki düşünce kuruluşu Yeni Ekonomi Vakfı’ndan (New Economics Foundation) Andrew Simms tarafından gündeme getirildi. Simms GFN ile 2006’da işbirliği yaparak ilk kez DLAG çalışmasını kamuoyuna sundu. 2007 yılında çalışma ekibine dünyanın en geniş koruma örgütü (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) WWF da katıldı.
GFN DLAG hesaplamasında aynı muhasebedeki bir gelir-gider tablosu mantığı ile çalışıyor. Nüfusun ekosistemden talep ederek yaptığı harcamalar talep (giderler) yanında; ekosistemin kaynakları ve ekosistem hizmetleri diğer yanda yani arz (gelirler) yanında! Arz yanında özne olarak bir ülkenin (ya da bir kentin) biyokapasitesi ölçülüyor.
Bu biyokapasitede biyolojik olarak üretken araziler ve deniz alanları – ormanlık alanlar, otlaklıklar, tarım alanları, balıkçılık alanları, oluşturulmuş araziler dahil – hesaba katılıyor. Talep yanında, yani ekolojik ayak izinde nüfusun şunlara talebi ölçülüyor: tesis bazlı gıda ve lifli ürünler, kümes hayvanları ve balık ürünleri, sırlanmış (glaze edilmiş) gıdalar, kereste ve orman ürünleri, kentsel altyapı için alan, fosil yakıtlardan çıkan karbondioksit emisyonlarını soğuracak ormanlık alan.
Her iki yandaki ölçüler küresel hektar (küresel olarak karşılaştırılabilir, dünya ortalama verimliliğiyle standardize edilmiş hektar) olarak ifade ediliyor.
Bir hektar yaklaşık 10 bin metrekare veya 2.47 dönüm! Her ülkenin ya da kentin ekolojik ayak izi onun biyokapasitesiyle kıyaslanıyor. Eğer talep arzdan fazla ise bu bölge ekolojik açık veriyor demektir. Ekolojik açık veren bölgenin bu açığı ithalat ile kapatmaya çalışacağı ya da çalıştığı açıktır. Dünya ölçeğinde düşünüldüğünde ekolojik açık ve dünya limit aşım günü aynı şeydir.
Gezegene ithalat henüz yapılmadığı için! Uzay ekonomisi konusundaki olanaklar meselesini ayrıca tartışmak gerekir, onu şimdilik bir yana koyalım!
Dünya Limit Aşım Günü’ne ait 1971-2024 grafiği tablosuna baktığımızda görüyoruz ki yaklaşık yarım yüzyıl önce dünya kaynaklarının bir yılda tüketebileceğimiz kısmıyla yetiniyorduk. 2024’e geldiğimizde bize 1 dünya yetmiyor, 1.75 dünya gerekiyordu artık. Ama bu aşındırmada George Orwell’in Hayvanlar Çiftliği’nde olduğu gibi domuzlar daha ‘eşit’! Örneğin ABD için 5 dünya gerekiyor, ama BRIC’e bakalım: Rusya için 3.8; Çin için 2.5; Brezilya için 1.7; Hindistan için 0.7 dünya gerekiyor.
Şekle bakıldığında özellikle neoliberalizm rüzgârının dünyada (Reagenizm-Thatcherizm-Özalizm şeytan üçgeninde yoğun olarak) estirilmeye başlandığı vahşi kapitalizm sürecinde eğim nasıl da hızlanmış değil mi? Bunun nedeni o melun yüzde 1; gerçi ne yapsınlar, fıtratlarında var! Nasıldı şarkıdaki söz: ‘Bişey yapmalı’. Peki ama nasıl? Ona da Soner Olgun’dan bir şarkıyla yanıt verelim: ‘Herşey değişmeli, herşey..’ Eh yani sistem değişmeli!
ÜLKELERE GÖRE LİMİT AŞIM GÜNÜ
Bu konuda her ülkenin başarısı ya da başarısızlığı farklı elbette. Bu bağlamda hesaplamada her ülkenin Dünya Limit Aşım Günü farklı çıkıyor. Meraklısı ayrıntılı bilgi için şu bağlantıya ulaşabilir:
https://www.overshootday.org/newsroom/country-overshoot-days/
Yazımıza eklediğimiz şekilde bu haritada her ülke için ak koyun kara koyun gözüküyor. Galiba bu haritanın şerefine Jamaica müziğinden bir parça dinlemek kaçınılmaz oldu.
Haydi Bob Marley’den bir Reggae parçası, konumuzla da ilgili: Natural Mystic
(bkz. https://www.youtube.com/watch?v=zNBjPwrLOEQ)
2025 yılındaki skorlar da belli oldu:
Kısaca en hızlı (kötü) mahşerin en hızlı atlılarına bakalım: Katar (6 Şubat), Lüksemburg (17 Şubat), Singapur (26 Şubat), Moğolistan (2 Mart), Estonya (4 Mart), Kuveyt ve Latvia (7 Mart), Bahreyn (9 Mart) veee ABD (13 Mart).
Bir de en yavaşlara (en iyilere) bakalım: Uruguay (17 Aralık), Endonezya (18 Aralık), Nikaragua (11 Kasım), Ekvator (31 Ekim), Tunus (28 Ekim). Rusya 6 Nisan ve Çin ise 23 Mayıs! Kim daha ileri, ABD’mi yoksa Rusya ve Çin mi?
En iyi ülke Uruguay’ı çoğumuz dünyanın en yoksul devlet başkanı Jose Mujica ile daha bir sevdik! Mujica’ya ait çok video var ama yazımızın konusu bağlamında şunu salık veriyorum: https://www.uplifers.com/para-harcarken-aslinda-neyi-harciyoruz-uruguayin-efsane-lideri-el-pepeden-47-saniyelik-hayat-dersi/
YA TÜRKİYE ?
Ya Türkiye? 18 Haziran’da yani yılın yarısı tam bitmeden yıllık ekolojik ayak izimiz ile yıllık biyokapasitemizi tüketmiş olacağız. Gel de Tevfik Fikret’in ‘Yiyin efendiler yiyin’ şiirini anma! Bu ne iştah bu ne çılgınlık gök tengri? Biz bu hale nasıl düştük? Orhan Veli’nin şiirindeki ‘güzel havalar’ misali neoliberalizmin tüketerek varolma sarhoşluğu yani Erich Fromm’un deyişiyle ‘olmak yerine sahip olma’nın dayanılmaz hafifliği!
Ülkemiz her konuda olduğu gibi bu konuda da açık veren bir ülke konumunda. 1967’de (0,7 küresel hektar) ekolojik fazla verirken 1980’de durum değişmiş. O tarihten bu yana neoliberal kapitalist sisteme ülkemizi otomatik pilota bağlar gibi bağlamamızla ekolojik açık vermeye başlamışız. Giderek ekolojik açık büyümüş!
Şimdi son raporda ise ülkemizin ekolojik açık derecesi – % 180. Ülkemizin Biyokapasitesi (kişi başı küresel hektar) 1,5, Tüketimin ekolojik ayakizi (kişi başı küresel hektar) 3,3. Aradaki fark : - 1,8 yani eksideyiz! Bu hesaba göre Türkiye’ye yılda 2,2 Türkiye gerekli.
Ülkemiz bu hale Turgut Özal ile başlayan neoliberal iktidarlar ile devam eden süreçte gelmiş. Şimdi külahları önümüze koyup düşünme zamanı! Hem de şu şarkının gereği ile : Moğollar Bişey Yapmalı (bkz. https://www.youtube.com /watch? v=8vPphK-Lvq4)
DİPNOTLAR :
1) Gaia teorisiyle yaşamlarımızı ve gezegenimizi anlama biçimimizi sonsuza dek değiştiren, çağımızın önemli çevreci düşünürlerinden Lovelock, Dünya’da yaşamın geleceği hakkında muazzam bir yeni teori atıyor ortaya. Lovelock, üç yüz yılın sonunda Antropesen’in bittiğini ve Novasen adını verdiği yeni bir çağın başlamak üzere olduğunu iddia ediyor.
Bu yeni çağda, şu anki yapay zekâ sistemlerinden yeni bir elektronik yaşam biçimi ortaya çıkacak: bizden on bin kat daha hızlı düşünen, kendi kendisini iyileştirme ve kopyalama becerisine sahip siborglar. Lovelock’a göre bu hiperzeki varlıklar, kıyamet senaryolarının aksine, gezegenimize en az bizim kadar bağlı olacak ve Dünya’yı soğutma, Gaia’daki organik yaşamı koruma projesinde bizimle birlikte çalışacak. Bu yeni çağla evrende düşünen tek varlık, kozmosu anlayan tek varlık olma statümüzü kaybedeceğiz.
Belki de Novasen, zekânın tüm evreni kaplayacak bir şey haline gelişinin başlangıcı olacak, yani kozmosun enformasyona dönüşmesinin.
Lovelock şöyle diyor:
“Antroposen’in başlamasından kısa süre sonra hızlanmanın gücüyle kendisinden geçen yarışçı çocuklara döndük. Üç yüz yıldır hız pedalına basıyoruz, şimdi de insan yapımı elektronik, mekanik ve biyolojik şeylerin Dünya sistemini kendi başlarına yönetebileceği çağa yaklaşıyoruz.”
(Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.kolektifkitap.com/product-page/novasen-james-lovelock)
2) Ekosistem hizmetleri insanlara doğal çevre ve sağlıklı ekosistemler tarafından sunulan çeşitli yararlardır. Bu tür ekosistemler arasında, örneğin, tarımsal ekosistem, orman ekosistemi, otlak ekosistemi ve su ekosistemleri bulunmaktadır.
Sağlıklı ilişkiler içinde çalışan bu ekosistemler, bitkilerin doğal tozlaşması, temiz hava, aşırı hava koşullarını hafifletme, insan zihinsel ve fiziksel refahı gibi şeyler sunar. Toplu olarak, bu faydalar ‘ekosistem hizmetleri’ olarak bilinir.
(Ayrıntılı bilgi için bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Ecosystem_service).