Bilindiği üzere 9 Ekim günü Pakistan, Kabil, Khost, Celalabad, ve Paktia’ya hava saldırısı düzenledi. O günden bugüne Pakistan ile Afganistan arasında yoğun çatışmalar meydana geliyor. Geçtiğimiz çarşamba günü iki ülke arasında 48 saatliğine bir ateşkes imzalandı ateşkes bu akşam sona eriyor.

Çatışmaların tam da Gazze’ye yönelik Trump‘ın planının görüşüldüğü ve üzerinde anlaşmaya varıldığı bir zaman diliminde gelmesi manidar. Tüm dünya Gazze’ye kilitlenmişken kimse Afganistan’da ve Pakistan’da ne oluyor bakmadı. Daha ilginç olanı ise Afganistan- Pakistan arasında çatışmalar sürerken Pakistan’ın Başbakanı Şahbaz Şerif, Orta Doğu barışı için Şarm El Şeyh’ te diğer liderler ile birlikte yer alıyordu.

Pakistan, uzun süreden beri terör saldırılarına mustarip. Pakistan Talibanı olarak bilinen örgüt Pakistan’da hükümet güçlerine, altyapı tesislerine ve yabancı çalışanlara; hatta turistlere yönelik eylemleri gün geçtikçe daha da artmaktadır. Pakistan hükümeti, Pakistan Talibanı’nın Afganistan Talibanı tarafından destelendiğini ve ana kamplarının da Afganistan topraklarında olduğuna inanmaktadır. Uzun süreden beri Pakistan hükümeti Taliban yönetimine Pakistan Talibanı’na destek vermeyi kesmelerini ve topraklarındaki kaplarını kapatmaları yönüne çağrıda bulunmaktadır. Afganistan’ın olumlu cevap vermemesi ve Pakistan’a yönelik artan saldırılar üzerine Pakistan harekete geçmiş ve Afganistan’daki kamplara saldırılar düzenlemiştir.

Gerçekte bu çatışmalar bir terörle mücadele ve onun karşılığında Afganistan’ın misillemesi mi yoksa Asya’da yeni bir jeopolitik mücadelenin öncü şokları mı? Bunları zaman gösterecek. Ancak çatışmaların Trump‘ın Bagram üssüne yerleşme arzusunun açıklamasıyla birlikte gelmesi de dikkat çekicidir. Muhtemelen Pakistan hava saldırıları da bundan sonra fasılılarla devam edecek ancak bir kara harekatı düzenlemeyecek.

ABD’nin Afganistan’daki müttefikleri

Afganistan’da olası bir kara harekatını ABD’nin stratejik müttefiki IŞİD-Horasan militanlarının düzenleme ihtimali oldukça yüksek. Zira ABD, benzer stratejiyi Orta Doğu’da uyguluyor. Bir terör örgütüne karşı diğer terör örgütünü silah olarak kullanan bir ABD var önümüzde. Dolayısıyla, Taliban her ne kadar ABD’nin Doha’da 2020’de imzaladığı anlaşmayla iktidarı devralsa da ABD’nin gözünde hala bir terör örgütüdür. Her ne kadar kağıt üzerinde belki bu yansıtılması da ABD’nin bakışı bu yönde. 2021’den bu tarafa Taliban Hükümetini ABD tanımamış durumda oysa Rusya daha geçtiğimiz günlerde Taliban’ı resmi olarak tanımıştı.

Yukarıda da belirtildiği üzere muhtemelen Trump‘ın stratejisi IŞİD-Horasan‘ı Taliban’ın üzerine sürmek. Sadece IŞİD-Horasan değil kuzeyde eski Kuzey Birliği’nin komutanı Ahmet Şah Mesud’un oğlu Ahmet Mesud’un kontrolündeki Taciklerden oluşan savaşçı gruplar da bulunmaktadır. Yine Mezar-ı Şerif civarında Türkiye’ye yakınlığı ile bilinen General Raşit Dostum’a bağlı Özbek kökenli savaşçılar bulunmaktadır.

Afganistan, Çin’e karşı ABD’nin batmayan uçak gemisi mi?

Trump, Bagram’a dönebilmek için Afganistan’da yukarıda sayılan gruplar üzerinden bir iç savaş çıkarma arayışına girebilir. Bagram’ın niye bu kadar önemli olduğunu İngiltere ziyaretinde bizzat kendisi açıkladı: Trump’a göre Bagram Çin’in nükleer silah üretim merkezine bir saat uzaklıkta. Buradan da anlaşılıyor ki Afganistan ABD için Çin konusunda batmayan bir uçak gemisi olarak görülmektedir. Bu saldırıların tam da Trump’ın Çin’e karşı tarifeleri yüzde yüz artırmasının ardından gelmesi Çin-ABD ilişkilerinin tekrar çıkmaz bir sokağa girmesi ve Trump’dan sürpriz bir şekilde Rusya’yla yeniden Ukrayna konusunda masaya oturma girişimi, bütün bunlar toplandığında Trump’ın topyekun Çin’e karşı bir yeni savaş başlatacağı görülmektedir.

ABD’nin Çin’e karşı sadece nükleer silahları veya konvansiyonel silahları yok aynı zamanda Tayvan, Güney Çin Denizi, Hong Kong, Tibet ve Uygurlar gibi birçok silahı var ve bütün cephelerde bütün silahlarını kullanmaya hazırlanan bir ABD şu anda ufukta görünüyor.

Taliban savaşmaya kararlı!

Meselenin Taliban boyutuna bakıldığında ise Taliban Pakistan Talibanı’nından vazgeçmeyecektir. Onlara hem destek vermeye devam edecek hem de onları Pakistan’a teslim etmeyecektir. Aynı zamanda uzun bir çatışma ve savaş sürecinden geçen ve bu noktada da önemli deneyimi olan Afganistan Talibanı Afganistan’da IŞİD-Horasan veya diğer gruplarla çatışmadan kaçınmayacağı açıktır; hatta ABD ve Pakistan’a karşı da askeri anlamda mücadelesini sürdürecektir. 20 küsur yıl Afganistan’da Taliban ile yapılan mücadelede bir arpa boyu yol alamayan ABD’nin tekrar Taliban'la 20 yıl sürebilecek bir uzun savaşa girmesi çok da stratejik ve mantıklı görülmemektedir; ancak ABD bu sefer meseleye kendisi doğrudan müdahil olmadan Pakistan ve IŞİD-Horasan gibi vekil güçler üzerinden Afganistan’la bir mücadele başlatmayı düşünüyor olabilir!

Rusya ve Çin nerede duruyor?

Bu süreçte Rusya ve Çin nerede pozisyon alır diye bakılırsa muhtemelen Rusya ve Çin, ABD’ye karşı Afganistan Taliban'ın yanında pozisyon alacaktır. Özellikle Çin’le sınır olduğu düşünüldüğünde Afganistan Talibanı'nın Afganistan’ı Çin topraklarına yönelik birtakım saldırılara veya tehditlere karşı bir üs olarak kullanılmasını engelleyebilecektir. Rusya da özellikle Afganistan’daki IŞİD-Horasan terör örgütünün Rusya topraklarındaki eylemlerini durdurabilmek adına Afganistan Talibanıyla bir işbirliği süreci geliştirecektir.

Bu noktada Çin ve Rusya’nın yanında görünmeyen bir üçüncü ortak da Hindistan olacaktır. Hindistan da Pakistan’la girmiş olduğu bölgesel rekabetin bir uzantısı olarak bu yeni ittifakta yer alabilir. Çin ve Hindistan’ın aynı zeminde bir araya gelmesi ilginç olacak ancak ortak düşmana bakıldığında bu anlayışla karşılanacaktır. Çin ve Hindistan, şu anda ABD’nin bölgedeki emellerine karşı birlikte aynı zeminde çalışma ihtimalleri bulunmaktadır.

Öte yandan Çin’in Pakistan’la olan geleneksel ittifakı devam edecektir. Çin, Pakistan’ın en önemli savunma alanında destekçisi ve tedarikçisidir. Aynı zamanda Pakistan’daki birçok yatırımın da sahibidir. Bu nedenle, Pekin, hem askeri anlamda hem de ekonomik anlamda Pakistan’ın önemli bir destekçisidir. ABD, Pakistan’ı yanına çekebilmesi için Çin’in sunmuş olduğu olanak ve fırsatların daha fazlasını Pakistan’a sunmak zorundadır. ABD’deki siyasi sistem ve mekanizma Çin kadar hızlı işlemediği için ABD’nin Çin’in yerini alması mümkün gözükmemektedir. Kaldı ki yakın gelecekte ABD’nin Hindistan’la tekrar ilişkileri düzeltmesi de olasıdır.

Bir tarafta ABD’nin Afganistan’daki birtakım terör örgütleri üzerinden ülkelerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik birtakım planları öbür tarafta ABD’nin yeni dönemde farklı ülkelerle yeni açılımlar geliştirmesi ABD’nin yeni dünya söyleminin de içini doldurur niteliktedir.

Sonuç olarak Afganistan-Pakistan çatışması ne terörle mücadele ne de bir sınır sorunudur. Bu çatışma ABD’nin Avrasya coğrafyasında Çin ile Rusya arasına yerleşme çabalarının bir öncü şok dalgasıdır. Rusya'nın Taliban yönetimini resmen tanıması Trump’ı oldukça rahatsız eden bir gelişmedir. Zira bugün eğer Afganistan’da Taliban iktidarı varsa bu Trump’ın sayesinde olan bir durumdur. Dolayısıyla Trump, Afganistan’daki Taliban yönetiminden sadakat, vefa ve biat beklemektedir. Lakin bunların hiçbiri gerçekleşmemiş olacak ki Trump Afganistan’daki Taliban'a bakış açısını değiştirmiş durumdadır. Dün Trump’ın gözünde Afganistan’da meşru bir iktidar olan Taliban örgütü bugün Trump’ın gözünde yeniden terörist bir örgüte dönüşmek üzeredir.