Beyaz Saray’dan kovulan Zelenski, ”ya darbe ya teslimiyet” seçeneğiyle karşı karşıya kaldı.
Güvenlik garantisi verilmediği için Trump’ın “madenlere çökme” anlaşmasını imzalamayan ve bu nedenle basın önünde ABD başkanı ve yardımcısı tarafından azarlanan Zelenski, koltuğunu korumak için teslimiyeti seçti.
Ukrayna Parlamentosu’ndan Trump’a çağrı
Ukrayna Parlamentosu, resmi sitesinden bir açıklama yayınlayarak Trump’tan fiilen özür diledi ve Kiev’in pozisyonunu açıkladı: “Ukrayna Parlamentosu, Başkan Donald Trump'ın barışı güvence altına almayı amaçlayan bir müzakere sürecini başlatma girişimlerini memnuniyetle karşılıyor. Ukrayna Parlamentosu, özellikle kritik minerallerin keşfi alanında ABD ile stratejik ortaklığın daha da geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.”
Bu iki konu Zelenski’ye darbe anlamına geliyordu:
1) Zelenski ABD’nin Rusya’yla yürüttüğü ve AB’yi masa dışında tuttuğu müzakereye karşıydı o nedenle Riyad’daki görüşmelere Ukrayna heyeti katılmadı.
2) Zelenski, kritik minerallerle ilgili anlaşmayı güvenlik garantisine bağlamaya çalışıyordu.
Ukrayna Parlamentosu bu iki konuda Zelenski’den farklı bir tutum alarak ABD’ye açıkça “bizi bırakma” mesajı vermiş oldu.
Zelenski’nin görevden alınması istendi
Ukrayna Parlamentosu’nda daha ileri gidenler de oldu. Muhalefet milletvekillerinden Aleksandr Dubinski, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin görevden alınmasını (azledilmesini) talep etti.
Dubinski, Zelenski’nin Beyaz Saray’daki başarısızlığının ABD’nin koşulsuz desteğini kaybetmesine neden olduğunu, bu nedenle görevden alınması gerektiğini savundu.
Musk’tan Zelenski için sürgün teklifi
Dünyanın en zengini ve ABD Hükümet Verimliliği Bakanlığı sorumlusu Elon Musk ise Zelenski’ye sürgün teklif etti. Musk, Ukrayna’da “barışçıl bir demokrasiye geçiş” karşılığında Zelenski’ye tarafsız bir ülkede af teklifinde bulundu!
Böylece emperyalist ABD, açık açık Rusya’ya karşı kullandığı aletini, Rusya’yla yeni dönemin şartları gereği gözden çıkardığını ortaya koymuş oldu.
Zelenski teslim oldu, geri adım attı
Gerçi Zelenski ABD’nin muamelesi karşısında AB’nin desteğini aldı ama o destek, açık ki Ukrayna’nın “uzun savaş” yürütmesine yetmeyecekti. ABD’nin olmadığı bir savaşı, AB’nin Rusya’ya karşı sürdürebilmesi olası değil.
Avrupalı liderlerin Londra’da toplanarak Zelenski’ye ve Ukrayna’nın savaşı sürdürmesine destek vermelerini Zelenski savaş cephesinden çok, içeride konumunu koruyacak bir kalkan olarak görüyordu ama Ukrayna Parlamentosu’nun açıklaması, pozisyonunun çok kaygan bir zeminde olduğu gerçeğini kendisine gösterdi.
Zelenski bu nedenle geri adım attı ve “Ben ve ekibim, kalıcı bir barış için Başkan Trump’ın güçlü liderliği altında çalışmaya hazırız” dedi.
Daha önce Riyad’a “ABD - Rusya görüşmesine meşruiyet kazandırmamak için” gitmediğini açıklayan Zelenski, bu kez “Ukrayna, kalıcı barış için en kısa zamanda müzakere masasına oturmaya hazırdır” dedi.
Oysa Zelenski Washington dönüşü Londra’ya giderken, Trump’tan özür dilemeyeceğini ve Beyaz Saray’da yaşanan tartışmadan pişman olmadığını söylemişti.
Erdoğan: “Türkiye’siz Avrupa güvenliği düşünülemez”
Trump yönetiminin Rusya’yla müzakere yapmaya yönelmesi, Atlantik’in iki yakasını karşı karşıya getirdi. Öyle ki ABD içinde NATO’dan, hatta BM’den ayrılma seslerinin yükseldiği bu süreçte, Brüksel, gelecekte başının çaresine bakmak zorunda kalabileceğini düşünüyor.
Hatta Erdoğan yönetimi “ABD’nin askeri gücünü Avrupa topraklarından çekme” olasılığını Türkiye için bir fırsat görerek, “AB’nin savunmasını Türkiye kurtarır” ve “Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez” açıklamaları yapıyor sık sık…
Elbette ABD, Rusya’yı Çin’den koparma stratejisini izlediği için bu gelişmeler yaşanıyor ama bu ABD’nin AB’den vazgeçeceği ya da AB’nin en azından bu haliyle ABD’siz yapabileceği anlamına gelmiyor.
İngiltere’nin ara buluculuk rolü
Nitekim İngiltere de bu amaçla özel bir rol oynuyor. Londra, ABD-Avrupa saflaşmasında her ne kadar Washington’la karşı karşıya geldiyse de esas olarak Atlantik sistemini kurtarmaya çalıştığı anlaşılıyor.
Cumhuriyet’teki 3 Mart tarihli “Transatlantik yarılma” başlıklı makalemde, Londra’nın politikasını “İngiltere ara buluculuk çizgisi izliyor” diye yorumlamıştım.
Nitekim The Times’a konuşan üst düzey bir İngiliz yetkili de Londra’nın Zelenski’den ABD ile ilişkileri düzeltmesini istediğini açıkladı. İngiliz yetkili, Zelenski’nin yapması gereken üç şey olduğunu açıkladı: Zelenski 1) kurallara göre oynamalı, 2) ABD Başkanı Donald Trump’a saygı göstermeli ve 3) müzakere masasına oturmalı.
Trump’ın stratejisinin zayıflığı
Tüm bu yaşananlar emperyalizmin piyonlarını nasıl kullanıp atabildiğini, o piyonlara inanan halkların nasıl büyük acılar yaşayabildiğini ve en önemlisi de herşey biterken nasıl da ülkelerin sömürgeleştirildiğini ortaya koyması bakımından derslerle doludur.
Biden yönetiminin savaşa kışkırttığı Ukrayna, Trump yönetimi tarafından adım adım “Amerikan mandası” yapılıyor.
ABD, Rusya’yı Çin’den koparabilmek için gerekirse AB’yi de karşısına aldı. Ama bu bir yarılma da olsa, kopmaya dönme olasılığı zayıf. Çünkü 1945 düzeni, Avrupa’yı ABD’ye bağımlı hale getirdi. Avrupa küresel güç mücadelesinde ABD’ye sırtını dönüp kendi başına hareket edecek kadar güçlü değil, ABD de Avrupa’dan vazgeçecek kadar güçlü değil.
Ama Trump’ın stratejisinin asıl dayanaksız yanı şu: Çin ve Rusya ilişkilerini zayıflatabilmesi pek olası görünmüyor.