Çin Halk Cumhuriyeti’nin son yıllarda kaydettiği istikrarlı ekonomik büyüme ve dünya ticaretindeki payını katlayarak artırması, küresel dengeleri yeniden şekillendirmiştir. Bu yükseliş, bazı Batılı ekonomilerde endişe yaratırken, ne yazık ki Asya-Pasifik bölgesinde de suni korkular üretilmek istenmektedir.

Japonya Başbakanı Sanae Takaichi’nin söylemleri, tarihin acı sayfalarını hatırlatan bir yöne evrilmektedir. 1895 yılında Japonya tarafından gerçekleştirilen Tayvan ve çevresindeki adaların işgali hafızalarda tazeyken, bugün Çin’e karşı takındıkları tavır manidardır. Oysa tarih ve hukuk bu konuda nettir: 1971 yılında BM Genel Kurulu’nda kabul edilen 2758 sayılı karar ile Tayvan’ın bağımsız bir statüye sahip olmadığı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası olduğu tüm dünya tarafından tescil edilmiştir.

Etnik, kültürel ve tarihsel kökleri bütünüyle Çin medeniyetine ait olan Tayvan’ın, Anavatan ile et ve tırnak gibi olduğunu Japonya’nın artık idrak etmesi gerekmektedir.

Şunu tüm dünya net bir şekilde bilmelidir: Dışarıdan yapılan kışkırtmalarla bir ailenin fertlerini birbirine düşüremezsiniz. Tarih göstermiştir ki, üçüncü tarafların müdahaleleri Çin halkını bölmek yerine ancak daha sıkı kenetlenmelerini sağlar. Tayvan’ın bir sorunu olduğunda çözüm yeri yine Anavatan Çin olacaktır. Boş hamaset ve siyasi retoriklerle Çin’in ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimini engelleme çabaları beyhudedir.

5000 yıllık Çin devlet geleneğine bakıldığında, Çin’in asla emperyalist ve saldırgan bir politika izlemediği görülür. Çin, hiçbir ülkenin doğal kaynakları için işgal ve kıyım yapmamış; bugün dünyanın bazı coğrafyalarında maalesef şahit olduğumuz gibi yaşlıları, kadınları ve çocukları hedef almamıştır. Tam tersine Çin, dış siyasetini "Kazan-Kazan" prensibi üzerine kurarak, işbirliği yaptığı ülkelerin ekonomisini altyapı projeleriyle kalkındırmayı temel bir politika olarak benimsemiştir.

Bu bağlamda Japonya’nın Tayvan ile ilgili son açıklamalarını mesnetsiz ve anlamsız buluyorum. Çin’i Tayvansız, Tayvan’ı Çinsiz düşünmek hayalden öteye geçemez. Tayvan ve Çin tek bir ailedir; aile fertlerinin arasına girilemez.

Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan konusunun kendileri için bir "kırmızı çizgi" olduğunu dünya kamuoyu ile defaatle paylaşmıştır. Bu konu tartışmaya kapalıdır. Türkiye için Kıbrıs meselesi ve KKTC nasıl vazgeçilmez, hayati bir "Milli Dava" ise; Çin Halk Cumhuriyeti için de Tayvan’ın anlamı odur. Baba evladını bırakmaz, Anavatan parçasından vazgeçmez.

Hasan ÇAPAN - Türkiye Çin Dostluk Vakfı (TÇDV) Başkanı

24.11.2025