Çin, Rusya ve Hindistan'dan oluşan RIC (Russia-India-China) ittifakı, son yıllarda hızla gelişen ekonomileri ve stratejik hamleleriyle Batı merkezli küresel düzene alternatif bir güç merkezi olarak öne çıkıyor.

Özellikle ekonomik büyüme, enerji kaynaklarına erişim ve teknolojik yatırımlar alanındaki ilerlemeler, bu üçlünün "yeni çok kutuplu dünya düzeni"nin başlıca aktörlerinden biri haline geldiğini gösteriyor.

Batı’yı geride bıraktılar

2003–2023 döneminde Çin, Hindistan ve Rusya'nın kayda değer ekonomik büyüme yaşadığı gözleniyor. Dünya Bankası verilerine göre Çin’in GSYH’si bu dönemde yaklaşık 10 kat artarken, Hindistan ve Rusya da sırasıyla 6 ve 4 kata yakın büyüme oranları yakaladı. Buna karşın birçok Batılı ekonominin aynı dönemde sadece 1,5–2 kat büyüdüğü görülüyor.

Bu durum, RIC ülkelerinin sadece rakamsal büyüme değil, aynı zamanda üretim gücü, teknoloji yatırımı ve uluslararası finans sistemine bağımsızlık hamleleriyle de kendini gösteriyor.

Kritik alanlarda stratejik hamleler

Çin, küresel üretimin %28’ini elinde bulundururken, Fortune 500 listesindeki şirket sayısını 2003’teki 11’den 2023’te 142’ye çıkardı. Ayrıca, Huawei gibi dev firmalarla 5G, yapay zekâ ve otomotiv gibi alanlarda Batılı rakiplerine meydan okuyor.

Rusya, Batılı yaptırımlar sonrası dijital altyapı ve tarımda kendi kendine yeterli hale gelirken, bugün dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumunda. Rosatom’un nükleer enerji projeleri de küresel pazarda etkili olmaya devam ediyor.

Hindistan, Tata Group ve Reliance Jio gibi dev şirketlerle dünya sahnesindeki yerini güçlendiriyor. Ülke ayrıca küresel jenerik ilaç tedarikinin yaklaşık %20’sini karşılıyor.

Güney Afrika'dan ABD'ye rest: Hakkınız yok!
Güney Afrika'dan ABD'ye rest: Hakkınız yok!
İçeriği Görüntüle

Enerji ve doğal kaynak gücü

RIC ülkeleri toplamda dünya doğalgaz rezervlerinin %40’ını, petrolün ise %25’ini elinde bulunduruyor. Çin, nadir toprak elementlerinin %85’ini işleyen altyapıya sahip. Bu alan, özellikle yeşil enerji ve savunma sanayii için kritik önem taşıyor.

Çeşitli kaynaklara göre Çin’in bu alandaki hakimiyeti, Batılı ülkeleri tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye zorlarken, Uluslararası Enerji Ajansı da bu durumun küresel enerji güvenliği açısından stratejik risk oluşturduğunu belirtiyor.

BRICS ülkelerinde (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ABD dolarının rezervlerdeki payı 2000’lerde %70 civarındayken, 2023’te bu oranın %40’a gerilediği tahmin ediliyor. Çin ve Rusya başta olmak üzere birçok ülke, ticarette ulusal para birimlerini kullanmaya yönelirken, SWIFT'e alternatif sistemler geliştiriliyor.