99 yıllığına ABD’ye devredilen koridorun hem Ermenistan hem Azerbaycan için stratejik kazanımlar getirdiğini belirten Dumlupınar Üniversitesi’nden Dr. Barış Adıbelli, belgenin hukuki bağlayıcılığı olmadığını ancak barış yolunda önemli bir adım olduğunu CGTN Türk’e değerlendirdi.

Hamleler peşi sıra geldi: Pekin’den Tokyo’ya kırmızı çizgi uyarısı
Hamleler peşi sıra geldi: Pekin’den Tokyo’ya kırmızı çizgi uyarısı
İçeriği Görüntüle

Adıbelli, Gürcistan’ın da yakın gelecekte kritik gelişmelere sahne olabileceğini, Trump’ın ise Orta Asya ve enerji koridorları üzerinden Avrupa’nın enerji güvenliğinde söz sahibi olmayı hedeflediğini söyledi.

'Anlaşmanın hukuki bağlayıcılığı yok'

Adıbelli, Beyaz Saray’da imzalanan belgenin aslında bir deklarasyon, iyi niyet belgesi olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“Öncelikle bu bir anlaşma değil; bir deklarasyon, bir iyi niyet belgesi. Barışa giden son adım ya da barış kapılarının aralandığı bir metin. İki taraf, barış konusundaki niyetlerini ortaya koymuş ve bunu yazılı hale getirmiş. ABD’nin şahitliğinde imzalanmış olsa da hukuki bir bağlayıcılığı yok. Orada gazeteciler de sordu: ‘Hukuki bağlayıcılığı var mı?’ Yanıt ‘Yok’ oldu. Bu metin, bir sonraki adımda hazırlanacak olan anlaşma için bir ön zemin niteliğinde. Deklarasyonda da ‘Bundan sonraki süreçte bir anlaşma metni hazırlanmasına başlanacak’ deniliyor. Bu, bir iyi niyet belgesi; mutabakat zaptı olarak da nitelendirilebilir.”

'Ermenistan, Rusya ile yollarını ayırdı'

Adıbelli, Beyaz Saray’daki görüşmeden en kazançlı çıkan tarafın Ermenistan olduğunu belirterek, Rusya ile Ermenistan arasında hasmane bir sürecin başladığını söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Bana göre bu süreçten en kârlı çıkan ülke Ermenistan oldu. Jeopolitik açıdan bakıldığında, birincisi Zengezur Koridoru meselesi var. Egemenliğini zedelemeden, Zengezur’un işletmesini bir şekilde Amerikalılara devretti. Daha net ifade etmek gerekirse, bir Amerikan şirketi burayı 99 yıllığına kiralayacak. Böylece Ermenistan, Zengezur’un kontrolünü ABD ile birlikte elinde tutarak bu konuyu çözüme kavuşturdu. Zira Türkiye ve Azerbaycan bu konuda ciddi baskı yapıyordu. ABD ile birlikte hareket ederek bu sorunu kendi lehine çevirdi.

İkinci olarak, Ermenistan Rusya ile yollarını ayırdı; Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden ve diğer tüm birlikteliklerden çekildi. Artık Rusya ile Ermenistan arasında iş birliğinden ziyade hasmane, hatta düşmanca bir süreç başladı. Şimdi Putin, Ukrayna ile meşgul olduğu için bu meseleye fazla yoğunlaşamadı ancak Ukrayna konusu tamamlandığında buralarla yeniden hesaplaşması muhtemel.

Ayrıca Ermenistan, Rusya’ya karşı ABD’nin himayesini aldı. Bu da Ermenistan açısından önemli bir kazanım. Öte yandan, Azerbaycan da bu süreçte kazanan tarafta. Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla Nahçıvan’a, Batı’ya ve Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlandı. Son dönemde Rusya ile ilişkilerinde gerginlik yaşayan Azerbaycan açısından ABD ile ilişkilerin gelişmesi, Moskova’ya karşı bir denge unsuru oluşturdu.”

'Gürcistan'da önemli hareketlenmeler olacak'

Adıbelli, önümüzdeki günlerde Gürcistan’da önemli gelişmeler yaşanabileceğini belirterek, Gürcistan’ın Çin’in Karadeniz’e açılan kapısı konumunda olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Şu anda Amerika Kafkaslar’a girmiş durumda. Ermenistan ve Azerbaycan’la birlikte hareket edecek. Bundan sonra artık Amerika Birleşik Devletleri hem Ermenistan’da hem de Azerbaycan’da, jeostratejik olarak son derece önemli bu bölgede yer alacak. Şimdi sırada Gürcistan var. Orayı yakından takip edeceğiz. Gürcistan’da şu an Rusya yanlısı bir yönetim var ancak önümüzdeki günlerde burada önemli hareketlenmeler olacağını düşünüyorum.

Gürcistan’ın önemi, Çin’in Karadeniz’e çıkış noktası olmasından geliyor. Çin’in burada çok önemli yatırımları, limanları ve liman projeleri var. Karadeniz’in karşı kıyısında ise Romanya bulunuyor. Bu da Çin açısından önemli çünkü Kuşak ve Yol Girişimi ile Deniz İpek Yolu için stratejik bir bağlantı sağlıyor. Gürcistan’a giden hat, Azerbaycan ve Ermenistan’dan da geçiyor. Özellikle Azerbaycan’la Orta Koridor üzerinde çok güçlü bir iş birliği süreci başlamış durumda.”

'ABD, Avrupa'yı kendine bağımlı hale getirmeyi hedefliyor'

Trump’ın Orta Asya’daki hedefinden bahseden Adıbelli, enerji tedarikini kontrol altına alarak ABD’nin Avrupa’nın enerji güvenliğini yöneteceğini söyledi ve şunları ekledi:

“Trump burada neyi hedefliyor biliyor musunuz? Birincisi Orta Asya’ya girmek, ikincisi ise enerji kaynaklarını ve özellikle enerji koridorlarını kontrol etmek. Çünkü biliyor ki gelecekte Avrupa Birliği, Batı Asya’dan ve Orta Asya’dan enerji tedarik edecek. Bu enerji neyle taşınacak? Koridorlar ve boru hatlarıyla.

Azerbaycan’ın yanına gelerek aslında Avrupa Birliği’ne gidecek enerjiyi dolaylı olarak kontrol altına alıyor. Amerika, buradan yani Avrasya üzerinden Avrupa’nın enerji güvenliğini yönetmeyi, dolayısıyla Avrupa’yı kendine bağımlı hale getirmeyi hedefliyor. Bu da önemli bir risk unsuru.”

'Trump'a Nobel Ödülü vermezler'

Trump’ın Nobel Ödülü alamayacağını belirten Adıbelli, bunun Trump tarafından da fark edilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Amerika Birleşik Devletleri’nin penceresinden bakarsak; neden bu işe garantör oldu, neden bu sorunu çözmek istedi? Bunu sadece Nobel Ödülü ile açıklamak doğru olmaz. Trump’a Nobel Ödülü vermezler.

Trump, bazı entelektüel çevreleri tehdit ya da baskıyla etkileyebileceğini zannediyor olabilir. Ancak tarihte, Trump’tan çok daha güçlü liderler gelmiş olmasına rağmen bu ödülü alamamışken, onun da çeşitli oyunlarla, liderlere baskı yaparak ya da mektup yazdırarak bu ödülü kazanması mümkün değil. Bunun farkında olması lazım.”