2025 Nobel Barış Ödülü Trump ve Netanyahu'ya yakınlığıyla bilinen Venezuelalı Maria Corina Machado'ya verildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Machado'yu tebrik etmiş tepkiler de beraberinde gelmişti.
Konuyu ilk gündeme getirenlerden biri CGTN Türk Genel Yayın Yönetmeni Ulaş Can oldu.
Can, Otobüs şoförü Maduro, çelik milyarderi Machado’ya karşı başlıklı yazısında İmamoğlu'nun Machado'yu tebrik etmesine dikkat çekmişti.
İlgili yazıya buradan ulaşılabilir!
https://www.cgtnturk.com/otobus-soforu-maduro-celik-milyarderi-machadoya-karsi
İmamoğlu: Haberdar değildim
İmamoğlu, Machado'nu tebrik ettiği sırada kendisinin Filistin'le ilgili fikirlerinden ve ödülü Trump'a ithaf etmesinden haberdar olmadığını belirtti.
T24'ten Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtlayan İmamoğlu, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı.
"Benim Nobel Barış Ödülü’yle ilgili paylaşımım, bir kişiyi değil bir ilkeyi, demokrasiyi, özgürlüğü ve halk iradesini selamlayan bir dayanışma mesajıdır. Norveç Nobel Komitesi, “diktatörlüklerin gölgesinde bile demokrasiye inananlara” ithaf etti bu ödülü. Ben de bu açıklamaya, bu evrensel demokrasi çağrısına yanıt verdim.
Ne yazık ki bu tebrik yapılırken ne kendisinin Filistin ile alakalı fikirlerinden ne de ödülü ABD Başkanı’na ithaf etmesinden haberdardım. Gördüğümde büyük bir hayal kırıklığına da uğradım. Niyetim çok açık olmakla birlikte bu konuda incittiğim, üzdüğüm bir kardeşimiz bile varsa, bundan büyük bir üzüntü duyduğumu bu vesileyle ifade etmek isterim. Ancak bu durumu fırsat bilip bizi dış müdahalelerden medet ummakla suçlama cüreti gösterenlere de iki çift lafım var:
Bizim demokrasi ve adalet mücadelemizin dayandığı yegâne irade mercii ve beklentimizin olacağı makam aziz Türk milletidir. Milletten başka bir adresimiz olmaz, olamaz!
Dış müdahaleler yalnızca topla tüfekle ya da ultimatomlarla yapılmaz. Bir ülkenin bağımsız karar alamadığı her durum da dış müdahaledir. Bugün, okyanus ötesinden meşruiyet bekleyenlerin akıl almaz tavizler verdiği, daha pahalı doğalgaz anlaşmalarına imza attığı ve ülkemizin nadir elementlerini ham halde yok pahasına başka ülkelere pazarlamayı planladığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bir telefonla tutukluyu serbest bırakan, bir telefonla kendi ülkesinde katledilen gazetecinin dosyasını muhtemel faile teslim eden, dün söylediklerini bugün yutanların en azından biraz haya edip susmasını beklemek hakkımızdır.
Bizim dış müdahalelerden medet umduğumuzu iddia edenler, önce kendilerinin yurt dışından “meşruiyet” arayışlarını ve başka ülkelere kapı arkasından verdikleri tavizleri açıklasınlar."





