1919 yılının Mayıs ayında 15 gün arayla Asya’nın iki ucunda, Çin’de ve Türkiye’de geleceği etkileyecek gelişmeler yaşandı, her iki ülkede de bağımsızlık ateşleri yakıldı. 4 Mayıs günü Çin’de, 19 Mayıs’ta da Türkiye’de işgalci güçlere ve iç gericiliğe karşı isyanın ve yeni bir ülke kurmanın tohumları atıldı.

Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri tarafında yer alan Çin, savaştan sonra Japonya’nın emperyalist emellerine maruz kalmış, Batılı devletlerin “komünizm tehdidine” karşı Japonya’ya destek vermesi Çin’deki anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı düşünceleri güçlendirmişti. 4 Mayıs 1919’da başlayan ve kısa sürede tüm ülkeye yayılan gösteriler Çin’in kaderini belirleyecek nitelikteydi. 1915 yılından beri Çin’de etkili olan Yeni Kültür Hareketi’nden de ilham alan 4 Mayıs gösterileri, Beijing’deki Tiananmen Meydanı’nda toplanan üç bin öğrencinin Çin’e dayatılan Versailles Antlaşması’nı ve Japonya’ya verilen tavizleri hedef alarak “Çin Çinlilerindir! Bütün antlaşmaları yırtın!” sloganı etrafında gelişti ve tüm ülkede yurtsever bir atmosferin oluşmasına yol açtı. İki yıl sonra kurulacak Çin Komünist Partisi’nin ilk kadrosunun çoğunluğu 4 Mayıs gösterilerine önderlik ediyordu. Sonuçta, Mao Zedong’un “1911 devriminden bile daha ileri” dediği devrimci bir dalga yükseldi.

Yorgun ve yoksul ulusların isyan günü

O sıralarda Türkiye’deki tabloda çok farklı değildi aslında. Mustafa Kemal “Nutuk”ta şöyle anlatır 19 Mayıs’taki durumu:

“1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ‘Ateşkes Anlaşması’ imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve yurdu Genel Savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça yollar araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki Hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...”

Çin gençliğinin ayağa kalktığı 4 Mayıs’ta Türkiye’de Bodrum ve Fethiye, 15 Mayıs’ta ise İzmir işgal edildi. Çin’deki ve Türkiye’deki gerici yönetimler sessizliklerini korur ve işgale direnenleri bastırmaya uğraşırken her iki ülke de geri dönülemez bir mücadele yoluna girmişti. Mao Zedong, 1939’da Yenan’daki devrimci üs bölgesindeyken 4 Mayıs Hareketi’nin 20. yıldönümü için kaleme aldığı yazıda şöyle der: 

“Bundan 20 yıl önce meydana gelen 4 Mayıs Hareketi, Çin’in emperyalizme ve feodalizme karşı burjuva demokratik devriminde yeni bir aşamayı belirler. 4 Mayıs Hareketi’nden doğan kültür reformu hareketi, bu devrimin belirtilerinden sadece bir tanesidir. O dönemde yeni toplumsal güçlerin büyümesi ve gelişmesiyle, burjuva demokratik devriminde işçi sınıfı, öğrenci kitleleri ve yeni milli burjuvaziden oluşan güçlü bir kamp ortaya çıktı. 4 Mayıs Hareketi sıralarında yüz binlerce öğrenci yiğitçe ön saflarda yer aldılar. Bu bakımdan 4 Mayıs Hareketi, 1911 Devrimi’nden bir adım ileri gitti.”

Düşünsel ve siyasal kırılma noktası

Çin’in modern tarihinde yalnızca bir öğrenci protestosu değil, aynı zamanda ülkenin düşünsel ve siyasal dönüşümünde bir kırılma noktası oluşturan 4 Mayıs, Çin’in Gençlik Günü olarak ilk kez Shanxi-Gansu-Ningxia sınır bölgesi gençlik örgütü tarafından kabul edildi. Dönemin Guomindang hükümeti, geniş gençlik kitlelerinin yurtsever atılımının baskısı altında bu kararı kabul ettiğini bildirdi. Sonradan, 1911 yılında Kanton’daki bir ayaklanmada ölen devrim şehitlerinin anısına 29 Mart’ı kendi Gençlik Günü olarak ilan etti; çünkü gençliğin devrimcileşeceğinden korktuğu için 4 Mayıs’ın kutlanmasını tehlikeli buluyordu. Buna karşın, 4 Mayıs, Çin Komünist Partisi’nin önderliği altındaki devrimci üs bölgelerinde Gençlik Günü olarak kutlanmaya devam etti. 4 Mayıs, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra 1949 Aralık ayında Merkezi Halk Hükümetinin Yönetim Konseyi tarafından Çin’in Gençlik Günü ilan edildi.

Türkiye’de ise ulusal kurtuluşun başlangıç günü kabul edilen 19 Mayıs, ilk kez 1926’da “Gazi Günü” olarak yerel düzeyde kutlandı. 1935’te ulusal düzeyde “Atatürk Günü” olarak, spor ağırlıklı etkinliklerle kutlanmaya başladığını görüyoruz. 20 Haziran 1938’de TBMM’de kabul edilen bir kanunla resmen “Gençlik ve Spor Bayramı” oldu. Atatürk aynı yıl 10 Kasım’da vefat etti. Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü vesilesiyle 1981’den itibaren “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilan edildi.

Xi Jinping’in çağrısı

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, geçen yıl “Çin ulusunun bir çıkış yolu bulduğu gün” olarak tanımladığı 4 Mayıs vesilesiyle yaptığı konuşmada, Çinli gençleri ülkenin modernleşme sürecinde sorumluluk almaya ve 4 Mayıs Hareketi’nin ruhunu yaşatmaya çağırmıştı. Xi, gençlerin bilimsel ve teknolojik yenilik, kırsal kalkınma, yeşil gelişim, sosyal hizmetler ve ulusal savunma gibi alanlarda öncü ve hayati bir güç olduğunu vurguladığı konuşmasında Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin gençlere tam güven duyduğunu ve onlardan büyük beklentiler içinde olduğunu belirtmişti. 4 Mayıs’ın tarihi önemine dikkat çeken Xi ayrıca gençlerin bu tarihi mirası sürdürmeleri, Parti’yi kararlılıkla takip etmeleri ve Çin’i güçlü bir ülke haline getirme çabalarına katkıda bulunmaları gerektiğini ifade etmişti.

Çin’de ve Türkiye’de bundan 106 yıl önceki ulusal kurtuluş mücadelelerinin başlangıç günleri 4 Mayıs ve 19 Mayıs, her iki ülkenin gençliğine kutlu olsun.