CGTN Türk ile İstanbul Kent Üniversitesi’nin iş birliğinde ve Kent Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 16 Aralık Salı günü düzenlenen “Türkiye-Çin İlişkileri Forumu: Medeniyetler Arası Diyalog – Çin ve Türkiye’nin Geleceğini Şekillendirmek” başlıklı çalıştayda, iki ülke arasındaki ilişkiler diplomasi, ekonomi, ticaret, kültür ve akademik iş birliği boyutlarıyla ele alındı.
Çalıştaya Çin Halk Cumhuriyeti’nin İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong konuşmacı olarak katılırken, Beijing Dil ve Kültür Üniversitesi’nden Prof. Huisheng Shou çevrim içi bağlantıyla katkı sundu.
Çalıştayda ayrıca Dr. Öğr. Üyesi Mesut Özel’in moderatörlüğünde, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak, Doç. Dr. Doğan Şafak Polat, Prof. Dr. Ahu Tuğba Karabulut ve Öğr. Gör. Mehmet Yavuz Kankavi konuşmacı olarak yer aldı.
Çalıştayda konuşmacılar, iki ülke arasındaki ilişkileri tarihsel arka plan, ekonomik iş birliği, stratejik vizyon, Kuşak ve Yol Girişimi, Orta Koridor ve çok taraflı diplomasi başlıkları çerçevesinde ele alarak, geleceğe yönelik değerlendirmelerini paylaştı.
Türkiye–Çin ilişkilerinde stratejik iş birliği ve gelecek vizyonu
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Kent Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin 1971’de kurulduğunu, 2010’da stratejik iş birliği düzeyine çıktığını ve 2026’da 55. yılın kutlanacağını hatırlattı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminin 48,3 milyar dolara ulaştığını, Çin yatırımlarının 5 milyar doları aştığını belirten Çomak, Kuşak ve Yol Girişimi ile Çin’in 15. Beş Yıllık Planı kapsamında özellikle yükseköğretim ve teknoloji alanlarında iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Wei Xiaodong: Medeniyetler arası diyalog, stratejik ortaklığın temelini oluşturuyor
Çalıştayda, Çin Halk Cumhuriyeti’nin İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong da bir konuşma yaptı.
Wei, medeniyetler arası diyaloğun iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından stratejik önem taşıdığını vurguladı. Çin–Türkiye ilişkilerinin yalnızca ekonomik ve diplomatik boyutlarla sınırlı olmadığını belirten Wei, karşılıklı anlayışın, doğru tanımanın ve uzun vadeli vizyonun iş birliğinin temelini oluşturduğunu ifade etti.
Bu yaklaşımın, iki ülke arasında daha derin, sürdürülebilir ve çok boyutlu bir ortaklığın inşasına katkı sağlayacağını dile getirdi.

Başkonsolos, Çin’in 2026–2030 dönemini kapsayan 15. Beş Yıllık Kalkınma Planına değinerek, bu planın Çin’in kalkınma yönünü ve önceliklerini ortaya koyan temel belge olduğunu söyledi. Konuşmasını; Çin’in kendi kalkınma sürecini nasıl yönettiği, küresel barış ve kalkınmaya sunduğu katkılar ve Çin diplomasisinin temel özellikleri olmak üzere üç başlık altında ele aldı.
Çin’in beş yıllık kalkınma planları sayesinde uzun vadeli, istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme modeli oluşturduğunu belirten Wei, bu sürecin Çin’e güçlü bir sanayi altyapısı ve artan inovasyon kapasitesi kazandırdığını ifade etti. Çin’in ekonomik performansının küresel belirsizliklere rağmen güçlü seyrini koruduğunu vurgulayan Wei, bu dönemin Türkiye açısından da teknoloji, yeni enerji, altyapı ve beşeri etkileşim alanlarında önemli fırsatlar sunduğunu dile getirdi.
Konuşmasında Çin’in Küresel Kalkınma, Küresel Güvenlik ve Küresel Medeniyet, Küresel Yönetişim Girişimleri aracılığıyla daha adil ve dengeli bir uluslararası düzeni desteklediğini belirten Wei Xiaodong, Çin ve Türkiye’nin Küresel Güney’in önemli aktörleri olarak bu süreçte ortak sorumluluklar taşıdığını söyledi. Çin diplomasisinin temelinde adalet, hakkaniyet ve kazan-kazan anlayışının bulunduğunu vurgulayan Wei, iki ülke arasındaki stratejik iş birliğinin derinleştirilmesi çağrısında bulundu.

Wei Xiaodong, konuşmasını akademisyenleri ve gençleri Çin’i yakından tanımaya davet ederek tamamlarken, Çin–Türkiye dostluğunu güçlendirecek her türlü iş birliğine açık olduklarını ifade etti.
Küresel belirsizlikler ortamında Çin–Türkiye iş birliğinin stratejik önemi
Çalıştaya çevrim içi bağlantıyla katılan Dr. Huisheng Shou, Çin ile Türkiye arasındaki iş birliğinin küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde stratejik önem taşıdığını vurguladı. Jeopolitik dalgalanmalar, ekonomik yavaşlama ve tedarik zincirlerindeki kırılmalara dikkat çeken Shou, buna karşın Küresel Güney’in yükselişi ve teknolojik dönüşümün iki ülke için önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.
Çin’in 15. Beş Yıllık Kalkınma Planının yüksek kaliteli kalkınma, teknoloji ve inovasyona odaklandığını belirten Shou, bu vizyonun Türkiye’nin sanayi dönüşümü ve küresel değer zincirlerinde güçlenme hedefleriyle örtüştüğünü söyledi. Yeşil dönüşüm, dijital ekonomi ve ileri imalat alanlarının öne çıktığını dile getiren Shou, eğitim ve kültür alanındaki iş birliğinin de halklar arası bağları güçlendireceğini vurguladı.
Shou, Çin ve Türkiye’nin tarihsel İpek Yolu mirasından güç alarak, daha adil ve istikrarlı bir küresel düzenin inşasına birlikte katkı sunabileceğini ifade etti.
Kuşak ve Yol ile Orta Koridor Türkiye–Çin iş birliğinin anahtarı
Kent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Doğan Şafak Polat, konuşmasında Çin’in 15. Beş Yıllık Planı’nın teknoloji ve yeşil dönüşüm odaklı hedeflerinin Türkiye’nin dijital ve yüksek teknolojili üretim vizyonuyla örtüştüğünü belirtti.
Polat, Kuşak ve Yol ile Orta Koridor’un entegrasyonunun Asya–Avrupa hattında lojistik ve tedarik zincirlerini güçlendireceğini, ŞİÖ ve BRICS sürecinin ise Türkiye–Çin iş birliği için yeni fırsatlar sunduğunu vurguladı.

Orta Koridor ve uzak ülkeler stratejisi yeni ekonomik fırsatlar sunuyor
Polat’ın ardından Prof. Dr. Ahu Tuğba Karabulut, konuşmasında Türkiye ekonomisinin güncel görünümünü ve Türkiye–Çin ekonomik ilişkilerini özet verilerle değerlendirdi. Karabulut, kişi başına gelirin 2024’te 15 bin doların üzerine çıktığını, Türkiye ekonomisinin yüzde 3’ün üzerinde, Çin ekonomisinin ise yüzde 4,8 büyüdüğünü aktardı.
Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında ihracatın 2028’e kadar 50 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini belirten Karabulut, Türkiye–Çin ticaretinde Çin’e ihracatın 3,4 milyar dolar, ithalatın ise 45 milyar dolar seviyesinde olduğunu söyledi. Karabulut, Orta Koridor ve altyapı yatırımlarının Asya pazarlarına erişimde Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu vurguladı.

Tarihsel deneyimden Kuşak ve Yol’a uzanan perspektif
Programın son konuşmacısı Öğr. Gör. Mehmet Yavuz Kankavi, Türkiye–Çin ilişkilerini tarihsel bir perspektiften ele alarak modernleşmenin her iki ülke için de ortak bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Kankavi, Çinli entelektüellerin Türkiye’yi önemli bir modernleşme modeli olarak gördüğünü ve erken Cumhuriyet reformlarının Çin’de etkili olduğunu belirtti.
Kuşak ve Yol Girişimi’ne de değinen Kankavi, bu yapıda Orta Koridor’un Türkiye açısından stratejik öneme sahip olduğunu, Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasında kritik bir bağlantı noktası konumunda bulunduğunu ifade etti.
Konuşmaların ardından çalıştay, soru-cevap bölümüyle devam etti. Katılımcıların yönelttiği soruları Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong yanıtladı. Soru-cevap bölümünün ardından çalıştay sona erdi.




