CGTN Türk Dış Habeler Servisi
Çin'in başkenti Pekin, 10-11 Temmuz 2025 tarihlerinde Küresel Medeniyetler Diyaloğu Bakanlar Toplantısına ev sahipliği yaptı. “İnsan Medeniyetlerinin Çeşitliliğini Korumak: Dünya Barışı ve Kalkınma İçin” başlıklı etkinliğe 140’tan fazla ülke ve bölgeden 600’ün üzerinde katılımcı iştirak etti. Toplantı, geçen yıl Çin tarafından başlatılan Küresel Medeniyet İnisiyatifi kapsamında düzenlenen en kapsamlı uluslararası organizasyonlardan biri olarak dikkat çekti.
Çin Cumhurbaşkanı Xi, zirveye gönderdiği kutlama mesajında, “Dönüşümlerle sarsıntıların iç içe geçtiği yeni bir yol ayrımına gelindi. Medeniyetlerin birbirini anlamaya ve çatışmaları öğrenme yoluyla aşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı var” ifadelerini kullandı. Xi, ülkeler arasında eşitlik, karşılıklı öğrenme, diyalog ve kapsayıcılığın önemine vurgu yaptı ve bu ilkeler temelinde uluslararası işbirliğinin geliştirileceğini belirtti.
Uzak bir ideal değil pratik bir önlem
Toplantı, Birleşmiş Milletler tarafından 10 Haziran’da ilk kez kutlanan Medeniyetler Arası Diyalog Gününden bir ay sonra düzenlenerek sembolik bir anlam da kazandı. Etkinliğin zamanlaması, artan jeopolitik kutuplaşma, kültürel ayrışma, sosyal parçalanma ve iç politik krizlerin yaşandığı bir döneme denk geldi. Tek taraflılık, korumacılık ve güç siyaseti birçok bölgeyi etkilerken; kültürel kimlik çatışmaları da toplumlar arasındaki güveni zedeliyor. Bu koşullar altında kültürler arası diyalog yalnızca bir ideal değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde gerilimi azaltabilecek pratik bir yöntem olarak öne çıkıyor.
Medeniyetler arası diyalog, teorik bir kavram olmanın ötesinde, özellikle çatışma çözümünde etkili olabilecek somut bir diplomatik enstrüman olarak değerlendiriliyor. Küresel çapta yaşanan krizlerin büyük bölümü, yalnızca siyasi ya da ekonomik değil, aynı zamanda kültürel algı farklılıklarına, tarih yorumlarına veya değer sistemleri arasındaki uyumsuzluklara dayanmakta. Bu farklılıkların karşılıklı anlayış temelinde ele alınması, gerginlikleri azaltmak ve işbirliğini artırmak adına kritik bir işlev görebilir.
Kalkınma Perspektifinden Medeniyet Diyaloğu
Toplantıda öne çıkan bir diğer başlık, küresel kalkınmadaki eşitsizliklerdi. Yapay zekâ, yeşil enerji ve biyoteknoloji gibi alanlarda yaşanan gelişmelere erişim, ülkeler arasında belirgin farklar yaratıyor. Bu bağlamda, farklı medeniyetlerin kendi gelişim yolları üzerinden birbirinden ilham alabileceği fikri ön plana çıkartıldı.
Her toplumun tarihsel birikimi, kendi kalkınma modeline dair ipuçları barındırıyor. Bu çerçevede medeniyetler arası diyalog, yalnızca kültürel değil aynı zamanda kalkınma temelli bir etkileşim alanı olarak da görülüyor. Çeşitli konuşmalarda, kalkınmanın tek bir modele indirgenemeyeceği vurgulandı. Küresel Güney ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke, kendi kültürel değerleriyle uyumlu kalkınma yolları ararken, karşılıklı deneyim paylaşımı ve değer temelli işbirliği ön plana çıkıyor.
Pekin’de düzenlenen Küresel Medeniyetler Diyaloğu Bakanlar Toplantısı, artan küresel kırılganlıklar çağında, kültürel etkileşimin diplomasi alanında yeniden tanımlanması yönünde bir adım olarak kayda geçti. Katılımcı ülkeler arasında derin görüş ayrılıkları olsa da, ortak bir zeminde karşılıklı anlayış geliştirme arayışı, toplantının temel hedefini oluşturdu. Kültürel çeşitliliği kabul etmek ve bu çeşitlilik üzerinden yapıcı etkileşimler kurmak, uluslararası sistemin istikrarı açısından giderek daha fazla önem kazanıyor.