CGTN Türk Dış Haberler Servisi
ABD Başkanı Donald Trump ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İskoçya'nın Turnberry kentinde iki gün süren görüşmelerden sonra bir ticaret çerçeve anlaşmasına varıldığını duyurdular. Buna göre anlaşmayla Avrupa, ABD’ye yapılan ihracatın büyük bölümü için yüde 15’lik bir temel gümrük vergisi ödemeyi kabul ediyor. Bu oran, Trump’ın dayatmış olduğu yüzde 30 ila 50 arasındaki tarifeden düşük olmakla birlikte 2024’teki ortalama yüzde 1–2’lik oranların 7 ila 15 katı.
Anlaşma aynı zamanda uçak ve uçak yedek parçaları, belirli kimyasallar, yarı iletken ekipmanları, jenerik ilaçlar, bazı tarım ürünleri ve kritik hammaddeler gibi kategorilerde sıfır gümrük vergisini öngörse de AB’ye farklı alanlarda ağır yükler getiriyor. Örneğin AB, Trump’ın görev süresi boyunca 750 milyar dolar değerinde sıvılaştırılmış doğalgaz, nükleer teknoloji ve petrol alma sözü verdi. Bununla birlikte AB, ABD’ye 600 milyar dolar ek yatırım yapmayı da kabul etti.
“Kahvaltıda yemiş gibi davrandı”
Fransa Başbakanı François Bayrou, anlaşmayı “Avrupa sanayisi için kara bir gün” olarak nitelendirerek, bunun Brüksel’in Washington’a siyasi teslimiyeti anlamına geldiğini söyledi. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ise, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i eleştirerek, “Trump, pazarlık masasında von der Leyen’i kahvaltıda yemiş gibi davrandı” ifadelerini kullandı.
Avrupa siyasiler kadar basından da anlaşmaya sert eleştiriler gelmeye devam ediyor. İspanya’nın önde gelen gazetelerinden el Pais AB’nin güçlü bir uluslararası aktör potansiyelinden vazgeçmemesi gerektiğini vurgulayarak “Anlaşma’, Ukrayna ve Ortadoğu’daki gelişmelerin de gösterdiği üzere, Avrupa’nın jeopolitik açıdan zayıf konumunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Üstelik Avrupa, artık ekonomik gücünü savunma iradesini de yitirmiş durumda. Avrupa, küresel önemsizliğe razı olmamalı, Trump’ın çok taraflılık konusundaki küçümseyici yaklaşımını da kabullenmemeli.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD ile varılan anlaşmanın adil olmadığının altını çizen İtalya’nın Corriera Del Sera gazetesi ise şunları kaydetti:
“AB, ABD ile ilişkilerinde 'istikrar' uğruna ağır bir bedel ödüyor. ... Esasen bu, bir siyasi uzlaşının sonucu: AB, ABD ile doğrudan bir çatışmadan kaçınmak istiyordu. Trump dönemi öncesi, Amerikan gümrük makamlarının Avrupa’dan gelen mallara uyguladığı ortalama vergi oranı yaklaşık yüzde 4,8 düzeyindeydi. Günümüzde ise bu oran yüzde 15’e çıkarılmış durumda. Yani iktisadi açıdan meşru bir gerekçe bulunmaksızın vergi oranı üç katına yükseltildi. Trump’ın öne sürdüğünün aksine, Avrupa’nın son yıllarda ABD’yi sömürdüğünü gösteren somut bir kanıt yok.”
Trump’ın Pirus zaferi mi?
Avrupa içerisinde ABD ile varılan ticaret anlaşması savunanlar ise AB’nin mevcut koşullar altında en iyisini elde ettiğini düşünüyor. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, “gereksiz bir tırmanmanın önüne geçildi” diyerek anlaşmayı olumlu bulurken, İrlanda Başbakanı Micheál Martin, anlaşmayı “iş kayıplarını önlemek için gerekli” olarak değerlendirdi.
Fransa’nın Les Echos gazetesi de AB’nin limitlerine dikkat çektiği analizinde günün sonunda Washington yönetiminin kaybedeceğini öngördü. Gazetenin ilgili analizinde şu satırlara yer verildi:
“Avrupa Komisyonu Başkanı daha fazlasını elde edebilecek durumda değildi. Beyaz Saray’ın başlattığı bu savaşı durdurmak daha akıllıcaydı.. Her ne kadar hâlâ giderilmemiş kimi belirsizlikler olsa da, Brüksel bunun karşılığında otomotiv, havacılık ve içki gibi önemli sektörler için güvenceler aldı ve özellikle de dijital alanda kendi düzenleyici ilkelerini pekiştirdi. ABD’nin ‘zaferi’ de göreceli olarak değerlendirilmeli çünkü bu korumacılık oyununun herkese kaybettirdiği asla unutulmamalı. ABD bunun bedelini yüksek enflasyon ve düşük büyüme ile ödeyebilir.”




