CGTN Türk Dış Haberler Servisi

İsrail’in Katar’a düzenlediği hava saldırısı, Körfez’in siyasi dengelerini alt üst ederken uluslararası kamuoyunda da büyük yankı buldu. Doha’nın uzun yıllardır inşa ettiği güvenli ve istikrarlı imajı bir anda sarsıldı. Bölgedeki barış girişimlerinde kritik bir arabulucu olarak öne çıkan Katar, saldırının ardından bu rolünü askıya almak zorunda kaldı. Böylece Ortadoğu’da diplomasinin en önemli adreslerinden biri doğrudan savaşın hedefi haline geldi.

Avrupa basınında öne çıkan yorumlar, saldırının sadece askeri bir hamle değil, aynı zamanda bölgesel barış süreçlerine ve diplomatik dengelere karşı bilinçli bir darbe olduğuna işaret ediyor. Gazeteler, Katar’ın ayrıcalıklı konumunu kaybetmesinden İsrail’in caydırıcılığa dayalı yeni stratejisine kadar pek çok boyutu gündeme taşıdı.

İngiltere’nin The Daily Telegraph gazetesi saldırıyı, İsrail’in yeni bir güvenlik stratejisinin başlangıcı olarak değerlendirdi. Gazete yeni dönemde İsrail’in Batı’dan gelen tepkilere kulak asmadan saldırılarına devam edeceğinin sinyalini verdiğini savunarak” İkincisi, bu saldırı İsrail’in kendi askeri gücüne ve hareket kabiliyetine duyduğu yeni özgüveni açık biçimde ortaya koyuyor.” diye yazdı.

Yeni hesaplaşma sahası

İtalya’nın saygın gazetesi La Stampa ise Katar’ın uzun yıllar boyunca ekonomik gücü, medya etkisi ve diplomatik arabuluculuk kapasitesi sayesinde “çelikten ve fildişinden yapılmış bir kulede güvenle oturan bir ülke” görünümü verdiğini yazdı.

Gazeteye göre, Katar’ın elinde “Ortadoğu’nun en büyük Amerikan üssü, İran ile paylaştığı devasa doğalgaz sahası, Arap dünyasının en güçlü yumuşak güç aracı olan Al-Jazeera televizyonu, Avrupa’nın dev kulüplerine ortaklık sağlayan futbol yatırımları ve dünyanın dört bir yanında destek satın alabilecek tükenmez mali kaynaklar” bulunuyordu. Buna karşın tablo saldırıyla kökten değişti. İtalyan gazetesi “Artık Katar, sonsuz bir vekalet savaşının yeni cephesine dönüştü; öyle ki arabuluculara ve barış müzakerelerine dahi doğrudan saldırılabilen bir savaş meydanına.” ifadelerini kullandı.

Belçika’dan De Standaard, de saldırıyı barış görüşmelerini tamamen berhava eden bir gelişme olarak yorumladı. Analizde, Katar’ın 2020’deki İbrahim Anlaşmaları sürecinde İsrail’in Körfez’de elde ettiği meşruiyeti desteklediği hatırlatılarak, “Başbakan Netanyahu’nun amacı bu anlaşmaları daha da genişletmekti. Fakat izlediği acımasız politika, sadece mevcut kazanımları yok etmekle kalmadı, aynı zamanda bölgede diplomatik geleceği de ateşe attı.” yorumuna yer verildi.

Arabuluculuk kanalları kapanıyor

Almanya’nın Süddeutsche Zeitung gazetesi ise saldırının yalnızca Katar’a değil, tüm bölgesel arabuluculuk mekanizmalarına ağır bir darbe indirdiğini yazdı. Gazeteye göre, salı günü Katar’a yapılan saldırı, komşu ülkelerde de endişe yarattı. Körfez monarşileri, İsrail’in bir sonraki hedefi olabilecekleri korkusunu açıkça dile getirmeye başladı. Oysa bu ülkelerin ekonomileri, güvensiz bir coğrafyanın ortasında güvenli liman oldukları varsayımı üzerine inşa edilmişti. Bu güven algısı artık çökmüş durumda.

ABD'nin "nadir element" hayali: 9 yıl sonra bir ihtimal
ABD'nin "nadir element" hayali: 9 yıl sonra bir ihtimal
İçeriği Görüntüle

Yazıda ayrıca, “Katar, Gazze meselesindeki arabuluculuk çabalarını şimdilik durdurduğunu açıkladı. Netanyahu ise Mısır’a da tehditler savuruyor. Böyle giderse yakında arabuluculuk yapabilecek tek bir ülke dahi kalmayabilir. Hamas tarafında da önerilere onay verecek bir aktör bulunmuyor. Belli ki Netanyahu’nun asıl hedefi tam da bu, yani masayı tamamen dağıtmak.” denildi.