Türkiye’de çocuk ve gençlik edebiyatı denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Gülten Dayıoğlu’nun iyi bir gezi-seyahat yazarı olduğu da bilinir. Mısır, Hindistan, Nepal, Avustralya, Meksika, Kenya gibi ülkelere yaptığı gezileri kitaplaştırmış olan usta yazar, şimdi de “Efsaneler Ülkesi Çin’e Yolculuk”la sesleniyor genç okurlarına. Aslında yalnızca gençlere değil, Çin’i merak eden her yaştan okura hitap eden bir kitap var elimizde.

Yapı Kredi Yayınları’nca geçen hafta piyasaya sürülen kitabın giriş bölümünde, ilkokul dördüncü sınıftayken tarih ve coğrafya dersinde Çin’i işlemelerini ve o günlerde gördüğü Çin rüyasını anlatıyor Dayıoğlu. Çin’e dair okuduğu kitaplarla merakını gidermeye çalışan, “Ve Çin diyarı burnumda tütmeye başladı” diyen yazar, bu hayalini yıllar sonra 35 kişilik bir tur gezisiyle gidermiş.

Urumçi’de Türklere candan ilgi

Çin sınırları içindeki ilk durak Urumçi oluyor. “Sincan, uçsuz bucaksız Çin toprakları içinde küçük bir Türk-Müslüman adası görünümünde” diyen Dayıoğlu, “Sokaklarda dilenci yok. Soyulma, bıçaklama, dolandırılma korkusu da yok. Yabancılara, özellikle biz Türklere candan ilgi gösteriyorlar” diyerek sürdürüyor satırlarını. Urumçi’nin cadde ve sokaklarından, şehir müzesinden, pazarlarından ilginç gözlemler aktarıyor yazar.

İkinci sırada başkent Pekin var. Yıllardır bu kente giden herkesin dikkatini çeken ilk şey Dayıoğlu’nun da gözünden kaçmıyor: “Pekin şantiye alanını andırıyor.” Yükselen gökdelenler, Çinlilerin günlük yaşam alışkanlıkları, yeraltı sığınakları, Pekin yakınlarındaki imparator mezarları, Yazlık Saray, Tiananmen Meydanı, Yasak Şehir, Çin Seddi, porselenler, Cennet Tapınağı, Çin çayının lezzeti ve Çin yemeklerine bir türlü alışamama gibi konular Gülten Dayıoğlu’nun akıcı kalemiyle yansıyor sayfalara (“Bizler alışkın olmadığımızdan buradaki yemekleri yadırgadık”).

Xian’da Yeraltı Heykel Ordusu

Gittiği her yerde kendileri gibi bolca turist gören, “Nereye gitsek turistten geçilmiyor. Doğrusu insanlar Çin’i böylesine merak etmekte haklılar. Onca yolu göze almaya değiyor” diyen Dayıoğlu’nun gezisinde üçüncü durak eski başkentlerden, İpek Yolu’nun başlangıç noktası sayılan Xian.

Xian gezisinin ana unsuru, Yeraltı Heykel Ordusu-Terracotta Askerleri oluyor doğal biçimde. Çin Seddi’yle beraber dünyada görüp görebileceğiniz en şaşırtıcı, en büyüleyici yer olan bu müze, Gülten Dayıoğlu ve arkadaşlarını da çok etkiliyor: “Böylesine görkemli bir tarihi hazinesi karşısında coşkuları dizginlemek olanaksız… İnsanları saran duygu ve coşku çoğunluğunun bozulmaması için sessizliğe özen gösteriliyor.” Xian’daki Müslüman mahallesi ve ünlü cami de durak yerlerinden biri.

Çin gezisinin son durağı Şanghay. Kolonyal dönemden bu yana kentin geçirdiği değişim, rengarenk ve hareketli yaşam, üstün yetenekli çocukların eğitim gördüğü Çocuk Sarayı ve ünlü Yeşim Buda Heykeli, bu bol verimli geziden anılarda kalan izler oluyor.

Usta yazarın sıcak anıları

Son bir not: Bu gezinin hangi yıl yapıldığı kitapta belirtilmiyor. Mevsim kış ama tarih belli değil. Yine de kitaptaki, “Bir litrelik suyun otuz bin lira olduğunu öğreniyoruz”, “yollarda özel araba yok”, “Çoğu Çinli asker giysisini andıran elbiseler içinde”, “Pekin çevresindeki yerleşim alanlarıyla birlikte dokuz milyon nüfuslu bir başkent. Buna karşın kentte sadece bin beş yüz otomobil var” gibi vurgulardan Gülten Dayıoğlu’nun Çin’e 1980’li yılların sonu, en fazla 90’ların başında gittiği tahmin edilebilir. O yıllardan kitabın yayımlandığı Eylül 2025’e kadar Çin’in çok değiştiği malum. Usta yazarın sıcak anıları ve izlenimleri ise geçerliliğini aynen koruyor.