Haber-Analiz: Gökhun Göçmen

İsrail’in açlığı bir silah olarak kullanmak da dahil üzere Gazze’de yürüttüğü katliam politikası ve Filistin halkını Gazze’den tehcir etme konusundaki ısrarı Batı kampını pozisyon değişikliğine zorluyor. 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırılarına silah temin eden ve söylem desteği sunan Avrupalı devletler Filistin devletinin tanınması için harekete geçti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, perşembe günü sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Filistin devletini tanıyacaklarını duyurdu. Macron sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada kararı resmi olarak eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ilan edecekleri belirtti. Hamas’ın silahsızlandırılması ve İsrail’in tanınması gerektiğini savunan Macron, Fransa’nın “bölgede barışın mümkün olduğunu gösterme sorumluluğu” olduğuna dikkati çekti.

ABD ve İsrail iki devletli çözümün reddinde ısrarcı

Suudi Arabistan ile birlikte eylül ayı içinde “Uluslararası Filistin Konferansı” düzenlemeye hazırlayan Paris yönetiminin kararı ABD ve İsrail tarafından tepkiyle karşılandı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, kararı “şiddetle reddettiklerini” dile getirdi. Söz konusu kararın "Hamas'ın propagandasına hizmet ettiğini" söyleyen Rubio, ayrıca bu kararın "7 Ekim'de hayatını kaybedenlerin yüzüne atılmış bir tokat" niteliğinde olduğunu ileri sürdü.

ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee de yaptığı paylaşımda “Ne kadar akıllıca! Macron bir devletin varlığını 'ilan edebiliyorsa' belki de İngiltere de Fransa'yı İngiliz sömürgesi 'ilan edebilir'!" yorumuna yer verdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ülkesinin Filistin devletini tanıma kararı aldığına ilişkin açıklamasını "şiddetle kınadığını" belirtti. Netanyahu bu kararın Gazze'de olduğu gibi İran vekili başka bir devlet oluşturma riski taşıdığını öne sürdü.

İngiltere’de hazırlık Almanya’da rahatsızlık

Filistin Dışişleri Bakanlığı ve Hamas yayınladığı açıklamalarda Fransa’nın tutumunu memnuniyet ile karşılarken İngiltere de benzer bir adım atabileceğinin sinyalini verdi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, yaptığı yazılı açıklamada Gazze’de ateşkesin sağlanması, esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımların acilen bölgeye ulaştırılması çağrısını yineleyerek “Bir devletin, Filistin halkının devredilemez hakkı olduğunu açıkça ifade ediyoruz. Bir ateşkes bizi, Filistin devletinin tanındığı, İsrailli ve Filistinliler için barış ve güvenliği garanti edecek iki devletli çözüm yoluna sokacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’nın en önemli siyasi aktörlerinden biri olan ve 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e sağladığı koşulsuz destek ile uluslararası toplumun tepkisini çeken Almanya’da ise mevut politikalara duyulan rahatsızlık basına sızdı. Almanya’nın etkin politika dergisi der Spiegel “Dışişlerinde ayaklanma” başlığı ile yayınladığı haberinde 130 kadar bürokratın sohbet grubu kurarak rahatsızlıklarını dile getirdi. Habere göre bürokratlar Dışişleri Bakanı Johann Wadephul'dan İsrail'e karşı daha sert önlemler almasını talep ediyor.

Tanıma kararı “Siyonist yanıtı” tetikler mi?

Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı ve İngiltere’nin bu yönde verdiği muğlak mesajlar Batı kampı içinde İsrail’in yalnızlaşması ve iki devletli çözüme hizmet etse de güç yoluyla desteklenmediği sürece daha kapsamlı bir felektin zeminin hazırlayabilir.

İki devletli çözüme parlamento (Knesset) kararı ile kapıları kapatan İsrail, izolasyonun genişleyeceği korkusuyla Gazze’de tehcir planlarına ve Batı Şeria’daki ilhakına hız vermeye hazırlanıyor. İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakan Bezalel Smotrich, Fransa Cumhurbaşkanının kararına "siyonist" yanıt vereceklerini belirterek, işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak edeceklerini ilan etti.

Hamleler peşi sıra geldi: Pekin’den Tokyo’ya kırmızı çizgi uyarısı
Hamleler peşi sıra geldi: Pekin’den Tokyo’ya kırmızı çizgi uyarısı
İçeriği Görüntüle

Washington yönetimi Batı Şeria’nın ilhakını meşru görmeye hazırlanırken Avrupalı devletler ise Batı Şeria’daki yerleşimci adını kullanan işgalci sivillere yaptırım uygulamakla yetiniyor. Dolayısıyla Avrupalı devletlerin Filistin’i tanıma kararına paralel olarak artması kuvvetle muhtemel İsrail işgaline karşı alacağı tedbirler hayati önem taşıyor.

Filistin’in tarihi ödevi: Pekin toplantıları devam etmeli

Filistin sorunun çözümünde en büyük sorumluluk ise parçalara ayrılmış Filistinli hareketlere düşüyor. Filistin hareketi an itibariyle Gazze merkezli Hamas, Batı Şeria merkezli el Fetih başta olmak üzere iki ana bileşen ve onlarca fraksiyona ayrılmış durumda.

Filistin devletinin uluslararası toplum nezdinde tek bir muhatap, tek bir yürütme ve silahlı gücü gerektirdiğinin farkında olan hareketler Çin’in ev sahipliğinde temmuz 2024’te buluşarak bir deklarasyona imza atmışlardı. Pekin Deklarasyonu adı verilen belgeye göre taraflar kapsamlı bir ulusal uzlaşı hükümeti kurma, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’ü tek elden yönetme ve seçim takvimini belirleme hususunda mutabık kaldılar. Belgede ayrıca Batı’da artan Hamas’ın silahsızlandırılması baskısı karşısında silahlı gücün Filistin Kurtuluş Örgütü çatısı altında birleşeceği sinyali verilmişti.

Pekin Deklarasyonu’nun imzalanmasının ardından taraflar bir kez daha Pekin’de bir araya gelse de sahada bunun somut karşılığı görülmüyor. ABD ve İsrail’in “Abraham Anlaşmaları” kapsamında kimi Filistinli hareketleri kendisiyle uyumlu hale getirme, deyim yerindeyse “ehlileştirme” planları karşısında takvimin daraldığı rahatlıkla görülebilir.