Özel Haberler

Çin-AB Zirvesi başlıyor: Çok kutuplu dünyada stratejik diyalog

Çin ve AB arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50. yıl dönümünde liderler başkent Pekin’de bir araya gelecek. Taraflar ABD’nin ek gümrük vergilerine karşın ekonomide açıklık ilkesinin altını çizerken, farklılıkları müzakere yoluyla yönetme konusunda hemfikir.

CGTN Türk Dış Haberler Servisi

Çin ve Avrupa Birliği liderleri, iki taraf arasında diplomatik ilişkilerin 50. yılını simgeleyen 25. Çin-AB Zirvesi kapsamında 25 Temmuz perşembe günü Pekin’de bir araya geliyor. İki gün sürecek zirve, küresel ekonomide korumacılığın arttığı bir dönemde çok taraflılığı savunan iki büyük kutup arasında diyalog ve işbirliğini güçlendirmeyi amaçlıyor.

Zirvede Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir görüşme gerçekleştirecek. Ayrıca Çin Başbakanı Li Qiang ile birlikte liderler düzeyinde resmi oturumlara başkanlık edecekler. Zirvenin gündeminde ekonomi, dijital dönüşüm, iklim değişikliği, tedarik zincirleri, uluslararası güvenlik ve insan hareketliliği gibi konular bulunuyor.

Çin ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında diplomatik ilişkiler 6 Mayıs 1975’te kuruldu. Bu ilişkiler zaman içinde karşılıklı yarara dayalı, çok yönlü ve kurumsal bir yapıya evrildi. Taraflar arasında bugüne kadar 70'ten fazla diyalog ve istişare mekanizması geliştirildi. 2014 yılında Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in Brüksel ziyaretiyle birlikte ilişkiler "barış, büyüme, reform ve medeniyet ortaklığı" ilkeleri çerçevesinde derinleştirildi.

Wang Yi'nin temasları gündemin ipuçlarını veriyor

Zirve öncesinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, temmuz ayı başında İspanya, Fransa ve Almanya’yı kapsayan bir Avrupa turu gerçekleştirdi. Wang, bu temasların ardından yaptığı açıklamada, Çin-AB ilişkilerinin küresel istikrar açısından taşıdığı önemi “Çin ile Avrupa Birliği, dünya üzerinde barıştan yana olan iki büyük güç, kalkınmadan yana olan iki büyük ekonomi ve medeniyet çeşitliliğini savunan iki büyük medeniyettir.” sözleriyle vurguladı.

Wang, görüşmelerinde Çin’in Avrupa’nın stratejik özerkliğini desteklediğini ve ekonomik küreselleşmeye karşı yükselen korumacılık eğilimlerine birlikte karşı koymak gerektiğini ifade etti. Paris’te yaptığı açıklamada “Çin, AB’nin kendi çıkarları doğrultusunda bağımsız kararlar almasını destekliyor. İki tarafın da açık piyasaları savunması ve sanayi zincirlerini siyasallaştırmaması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Çok kutuplu dünyanın iki merkezi

Zirvenin gerçekleştiği dönemde hem Çin hem de Avrupa Birliği, ABD’nin son dönemde uygulamaya koyduğu yüksek gümrük tarifelerine karşı ortak bir duruş sergiliyor. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve AB liderleri daha önce yaptıkları açıklamalarda, açık ve kurallara dayalı küresel ticaret sisteminin savunulması gerektiğini vurgulamıştı.

Çin ve Avrupa, dünya ekonomisinin sırasıyla ikinci ve üçüncü büyük aktörleri olarak, çok kutuplu uluslararası sistemde dengeleyici güçler konumunda. Her iki taraf da korumacılık ve ekonomik ayrışma yerine karşılıklı bağımlılık ve iş birliğini ön plana çıkarıyor.

Vizeler kalkıyor temas artıyor

Çin, son yıllarda yalnızca siyasi değil, aynı zamanda insani bağları da güçlendirme çabasında. 2024 sonunda Çin, 24 AB üyesi dahil olmak üzere toplam 32 Avrupa ülkesine yönelik olarak vizesiz giriş uygulamasını başlattı. Bu politika sayesinde kültürel etkileşim, turizm ve akademik işbirliği hız kazandı. Ayrıca Çin’de öğrenim gören Avrupalı öğrenci sayısının 2027 yılına kadar iki katına çıkarılması hedefleniyor. Çinli yetkililer, bu adımların Avrupa halklarıyla daha doğrudan ve kalıcı bağlar kurulmasına olanak tanıyacağını belirtiyor.

Öte yandan Çin, iç pazarını Avrupalı firmalara daha fazla açma taahhüdünü de yineledi. 2025 ilk çeyrek verilerine göre, Çin’de yeni yatırım onayı alan AB merkezli şirket sayısı yüzde 16 oranında arttı. Bu durum, karşılıklı ekonomik güvenin pekiştiğini gösteriyor.

“ Avrupa’nın sorunları Çin’den kaynaklanmıyor”

Çin’in Global Times gazetesi Çin-AB zirvesine dair beklentilerini yayınladığı analizde “İnsanlık tarihsel bir yol ayrımındayken, Çin ve AB, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan iş birliği ruhuna bağlı kalmalı, diyaloğu ve iletişimi güçlendirmelidir. Taraflar ortak çıkarların en geniş ortak paydasını aramalı, stratejik güveni sürekli artırmalı, tüm alanlarda pratik iş birliğini ilerletmeli, II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeni birlikte korumalı, çalkantılı bir dünyaya daha fazla istikrar sağlamalı ve insanlık medeniyetinin ilerlemesine daha büyük katkılar sunmalıdır.” ifadeleri ile dile getrdi.

“Durum daha karmaşık hale geldikçe Çin ve AB diplomatik ilişkilerin kurulması bağının merkezi arzularına sadık kalmalı” başlığını taşıyan başyazıda farklılıkların yönetilmesine dair şunlar kaydedildi:

“Çin ve AB’nin sosyal sistemleri, kültürleri ve kalkınma düzeyleri doğal olarak farklıdır. Bu nedenle görüş ayrılıklarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Buna karşın farklılıklar düşmanlık gerekçesi olmamalı, çatışmaya da neden olmamalıdır. Avrupa’nın şu anda karşı karşıya olduğu pek çok zorluk, ne geçmişte Çin’den kaynaklanmıştır ne de bugün ya da gelecekte Çin’den kaynaklanacaktır. Bu yılın başlarında Cumhurbaşkanı Xi, Avrupa Konseyi Başkanı Costa ile yaptığı telefon görüşmesinde, uluslararası durum ne kadar ciddi ve karmaşık hale gelirse gelsin, Çin ile AB’nin diplomatik ilişkileri kurarken taşıdıkları ilk niyetlere sadık kalmaları, stratejik iletişimi güçlendirmeleri, stratejik karşılıklı güveni artırmaları ve ortaklık konumunu korumaları gerektiğini vurgulamıştır.”