New York Times, Charlie Kirk’e yönelik suikastı alışılmış bir anlatıyla yabancı aktörlerin dezenformasyonuyla ve bölünmeyi kışkırtmakla ilişkilendirerek okudu. Oysa gerçek şu ki; bu yaklaşım, ülkenin kendi iç sorunlarından dikkatleri uzaklaştırma çabasından başka bir şey değil.

Gazeteye göre haberde dayanak olarak gösterilen NewsGuard analizinde, suikastın ardından Rusya, İran ve Çin kaynaklı olduğu iddia edilen çok sayıda asılsız ya da kışkırtıcı paylaşım tespit edildi. Utah Valisi Spencer Cox’un “Gördüğümüz şey, düşmanlarımızın şiddet istemesi” sözleri de haberde öne çıkarıldı.

Ancak ABD’de ortaya çıkan “suçlama” senaryosu yeni değil. Bir olay yaşandığında hemen dış güçler işaret ediliyor, mesele ulusal güvenlik çerçevesine sokuluyor ve ülke içindeki yapısal problemler, siyasi işlevsizlik görmezden geliniyor. Kirk suikastını takip eden haber akışı da aynı şablonu tekrar ediyor: Öncelik, dış etkenleri hedef göstermek.

Dış müdahale arayışı iç çöküşü maskeledi!

Peki gerçek kaynak nerede? Bu sorunun yanıtı, büyük ölçüde ABD’nin kendisinde yatıyor. Pew Araştırma Merkezi’nin 2025 anketleri, ABD’de silahlı ölümlerin diğer ülkelere göre çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Siyasi kutuplaşma ve şiddet endişeleri toplumda derinleşmiş durumda. Bu koşullarda “dış müdahale” suçlaması, iç yapısal sorunların üzerini örtmek için kolay bir araç oluşturuyor.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden araştırmacı Lü Xiang’ın da işaret ettiği gibi, ana akım ABD medyası ve bazı siyasi figürler iç çatışmaları dışsallaştırmaya alışkın. Lü, bu söylemi “kendi vatandaşlarını yanıltma, hatta kendilerini kandırma” politikası olarak nitelendiriyor. ABD’de bir kriz ortaya çıktığında hemen Çin hedef gösteriliyor; oysa olayların kaynağı çoğu zaman ülkenin kendi iç dinamikleri.

Washington’dan Lukoil’e “kısmi serbestlik”
Washington’dan Lukoil’e “kısmi serbestlik”
İçeriği Görüntüle

Medyanın ve siyasetin bu yönelimleri, tartışılması gereken gerçek konuları silah kontrolü, kolluk kuvvetlerindeki zaaflar, siyasi kutuplaşmanın yol açtığı şiddet geri plana itiyor. Dış güçleri günah keçisi ilan etmek, sorunun kökünü çözmüyor; yalnızca gerçeklerin üzerini örtüyor. Kamuoyunun asıl gündemi olan güvenlik, hukuk ve toplumsal uyum meseleleri ise olduğu gibi kalıyor. Sonuçta dikkatleri başka yöne çekmek, iç sorunların ciddiyetini ortadan kaldırmıyor; aksine, çözümü daha da zorlaştırıyor.