Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinden Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, Çin’in dünya istikrarına barışçıl kalkınma ve işbirliği politikalarıyla katkı sağladığını belirtti.

Xinhua’ya verdiği röportajda Açıkalın, Çin'in barışçıl kalkınma, başka ülkelerin iç işlerine karışmama ve kazan-kazan işbirliği ilkelerine bağlı kalarak, belirsizliklerin arttığı küresel ortamda istikrar gücü olarak öne çıktığını vurguladı.

Çin’in diplomatik stratejilerine değinen Açıkalın, zorlayıcı güç kullanımını yalnızca son çare olarak benimseyen Beijing'in, egemenlik ve toprak bütünlüğüne öncelik verdiğini ve dış politikada ekonomik kalkınmayı merkezine aldığını söyledi. Özellikle Suudi Arabistan-İran yakınlaşmasındaki arabuluculuk rolüyle Çin’in yapıcı diplomasisinin örnek teşkil ettiğini belirtti.

Açıkalın, Çin’in istikrarlı ekonomik büyümesini ve yenilikçiliğe verdiği önemi vurgulayarak, ülkenin artık yalnızca "dünyanın fabrikası" değil, yüksek kaliteli ve teknolojik ürünlerin üreticisi haline geldiğini söyledi. 2024 yılında yüzde 5 ekonomik büyüme kaydeden Çin'in, “Made in China 2025” inisiyatifiyle elektrikli araç, güneş enerjisi ve yüksek hızlı tren gibi alanlarda küresel liderlik hedeflediğini ifade etti.

Çin, üç test uydusu fırlattı
Çin, üç test uydusu fırlattı
İçeriği Görüntüle

Açıkalın, Çin'in dış politikasının temel taşlarından biri haline gelen Kuşak ve Yol İnisiyatifi'nin Asya, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’daki altyapı projeleriyle hem bölgesel ticareti teşvik ettiğini hem de gelişmekte olan ülkeleri küresel pazarlara entegre ettiğini belirtti. Bu kapsamda Çin’in, özellikle Küresel Güney ülkeleri için önemli bir kalkınma ortağı olduğuna dikkat çekti.

Çin’in gelecekte şeffaflığı ve uluslararası işbirliğini artırma yolunda ilerleyebileceğini ifade eden Açıkalın, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası ve diğer bölgesel örgütlerle daha fazla ortaklık kurulabileceğini belirtti. Çin’in askeri çatışmalardan kaçınarak arabuluculuk kapasitesini geliştirmeye odaklanabileceğini söyleyen Açıkalın, bu yaklaşımın Çin’i dünya barışına aktif katkı sunan bir aktör haline getireceğini sözlerine ekledi.