CGNT Türk Dış Haberler Servisi
Çin ve Avrupa Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerin 50. yıl dönümünde, Brüksel’de düzenlenen 13. Yüksek Düzey Stratejik Diyalog toplantısı, iki taraf arasındaki stratejik ortaklık vizyonunun yeniden tanımlandığı ve geleceğe dair iş birliği zemininin güçlendiği tarihi bir an olarak kayıtlara geçti. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın başkanlık ettiği toplantı, hem sembolik önemi hem de somut gündem başlıklarıyla dikkat çekti.
Görüşmelerin ilk bölümünde yaptığı kapsamlı açıklamada Wang Yi, Çin’in Avrupa ile yapıcı ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiler geliştirme kararlılığını yineledi. Wang’ın “Avrupa'nın yaşadığı zorlukların hiçbiri Çin'den kaynaklanmamaktadır.” ifadesiyle dile getirdiği güçlü vurgusu toplantıda Pekin’in yönetiminin pozisyonu özetlerken Çin Dışişleri Bakanı “Sorunların çözümünü Çin dışında aramak adil olmadığı gibi yapıcı da değildir.” diye ekledi.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise Çin’in bu yapıcı yaklaşımına olumlu yanıt vererek, AB’nin Çin ile “açık, dürüst ve stratejik bir diyalog” sürdürmeye kararlı olduğunu dile getirdi. Kallas, Avrupa’nın Çin’i sadece büyük bir ticaret ortağı olarak değil, aynı zamanda küresel krizlerin çözümünde önemli bir aktör olarak gördüğünü vurguladı. Özellikle iklim değişikliği, gıda güvenliği, enerji dönüşümü ve çok taraflılık gibi konularda Çin ile birlikte çalışmanın hayati önemde olduğunu belirtti.
Avrupa’nın pazar erişimi genişleyecek
Toplantının gündem maddeleri arasında ekonomik ilişkiler başı çekti. Avrupa Birliği tarafı, Çin ile olan ticaret dengesizliğini dile getirirken, Çin tarafı ise karşılıklı yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde adımlar atılacağını duyurdu. Çin, özellikle Avrupalı şirketlerin Çin pazarına erişimini kolaylaştırmak için yeni düzenlemelerin gündemde olduğunu belirtti. Bu açıklama, son yıllarda AB içinde artan Çin’e yönelik “pazar erişimi” eleştirilerine yanıt niteliği taşıdı.
Enerji ve iklim değişikliği konusu, iki tarafın da tam mutabakatla üzerinde uzlaştığı başlıklardan biri oldu. Çin, Paris İklim Anlaşması’nın gerekliliklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını yineledi. Wang Yi, Çin’in karbon nötr hedeflerine ulaşmak için 2030’a kadar emisyon artışını sınırlayacağını ve 2060 itibarıyla net sıfır karbon emisyonu hedefini hayata geçireceğini açıkladı. AB tarafı ise Çin ile yenilenebilir enerji, hidrojen teknolojileri, yeşil altyapı ve döngüsel ekonomi alanlarında kapsamlı ortaklık projelerine açık olduklarını duyurdu.
Uluslararası güvenlik konuları da görüşmelerin önemli bir bölümünü oluşturdu. Ukrayna krizi, İran nükleer anlaşması ve Orta Doğu’daki barış süreçleri masaya yatırıldı. AB, Çin’den Rusya’ya dolaylı yollardan askeri malzeme akışı konusunda şeffaflık beklediğini dile getirirken; Çin, bu tür iddiaları açık bir dille reddetti. Wang Yi, “Çin, savaşın tarafı değil; barışın destekleyicisidir. Ukrayna krizinde yapıcı bir rol üstlenmeye devam edeceğiz” diyerek Pekin’in tarafsızlık pozisyonunu yineledi. Çin’in daha önce Ukrayna için yayımladığı 12 maddelik barış planı da görüşmelerde referans olarak değerlendirildi.
Liderler zirvesine hazırlık
Toplantının geleceğe yönelik en önemli çıktılarından biri, bu ay sonunda yapılması planlanan Çin-AB Liderler Zirvesi’ne yönelik zemin hazırlanması oldu. 24–25 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek olan zirvede, ticaret, teknoloji, çevre, kültürel iş birliği ve dijital altyapı gibi alanlarda daha somut anlaşmaların imzalanması bekleniyor. Wang Yi, bu zirveyi “ilişkilerde yeni bir aşamanın başlangıç noktası” olarak niteledi.
Dünyanın giderek daha fazla kutuplaştığı, uluslararası güvenlik mimarisinin kırılganlaştığı ve küresel tedarik zincirlerinin ciddi baskılar altında olduğu bir dönemde, Brüksel’de sergilenen bu diplomatik kararlılık, uluslararası sistemin barışçıl yollarla yeniden yapılandırılabileceğine dair önemli bir işaret olarak değerlendiriliyor. Taraflar arasındaki farklılıklara rağmen, diyaloğun sürdürülmesi ve ortak faydada buluşma iradesi, Çin-AB ilişkilerinin hala küresel istikrar için umut vadeden bir model sunabileceğini gösteriyor.