7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında on binlerce Filistinli hayatını kaybetti. Aylardır süren kuşatma, sadece bombalarla değil, temel yaşam kaynaklarının sistematik biçimde yok edilmesiyle de halkı tüketiyor. Gazze’de bugün ne temiz suya ulaşmak mümkün ne de gıdaya, barınağa ya da sağlık hizmetlerine... En çok da çocuklar, bu sessiz yıkımın kurbanı oluyor.
İnsanlığın gözleri önünde yaşanan bu büyük dramı, Filistin Halk Partisi Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Dr. Aqel Taqaz, Ramallah’tan CGTN Türk için kaleme aldı.
Nakba’dan bugüne sürdürülen işgal düzeni
Dr. Aqel Taqaz, işgal altında yaşamanın son derece zor olduğunu belirterek, Filistin halkının bu süreçte ağır bedeller ödediğini, direnerek özgürlüğü için mücadele ettiğini ve bu uğurda şehitler verdiğini ifade etti. Filistinlilerin geçmişte hem katliamlara maruz kaldığını hem de topraklarından zorla sürüldüğünü vurgulayan Taqaz, şunları anlattı:
İsrail işgalini diğer işgallerden ayıran temel özelliklerden biri, bunun bir yerleşimci sömürge işgali olmasıdır. İsrail’in amacı, Filistin topraklarını Filistin halkını dışlayarak ele geçirmektir. Siyonist hareketin “halksız bir ülke için ülkesiz bir halk” söylemiyle özetlenen bu anlayış, İsrail devleti kurulmadan önce dahi uygulanmaya başlanmış, Filistinlilere yönelik öldürmeler ve tehcirler yaşanmıştır. Bu süreç, 1948’de yüzbinlerce Filistinlinin öldürülmesi ve topraklarından sürülmesiyle zirveye ulaşmıştır.
Filistin Nakba’da yüzbinlerce insan komşu ülkelerde mülteci konumuna düştü. Ardından, İsrail, Birleşmiş Milletler’in Filistin’i iki devlete ayırma kararına rağmen, Filistin devletine tahsis edilen toprakların yarısını işgal ederek devletin kuruluşunu engellemiştir. Batı Şeria Ürdün’e, Gazze ise Mısır’a bırakılmıştır. 1967’de İsrail, Batı Şeria ve Gazze’yi işgal ederek, tarihi Filistin’in tamamını, Kudüs dahil olmak üzere, bugüne kadar süregelen bir işgal altına almıştır.’
Açık hava hapishanesine dönüşen kentler
İşgalci İsrail ordusunun Filistin halkına karşı her türlü şiddeti ve terörü uyguladığını belirten Dr. Aqel Taqaz, bu durumdan yalnızca Gazze ya da Batı Şeria’nın değil, İsrail vatandaşı sayılan ve nüfusun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan Filistinlilerin de etkilendiğini vurguladı. Kentlerin ve köylerin adeta açık hava hapishanesine dönüştüğünü dile getiren Taqaz, durumu şöyle anlattı:
‘Filistinliler tüm alanlarda ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar; bu durum ırkçı ayrımcılık anlamına geliyor ve İsrail'in yalnızca Yahudilere ait bir devlet olduğunu öngören Ulus Devlet Yasası'nın onaylanmasıyla durum resmiyet kazanıyor. Ancak 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in politikaları daha da sertleşti. Batı Şeria’daki Filistinlileri öldürmeye yönelik gözaltılar, evlerin yıkılması, yerleşim yerlerinin yakılması ve ağaçların (özellikle zeytin ağaçlarının) kesilmesi gibi uygulamalar artmıştır.
Kentler ve köyler sadece kontrol noktalarıyla değil, demir kapılarla tamamen kuşatılmış, birbirleriyle iletişimi kesilmiş adeta açık hava hapishanelerine dönüştürülmüştür. Bu durum, işe gidemeyen işçiler ve üniversite ya da okullarına ulaşamayan öğrenciler başta olmak üzere, yaşamın her alanını ağır şekilde etkilemektedir.’
Kuşatma altında çöküşe sürüklenen sağlık hizmetleri
Dr. Aqel Taqaz, sağlık hizmetlerinin geldiği son durumu şu ifadelerle yazdı:
‘Sağlık hizmetleri de bu durumdan ciddi biçimde etkileniyor; Sağlık çalışanları merkezlere ulaşamıyor. İlaç, sağlık personeli ve tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanıyor. Filistin yönetimi ise kuşatma ve İsrail’in mali fonları elinde tutması nedeniyle hizmet veremez hale geldi.’
Trump’ın ortağı olduğu soykırım planı uygulanıyor
Dr. Aqel Taqaz, İsrail’in ABD ve Batılı ülkelerin desteğiyle bir soykırım savaşı yürüttüğünü belirterek, tüm bunların Trump’ın da dahil olduğu Siyonist hareketin, Filistinlileri topraklarından tamamen sürmeyi amaçlayan planının bir parçası olduğunu ifade etti. Taqaz, bu planı yürüten güçlerin hedeflerine asla ulaşamayacağını belirtti ve şu değerlendirmede bulundu:
‘7 Ekim’den beri İsrail, ABD ve Batılı ülkelerin desteğiyle Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı bir soykırım savaşı yürütmektedir. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu süreçte, uluslararası toplum ve kurumlar, görevlerini yerine getirmekte tamamen başarısız olmuştur. Bu savaşta, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 60.000’den fazla Filistinli öldürülmüş, okullar, hastaneler, camiler, kiliseler, üniversiteler ve BM binaları dahil olmak üzere Gazze tamamen yıkılmıştır. Su, gıda ve yakıt yardımlarının girişine izin verilmemesi ise gerçek bir kıtlık yaratmıştır. Tüm bunlar Trump’ın da ortak olduğu Siyonist hareketin, Filistinlileri yerinden etmeyi amaçlayan planı hayata geçirme çabasının bir parçasıdır.
Ancak Filistin halkı, komşu ülkeler ve dünya halklarının desteğiyle birlikte bu planı reddetmektedir. Bu planı abluka, açlıkla cezalandırma ve sistematik öldürme faaliyetleriyle hayata geçirmeye çalışsalar da hedeflerine ulaşamayacaklardır.’
Uluslararası toplum sessiz, halklar ayakta
Dr. Aqel Taqaz, Filistin Halk Partisi adına uluslararası topluma seslenerek, bu soykırımın durdurulması için seslerini yükseltmeleri çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler’in de bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Taqaz, tüm baskılara rağmen milyonlarca insanın Filistin’le dayanışma içinde olmasının ABD ve İsrail’i dünyada giderek daha fazla yalnızlaştırdığını belirtti ve şu çağrıyı yaptı:
‘Biz Filistin Halk Partisi olarak, uluslararası toplumdan, demokrasi yanlılarından ve adalet savunucularından, bu soykırımı, katliamı ve açlık savaşını durdurmak için seslerini yükseltmelerini ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanarak devletini kurmasına imkân tanımalarını bekliyoruz. Birleşmiş Milletler, bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, İsrail’i uluslararası hukuka uymaya zorlamalı ve işlediği suçlardan dolayı hesap vermesini sağlamalıdır. Ancak büyük bir üzüntüyle belirtmeliyiz ki, bugüne kadar uluslararası sistem bu görevi yerine getirmemiş, Filistin halkının ve dünya halklarının umutlarını boşa çıkarmıştır.
Yine de dünya halkları sesini yükseltmiştir. Milyonlarca insanın dayanışma içinde olması, İsrail ve ABD’yi yalnızlaştırmıştır. Ancak ABD, Güvenlik Konseyi’nde veto hakkını kullanarak Gazze savaşını durduracak herhangi bir kararın çıkmasına engel olmuştur.’
‘Filistin halkı bu toprakları terk etmeyecek’
Filistin halkının mesajının son derece net olduğunu belirten Dr. Aqel Taqaz, “Bu toprakları terk etmeyecekler” diyerek sözlerini şu şekilde tamamladı:
'Dünya halklarının desteğiyle, Trump-Netanyahu projesi başarısızlığa uğrayacak; Filistin’in daha adil, barışçıl ve özgür bir yarın için mücadele eden tüm halkların özgürlük yolculuğunda yeni bir dönem başlayacaktır. Bu Filistin halkının tarihindeki en zor komplo olsa da hem varlıklarını hem de davalarını hedef alan bu plan başarısız olacak ve yeni bir dünya inşa etme yolunda bir dönüm noktası olacaktır.’