Orban’dan Brüksel’e sert çıkış: “AB yolsuzlukta boğuluyor”
Orban’dan Brüksel’e sert çıkış: “AB yolsuzlukta boğuluyor”
İçeriği Görüntüle

ABD basınında yer alan haberlere göre, ABD Savunma Bakanlığı son günlerde zorlu bir görevle meşgul. ABD Başkanı Donald Trump’un Savunma Bakanlığı’nın adının "Savaş Bakanlığı" olarak değiştirilmesini öngören başkanlık kararnamesi hayata geçirilecek.

ABD Savunma Bakanlığı’nın tarihi, 1789 yılında kurulan Savaş Bakanlığı’na uzanıyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD yönetimi, askeri yönetim yetkisini merkezileştirdi. Dönemin ABD Başkanı Harry Truman, Ulusal Güvenlik Kanunu’nu imzalayarak, askeri komutanlık yetkisini yeni kurulan Ulusal Güvenlik Kurulu’na verdi. 1949 yılında ABD yönetimi, Ulusal Güvenlik Kanunu’nu revize etti ve Savunma Bakanlığı kuruldu.

ABD Başkanı Donald Trump, 5 Eylül'de Savunma Bakanlığı’nın adını Savaş Bakanlığı olarak değiştirmeyi öngören başkanlık kararnamesini imzaladı. Trump, geçen ay yaptığı açıklamada, “Tabii ki savunmaya hazırız, ancak gerektiğinde saldırmaya da hazırız” diye konuştu. Bu ifade, Savunma Bakanlığı’nın adını değiştirmenin gerçek amacını yansıtıyor: Sözde küresel savunmadan aktif olarak savaşa geçmek. Ancak uzmanlar, Trump’ın Savunma Bakanlığı’nın adını değiştirme girişiminde pek çok sorun bulunduğu görüşünde.

Yasal prosedürlere uymadı

Öncelikle, “Savunma Bakanlığı” adını değiştirme, ABD’nin içteki yasal prosedürlerine uymadı. ABD yasalarına göre, Kongre, ABD federal hükümetinin kuruluşlarının adını değiştirme yetkisinin tek sahibi. Ancak, Trump'ın söz konusu başkanlık kararnamesini imzalamasından Pentagon binasında “savunma” tabelasının hızla kaldırılmasına kadar, ABD Kongresi sadece kenarda izleyen taraf oldu.

Ad değiştirmenin sonunda ABD Kongresi’nin onayına ihtiyaç duymasına rağmen, Trump'ın “önce yap, daha sonra izin al” şeklindeki duruşları, ABD tarzı demokrasi yapısında belli eksikliklerin bulunduğunu gösteriyor.

Ekonomik israf

İkinci olarak, Savunma Bakanlığı adını değiştirme, ülkede büyük ekonomik israfa yol açabilir. ABD Savunma Bakanlığı’nın Savaş Bakanlığı olarak yeniden adlandırılması, sadece Pentagon binasında “savunma” tabelasının hızla kaldırılması kadar kolay değil.

Amerikan medyasına göre, Savunma Bakanlığı’na bağlı yüzlerce kuruluşun amblemi, e-posta adresi ve üniformasının tamamen yenilenmesi gerekiyor. Bu da 1 milyar ABD Doları harcama demek. Birçok ABD vatandaşı, ad değiştirmenin Amerikan ordusunda daha fazla “yasal yolsuzluğa” yol açabileceğinden endişe duyuyor.

Aktif savaş

ABD Savunma Bakanlığı adının değiştirilmesi, görünüşte acele olsa da, iyi düşünülmemiş bir karar değil. Trump’ın yeniden başkanlığa seçilmesinden bu yana, ABD yönetimi diğer ülkelere “tarife sopası” sallamaya çalıştı, uluslararası anlaşmaları istediği zaman feshederek çekildi. Şimdi ise sözde küresel savunmadan aktif savaşa geçti. Bu, ABD'nin savaşa düşkünlüğünü bir kez daha gösterdi.

Bilindiği üzere, ABD, geçen uzun yıllar içinde dünyada en çok askeri harcama yapan ülke konumunda. ABD Savunma Bakanlığı, kısa süre önce yaklaşık 1 trilyon dolarlık 2026 mali yılı savunma bütçesi planını açıkladı. ABD, konvansiyonel askeri güçlerin yanı sıra, dünyanın en büyük ve en gelişmiş nükleer silah stokuna sahip ve kimyasal silah stokuna sahip tek ülke. ABD, BM Tüzüğü’nü ve uluslararası hukuku ihlal ederek, Irak ve Afganistan’da savaş başlattı ve ciddi sayıda sivilin ölmesine ve yaralanmasına yol açtı, büyük insani trajediye sebep oldu. Sayısız gerçek çoktandır, ABD'nin dünya barışını ve istikrarı bozan ana güç olduğunu kanıtladı. Savunma Bakanlığı adının Savaş Bakanlığı olarak değiştirilmesi, ABD'nin küresel hegemonyacılığı korumak için yaptığı yeni bir hamle oldu.

ABD hegemonyasının çöküşü

Gerçekte, diğer ülkelere savaş ihraç etmek ve dünyada kaos ve istikrarsızlık yaratmak, ABD'nin öteden beri uyguladığı bir yöntem. Sadece 1798-2022 döneminde ABD diğer ülkelere 469 kez askeri müdahale gerçekleştirdi. Soğuk Savaş’ı izleyen 30 yılda ise 251 kez müdahalede bulundu. Savunma Bakanlığı olsa da, Savaş Bakanlığı olsa da ABD’nin savaş düzenlemekle dünya barışını sabotaj etme özelliğinde bir değişiklik görülmüyor.

Ancak, günümüzde ABD'nin etkisi eskisi gibi değil ve bu ad değiştirmeyle sergilenmiş olan “sert” tavrın nereye varacağı sorusunu yanıtlamak da hiç zor değil. Büyük bir ülke olmak, bu ülkenin sadece ekonomik büyüklüğüne ve yumruğunun gücüne bağlı değil, bu ülkenin kapsayıcı ve sorumlu olmasına da sıkıca bağlıdır.

ABD'nin sürekli olarak silahlanma ve saldırgan tavır sergilemesi, dünyayı bölünmeye ve çatışmaya sürükleyecek, dünyada çok sayıda barışı seven ülkenin ve halkın karşı çıkmasına neden olacak ve nihayetinde ABD hegemonyasının çöküşünü hızlandıracaktır.