





Zafere doğru
General Konstantin Rokossovski, 8 Ocak 1943'te Stalingrad’da kuşatılmış durumdaki Alman askerlerine teslim olma çağrısında bulundu. Şartlar arasında, her askere normal öğün yemek verilmesi, tıbbi müdahale ve özel eşyalara dokunmama gibi şartlar sunulmuştu. Ayrıca, teslim olan Nazi subaylarının rütbe işaretlerini ve nişanlarını taşıyabilecekleri belirtilmişti. Uçaklarla atılan bu bildiri, teslim olunmadığı halde yok edilecekleri uyarısıyla sonlanıyordu. Elbette, bu teslim çağrısı reddedildi. 10 Ocak’a gelindiğinde ise, Rokossovski komutasında Nazi güçlerine bir saldırı daha düzenlendi. Topçu atışlarının ardından başlayan saldırı sonucunda, Nazilerin sıkıştığı alan daha da küçülmüştü.
İkinci ‘teslim ol’ çağrısı
General Rokossovski, bu saldırıdan 10 gün sonra, General Paulus’a yeniden bir tesilm çağrısında bulundu ve bu çağrı yine reddedildi. O sırada, 30 Ocak tarihinde ise Hitler, Stalingrad’da sıkışan General Paulus’u mareşalliğe terfi ettirdi ve o tarihe kadar hiçbir mareşali esir alınmayan Alman ordusu için yeni bir ‘ilkin’ yaşanmasının ilk adımı atıldı.Paulus’un teslimiyeti
Normal şartlarda, bu çapta bir yenilgide komutana düşen intihar etmek olur. Zira bizzat Hitler de, Kızıl Ordu karşısında bu yolu seçecekti. Ancak, Stalingrad’daki hassas durum ve savaş gücüne olan ihtiyaç nedeniyle Paulus, ‘intiharın görevden kaçmak olacağını’ söyleyerek askerlerine intihar etmeyi yasaklamıştı. Meselenin daha kritik boyutu, artık Paulus’un da intihar edemeyecek oluşuydu. Nihayetinde, 31 ocak 1943 gecesinde Paulus, Berlin’e çektiği telgrafın ardından Sovyet askerlerine teslim oldu. Hitler ise, daha sonra Paulus için “Tüm acılardan kurtulabilecek ve ulusun gözünde sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe yükselebilecekken O Moskova'ya gitmeyi tercih etti” diyecekti. Bu arada, Sovyet güçlerine teslim olanlar arasında 22 general de bulunuyordu.
Savaş sonrası
Öte yandan, Stalingrad zaferinin ardından, teslim olmayı reddeden ve bir süre saklanmaya devam eden Nazi askerlerinin de olduğu biliniyor. Bu askerler, gizlendikleri çatı ve kanalizasyonlarda yaşayarak 1943 baharına kadar savaşmayı sürdürdü. Konuyla ilgili bir Sovyet belgesinde, ‘Stalingrad'daki karşı devrimci unsurların temizlenmesine devam edildiği, kulübelerde ve siperlerde gizlenen Alman faşist haydutların, savaş çoktan sona erdiği halde silahlı direnişi sürdürdüğü, bu silahlı direnişin 15 Şubat'a, bazı kesimlerde ise 20 Şubat'a kadar devam ettiği, silahlı grupların çoğu Mart itibarıyla etkisiz hale getirildiği’ belirtilerek ve “Bu çatışmalarda 2.418 subay ve erat öldürüldü, teslim olan 8.646 subay ve erat esir kamplarına teslim edildi” ifadelerine yer verilmiş. Yine Sovyet Don Cephesi Karargâhı'nın 5 Şubat 1943 tarihli raporunda ise, “38. Motorize Tugay kesimindeki bir bodrumda 18 silahlı SS bulunmuştur. Teslim olmayı reddeden bu Alman kuvveti imha edilmiştir” notu düşülmüş. Stalingrad Zaferi'yle birlikte, faşist güçler yenilgi, Kızıl Ordu ise düşmanı Berlin'e kadar süreceği bir evreye girdi. Alman tarihinde ilk kez bu kadar güçlü bir ordu, Stalin önderliğindeki sosyalist güçlerin karşısında büyük bir yenilgi aldı. Yaklaşık 1 milyon 100 bin Sovyet askeri çarpışmalarda hayatını kaybetti. Savaşta sivil halkın ölüm oranı da çok yüksek boyuttaydı. Kuşatmadan önce 500 bin olan Stalingrad nüfusu, savaş bitiğinde bine inmişti. Eğer Naziler Stalingrad’ı ele geçirebilseydi, bu durum faşizmin hakimiyetinin daha da büyümesi anlamına gelecekti. Nazilerin Kafkasya petrol sahasından Hazar hattına kadar ilerleyen bir doğrultuda önü açılacaktı, öte yandan Leningrad ve hatta Moskova dahi büyük bir tehlike altına girecekti.Yeniden isim tartışmaları
Eski Rusya Başbakanı Sergey Stepaşin, geçen sene yaptığı açıklamada Stalingrad Savaşı'nda kazanılan zaferin anısını korumak için Volgograd kentinin yeniden Stalingrad olarak adlandırılması gerektiğini söylemişti. ‘Volgograd mı, Stalingrad mı? 80 yıl sonra: Tarihin dersleri ve modern anlamlar’ yuvarlak masa toplantısında konuşan Stepaşin, “Bugün Paris'te bile Stalingrad Meydanı varsa, benim ülkemde Stalingrad kentinin olmaması yanlış olur” ifadelerini kullanmıştı. Stalingrad adı, Rusya’nın Ukrayna operasyonunda da yeniden gündeme geldi. İsimlerini ‘Stalingrad’ koyan bir gönüllü taburu savaşmaya başladı. Operasyon bölgesinden bazı askerler ise, Volgograd’ın adının yeniden Stalingrad olması talebiyle cepheden videolar paylaştı. Askerlerin bu önerisi, Rusya Federasyonu Komünist Partisi (KPRF) tarafından da desteklenmişti. Konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan parti lideri Gennadi Züganov, "Stalingrad, Volgograd olmamalı! Bugün Ukrayna'da Rus dünyası için neo-Nazizme karşı savaşan gönüllüler de tam olarak bunu düşünüyor" ifadelerini kullanmıştı. Volgograd adının yeniden Stalingrad olarak değiştirilmesi konusunda 'Duma'ya daha önce çok sayıda öneri sunduğunu' söyleyen Züganov, konuyla ilgili düzenlediği ankette ise katılımcıların yüzde 83'ünün Stalingrad ismini istediğini söylemiş, ordu içinde Sovyet yanlısı duyguların güçlü olmasının 'çok sembolik olduğunu' savunmuş ve "Adamlarımız, neo-Nazizm'e karşı kurtarılmış şehirlerde yükselen Zafer Sancağı altında mücadele ediyor. Askerlerimiz, SSCB bayrağı şeklinde ve Lenin ile Stalin'in fotoğraflarından oluşan armalar takıyorlar. Ve bu şaşırtıcı değil. Ne de olsa, Sovyet Anavatanı için savaşan ve kahverengi vebayı yenen büyük atalarımızın hatırası, bugün yine kahraman savaşçılarımıza neo-Nazizm ile savaşında önderlik ediyor" demişti. 'Rusofobiyi ve ülke içindeki anti-Sovyetizmi ve anti-komünizmi bitirmenin zamanının geldiğini' savunan Züganov ayrıca, "En zeki, en güçlü ve en bağımsız olduğumuz zamanları, büyük Sovyet mirasını reddetmeyi bırakın" açıklamasında bulunmuştu. Zaferin 80. yıl dönümünde, düzenlenen törenler kapsamında Volgograd’a geçici olarak Stalingrad tabelaları asılsa da, henüz Rusya yönetiminin bu konuda resmen attığı bir adım yok. Stalingrad örneğinde, faşizm bize aslında var olmayan şeylere dayanan, içi boş bir ‘iradeciliğin’, ırkçılıktan kaynaklanan kibrin, büyük güç şovenizminin ve antikomünizmin trajik sonunu gösterdi. Stalin önderliğindeki Sovyetler ise, ortak aklın, vatanseverliğin, fedakarlığın ve sosyalizmin kitleleri seferber edebilme gücünün en başarılı örneklerinden birini sergiledi. Rusya artık Sovyetler Birliği olmasa da, bugün bütün yaşananların geçmişle doğrudan bağlantısı var. Geçmişteki bütün zaferler gibi, yapılan bütün hataları ve bütün çöküşleri, bugün yaşanan problemlerin ana sebeplerinden sayabiliriz.Rus askerler neden Stalingrad ismini öneriyor?
Rusya'da hem ordu içerisinde, hem de Rusya halkında ve eski Sovyet ülkelerinde SSCB dönemine duyulan sempatinin arttığını söylemek mümkün. Bu, konuyla ilgili sık sık yapılan anketlere de yansıyor. Ancak, bu sempatinin ideolojik bir arka planının olup olmadığını söylemek çok zor. Rusya ve eski Sovyet coğrafyasında yaşayan halkların Stalin dönemi başta olmak üzere Sovyetler’e duyduğu özlemin sosyalizmden ziyade ‘eski güzel günlere’, ‘büyük ve güçlü devlet’e duyulan özlemle ilgisi var. Zira anket sonuçlarına göre bu özlemi duyanlar çoğunlukla yaşlılar. Yani, yıkılmak üzereyken dahi olsa Sovyetler’de yaşamış, daha da önemlisi SSCB sonrası yıkımı yaşamış insanlar. Öte yandan, ‘eski güzel günlere’ ve ‘güçlü devlet’e duyulan özlemin tutarlı bir ideolojik arka plana sahip olmasına gerek de yok. Bu durum, Stalingrad ismi isteyen, ya da Sovyet simgelerini takan, Zafer Sancağı taşıyan askerler için de geçerli. Eğer, Sovyet dönemine duyulan özlem, Sosyalizme duyulan özlemle aynı şey olsaydı, bugün Rusya’da ve diğer eski Sovyet ülkelerinde sosyalistler hem halk hem de işçi sınıfı içerisinde çok daha güçlü pozisyonlarda olurdu.İsim yeniden Stalingrad yapılır mı?
Bu sorunun cevabı, elbette ki bu talepte bulunanların kamuoyu gücüyle ve Putin önderliğindeki Rus siyasetinin Sovyet mirasına bakışı ve bundan yararlanma niyetleriyle alakalı. Putin, 23 Temmuz 2004’te Moskova’daki Meçhul Asker Anıtı’nda Yeltsin döneminde sonradan kazınmış olan Volgograd adının Stalingrad olarak değiştirilmesi emrini vermişti. Putin ayrıca, “Sovyetler Birliği’nin dağılması Rusların çoğu gibi benim için de bir trajedi oldu. Tamamen farklı bir ülkeye dönüştük. Binlerce yıl içinde bir araya getirilmiş olan her şey önemli ölçüde kaybedildi” demişti. Bu arada, bugün Rusya milli marşı olarak dinlediğimiz marşın müziği de Sovyet döneminden kalma. Bu karar da, 2000 yılında Putin döneminde alındı. Sözler değiştirilse de, müzik aynı kaldı. 2000 yılında da, yine Putin’in önerisiyle Kızıl Bayrağın da Rus ordusunun bayrağı olmasıyla ilgili yasa geçirilmişti. Öte yandan Putin, 4 Aralık 2000 tarihinde Ulusal Simgelere İlişkin Açıklama’sında şunları yazmıştı: “Acaba, Sovyetler Birliği’nde çalışma kampları ve Stalin’in baskıları dışında hatırlamaya değer hiçbir şey yok mudur? Dunayevski, Şoholov, Şostakoviç, Korolev’in büyük başarılarına ne diyeceğiz? Yuri Gagarin’in uzay yolculuğunu nasıl değerlendireceğiz? 1945 ilkbaharındaki onurlu zaferi nasıl açıklayacağız? Kızıl Bayrak, Büyük Anayurt Savaşı’nda halkımız tarafından kazanılan zaferin simgesidir.” Yine Putin ayrıca, Lenin’in mozolesi Yeltsin ve Gorbaçov tarafından da kaldırılması savunulurken ‘onu gömmenin Sovyetlerin yaşayan tarihini gömmek olacağını’ söyleyerek buna karşı çıkmıştı. Ve yine Putin, 2005 yılında bir Alman kanalına verdiği röportajda, Sovyetlerin dağılmasıyla ilgili olarak “Bu milyonlarca insanı ilgilendiren bir trajediydi, kirli suyu boşaltalım derken hatayla çocuğumuzu boşaltmıştık” demişti. Özetle, ne Rus ordusunda Stalingrad ismi isteyen askerler, ne de bugünkü Rusya yönetimi elbette ki Bolşevik görüşlere sahip değil, ancak Sovyet dönemine ve o dönemin istikrar, egemenlik ve güçlü duruşuna olumlu yönde baktıkları aşikar. Nazi bayrağı taşıyan Ukraynalı askerlerle Sovyet bayrağı taşıyan Rus askerlerin savaştığı, adeta 2. Dünya Savaşı filmi setinden fırlamış sahnelerin yaşandığı günümüz Ukrayna savaşının 'nostaljik' ikliminde, bu tür zaferlerin ve bu zaferlere ilişkin önerilerin daha fazla gündeme geleceği aşikar.
https://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Tsaritsyn#cite_note-FOOTNOTEKotkin2014309–310-18
https://histrf.ru/read/articles/kratkii-kurs-istorii-plan-barbarossa
https://sputniknews.com.tr/20230126/eski-rusya-basbakani-stepasin-volgogradin-ismi-stalingrad-olarak-degistirilmeli-1066227436.html