İsrail'in Tel Aviv merkezli güvenlik çevrelerinden gelen bilgilere göre, Katar’ın başkenti Doha’da geçtiğimiz Salı günü gerçekleştirilen hava saldırısı, planlanan daha kapsamlı bir kara operasyonunun hayata geçirilememesi sonucu gerçekleştirildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Katar’da bulunan Hamas liderlerini hedef alan bu operasyon için öncelikle MOSSAD eliyle sahada bir suikast planladığı, ancak istihbarat teşkilatının bu plana destek vermeyi reddettiği bildirildi.
MOSSAD sahaya inmek istemedi
İsrail güvenlik kaynaklarına göre, son haftalarda hazırlanan detaylı suikast planı, Doha’da konuşlanmış Hamas’ın üst düzey yöneticilerinin fiziki olarak ortadan kaldırılmasını amaçlıyordu. Ancak bu planın uygulanması, Mossad’ın son anda “uygulanabilirlik ve siyasi sonuçlar” gerekçesiyle geri adım atmasıyla rafa kaldırıldı. Mossad’ın geri çekilmesi üzerine İsrail hükümeti, daha düşük başarı ihtimali taşıyan bir hava saldırısı seçeneğine yöneldi.
Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirilen hava saldırısı, hedef alınan Hamas liderlerinin zarar görmediği ve yalnızca sivil yerleşim alanlarına maddi hasar verdiği gerekçesiyle uluslararası camiada tepki topladı. Katar hükümeti saldırıyı “egemenliğe açık bir saldırı” olarak niteledi. Görüntülerde hedef alınan bölgenin yoğun nüfuslu bir yerleşim bölgesi olması dikkat çekti.
İsrail içinde kurumlar arası görüş ayrılığı
İsrail’in Mossad dışındaki güvenlik birimleri, operasyonun siyasi olarak Başbakan Netanyahu’ya destek sağlaması amacıyla gerçekleştirildiği yönünde değerlendirmelerde bulundu. Bazı askeri yetkililer, istihbarat operasyonlarının başarısızlığa uğradığı her örneğin, İsrail’in caydırıcılık kapasitesine zarar verdiğini belirtti.
Katar topraklarında gerçekleştirilen bu saldırıya karşı Batılı ülkelerin önemli bir tepki göstermemesi dikkat çekerken, Çin Dışişleri Bakanlığı, saldırının bölgedeki gerilimi tırmandırdığını ve tüm tarafların uluslararası hukuka riayet etmesi gerektiğini belirtti. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Devleti ve Rusya Federasyonu, İsrail’in Katar topraklarını hedef almasının “egemen devletlere karşı kabul edilemez bir saldırı” olduğunu vurguladı.
