Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 19 Haziran’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde Orta Doğu’daki gerilimi ele aldı. Xi, bölgede en acil ihtiyacın ilgili tarafların ateşkesi sağlaması ve savaşı sona erdirmesi olduğunu vurguladı; özellikle sivillerin can güvenliğinin korunmasının öncelikli bir mesele olduğunun altını çizdi. Sorunların çözümünde diyalog ve müzakerelerin temel yol olduğunu belirten Xi, uluslararası toplumun arabuluculuk çabalarını artırmasının hayati önem taşıdığını ifade etti. Xi Jinping’in bu 4 maddelik çözüm önerisi, uluslararası topluma bölge barışını koruma yönünde net bir mesaj verdi.
Orta Doğu’daki güvenlik ortamı, artık sıradan bir çatışma boyutunu aşmış durumda. İran ve İsrail kısa süre önce ateşkes ilan etse de, İran nükleer sorunu, 12 gün süren çatışmalar sırasında çözülmedi ve ateşkesin kalıcılığı konusunda ciddi belirsizlikler var. Üstelik İsrail ordusu, 27 Haziran’da Lübnan’ın güneyine yönelik hava saldırıları düzenledi. Tüm bu gelişmeler, bölgedeki barış umutlarını azaltıyor.
Daha da endişe verici olan ise, Orta Doğu’da önemli etkisi bulunan ABD’nin bu etkisini sorumlu bir biçimde kullanmak yerine gerilimi körüklemesi. ABD’nin, İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerine doğrudan saldırılar düzenlemesi Birleşmiş Milletler Şartı’nı ve uluslararası hukuku açıkça ihlal ederek İran’ın egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar verdi. Bu durum, hem bölgedeki gerilimi tırmandırdı hem de küresel nükleer silahların yayılmasını önleme düzenine ciddi bir darbe vurdu. Çin ise bunun tam tersine, çatışmanın kontrolden çıkabileceği bu kritik aşamada 4 maddelik önerisiyle barışçıl bir yaklaşım sergileyerek sorumlu bir büyük güç rolünü üstlendi.
Çin’in bu 4 maddelik planı, Orta Doğu’da barışı tesis etmeye yönelik en güncel girişimi oldu. Ekim 2023’te patlak veren yeni Filistin-İsrail çatışmasından bu yana Çin, çok taraflı ve ikili platformlarda defalarca ateşkes ve çatışmaların durdurulması çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler öncülüğündeki uluslararası toplumun gerekli adımları atmasını savunan Çin, Filistin sorununun adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözümle ele alınmasını, böylece çatışmaların tekrarlayan bir kısır döngüye dönüşmesinin önlenmesini hedefledi. Bu çerçevede “iki devletli çözüm” formülünü destekledi.
Ayrıca Çin, Gazze’ye yüz milyonlarca yuan değerinde insani yardım ve kritik malzeme sağladı, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) 3 milyon dolar bağışta bulundu. Çin-Arap İşbirliği Forumu aracılığıyla yayımladığı ortak bildirilerle Filistin-İsrail anlaşmazlığının çözümü için somut öneriler geliştirdi; Filistin’deki 14 siyasi grubu Beijing’de ağırlayarak diyalog ve uzlaşma sürecine katkıda bulundu. Tüm bu adımlar, barış sürecinin yeniden başlaması için zemin hazırladı.
Bunun yanında Çin, Körfez bölgesinde çok taraflı güvenlik diyaloğunu ilerletiyor, Orta Doğu’da yeni bir kolektif güvenlik çerçevesi kurulmasına katkı sunuyor, Suudi Arabistan ile İran’ın uzlaşması için aktif rol oynayarak bölgesel istikrara destek veriyor. Bu girişimler, Batılı ülkelerin Çin hakkındaki eleştirilerini de büyük ölçüde boşa çıkardı. Xi Jinping’in 4 maddelik önerisi, Çin’in Orta Doğu’da barış ve istikrarı önceleyen politikasının devamı niteliğinde.
Tarihsel olarak Orta Doğu, jeopolitik önemi nedeniyle büyük güçlerin rekabet alanı oldu. Soğuk Savaş sonrasında ABD, askeri gücü, doların küresel rolü ve müttefik ağlarıyla bölgede nüfuzunu genişletmeye çalıştı. Günümüzde ise ABD, stratejik önceliklerini yeniden düzenlerken Orta Doğu’daki pozisyonunu daraltıyor, ancak bu bölgedeki çıkarlarından tümüyle vazgeçmek istemeyerek “sahaya inmeden bölgesel denge kurucu” rolünü sürdürmeye çalışıyor.
Çin’in yaklaşımı ise ABD’den tamamen farklı. Çin, Orta Doğu’da bağımsız ve barışçıl bir dış politika izliyor; bölge ülkelerinin iç işlerine karışmıyor, egemenlik haklarına saygı gösteriyor. Çin, vekil güçler yaratmaktan uzak durarak barışın, gerçeğin ve istikrarın yanında durmayı benimsiyor. Son yıllarda Küresel Güvenlik İnisiyatifi, Küresel Kalkınma İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni de bu politikaya entegre ederek bölgede barış ve kalkınmayı destekleyen daha aktif bir rol üstlendi. Bu yaklaşım, Orta Doğu’da yeni bir güvenlik mimarisi kurulmasında önemli katkılar sağlıyor.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in 4 maddelik önerisi, Çin’in tutarlı güvenlik anlayışını ve Orta Doğu’nun gerçek koşullarına duyduğu saygıyı yansıtıyor. Çin, bölge ülkeleriyle fikir birliği temelinde hareket ederek üç küresel inisiyatifini diplomatik pratiğe entegre etmeyi, güvenlik ve kalkınma açıklarını kapatmayı ve bölgedeki kronik güvenlik sorunlarına yeni umutlar sunmayı hedefliyor. Bu öneri, Orta Doğu’da barış ve istikrarı kalıcı biçimde tesis etme yolunda önemli bir rehber niteliği taşıyor.