Haber Analiz: Gökhun Göçmen

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından silahlı ihtilafların tekrarlanmaması, küresel çapta kapsayıcılığın artması, adalet ve istikrarı inşa etme iddiasıyla kurulan uluslararası sistem tarihinin en büyük meydan okumasıyla karşı karşıya.

Mevcut sistem Gazze’den Ukrayna’ya savaşlara son veremediği, küresel çapta derinleşen gelir uçurumunu kontrol altına alamadığı gibi günümüz dünyasının gerçeklerini de gözardı ediyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan 80 yıl sonra üretim gücü artan Küresel Güney ülkeleri uluslararası kurumlarda daha fazla söz hakkına sahip olmak isterken hegemonyasını kaybetmek istemeyen güçler çözümü Soğuk Savaş türü kutuplaşmalar ve serbest ticaret sisteminden uzaklaşmakta buldu.

Küresel belirsizlik ya da tuhaf zamanlar

Küresel Güney’in önde gelen aktörü Çin ile yükselen bir bölgesel güç olmak niyetindeki Türkiye uluslararası düzenin kronik sorunlara çözüm bulmaktan ziyade belirsizliği arttırdığı noktasında hemfikir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Shanghai İşbirliği Örgütü Zirvesi öncesinde Çin basınına yazdığı makalede “tuhaf zamanlar” terimi ile bu gerçekliğe işaret etti. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping de benzer şekilde birçok konuşmasında uluslararası düzenin yüzyılda bir görülecek belirsizlik ve meydan okumalarla karşı karşıya olduğunun altını çiziyor.

Türkiye’nin önerisi: Bariyer kalksın üye sayısı artsın

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre sistemin en önündeki en büyük sorunların başında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yapısı geliyor. Krizlere çözüm bulacak mekanizmanın beş ülke ile sınırlandırıldığını ve bu mekanizmanın harekete geçmesi için oy birliğine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Erdoğan “Dünya beşten büyüktür” sloganının mimarı olarak kabul ediliyor.

BMGK’de daimi üyelerin 1,5 milyarlık Müslüman nüfusu ya da 1,2 milyarlık Afrika ülkelerini temsil etmediğinin altını çizen Türkiye aynı zamanda Konsensus için Birlik grubunun üyesi. BM çatısında altında kurulan platformun önerisine göre 5 daimi üyenin statüsü korunmakla birlikte BMGK’da üye sayısı 26’ya çıkarılacak. Geçici 20 üyenin 6'sının Afrika'dan, 5'inin Asya'dan, 4'ünün Latin Amerika ve Karayipler'den, 3'ünün Batı Avrupa'dan, 2'sinin ise Doğu Avrupa'dan seçilmesi öngörülüyor.

Uluslararası sistemin reform çabalarını sadece BMGK’nin yapısıyla sınırlandırmayan Türkiye aynı zamanda İspanya birlikte “Medeniyetler İttifakı” sürecinin de yürütücüleri arasında.

Çin’in 3 İnisiyatifi: Kalkınma, Güvenlik ve Medeniyet İnisiyatifi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin reform edilme ihtiyacını “içeriden” seslendiren ülkelerin başında Çin geliyor. Pekin yönetimi 2014 yılında yayınladığı politika belgesinde Afrika başta olmak üzere orta ve küçük ölçekte ülkelerin daha dengeli bir şekilde temsil edilmesini talep etti. Rotasyon yani sıra ile bu ülkelerin BMGK’de sandalye sahibi olabileceğini belirten belgede “Böylece küçük ve orta ölçekli ülkeler karar alma mekanizmasına katılarak daha büyük roller oynayacaktır” denildi.

BM’nin reform ihtiyacı karşılamak için Çin’in öne çıkardığı inisiyatifler ise giderek artan oranda dış politikasının merkezine oturuyor. Bu zamana kadar sırasıyla Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni ilan eden Çin hatırı sayılır başarılar elde etti. Küresel Güvenlik İnisiyatifi çatısı altında İran ve Suudi Arabistan barışının tesis edilmesi, Hamas ve el Fetih dahil olmak üzere Filistinli grupların zirvesi ya da Ukrayna krizine çözüm bulmak amacıyla ilan edilen 12 maddelik yol haritası bu bağlamda sıralanabilir.

Türkiye’nin Filistin davasına olan yakın ilgisi, Ukrayna krizini sonlandırmak için İstanbul’da müzakerelere ev sahipliği yapması, Tahıl Anlaşması için arabuluculuğu ve Orta Koridor aracılığıyla bölgenin kalkınmasına yön vermek istediği göz önüne alındığında Çin’den yükselen çağrıların Ankara’da dikkatle izlendiğine şüphe yok.

Son halka: Küresel Yönetişim İnisiyatifi ve Türkiye

Pekin yönetimi ilan ettiği inisiyatifler serisine son olarak Küresel Yönetişim İnisiyarifi’ni ekledi. Shanghai İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) zirvesine ev sahipliği yapan Xi Jinping bu inisiyatifin gerekçesini “Seksen yıl önce, uluslararası toplum İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı sonuçlarından önemli dersler çıkardı ve böylece küresel yönetişimde yeni bir sayfa açıldı. Bugün ise Soğuk Savaş zihniyeti, hegemonya ve korumacılık hâlâ dünyayı gölgeliyor. Yeni tehditler ve zorluklar artarak devam ediyor.” sözleri ile açıkladı.

İlan edilen inisiyatiflerin “Aynı kaderi paylaşan insanlığa” hizmet edeceğini vurgulayan Çin lideri Küresel Yönetişim İnisiyatifi’nin beş temel maddesi sıraladı. Bu beş maddeyi “egemen ülkelerin güçleri fark etmeksizin eşitliği, uluslararası hukukun çifte standart olmadan bağlayıcılığı, geniş katılımlı kapsayıcılık, gelir uçurumunu azaltan insan odaklı yaklaşım ve somut eylemler” olarak sıralandı.

Elektrikli araçtan liman yatırımlarına… Bank of China Türkiye’de hangi projelere hazırlanıyor?
Elektrikli araçtan liman yatırımlarına… Bank of China Türkiye’de hangi projelere hazırlanıyor?
İçeriği Görüntüle

İlerleyen günlerde Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından detaylandırılması beklenen Küresel Yönetişim İnisiyatifi’ne ilk destek Rusya’dan geldi. ŞİÖ Zirvesi için Çin’in Tianjin kentinde bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin “Elbette Sayın Xi Jinping’in daha verimli ve işlevsel yeni bir küresel yönetişim sistemi oluşturma yönündeki tüm önerilerini dikkatle dinledik. Bu, bazı ülkelerin hâlâ uluslararası ilişkilerde (kendi iradelerini) dikte etme arzusundan vazgeçmediği bir ortamda son derece önemlidir. Rusya, Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in girişimini desteklemekte ve Çinli dostlarımız tarafından yapılan önerilerin somut bir şekilde tartışılmaya başlanmasıyla ilgilenmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ŞİÖ zirvesi dönüşünde yayınladığı videoda “küresel belirsizliğin ve sınamaların arttığı bir dönemde Shanghai Ruhu’nu önemli bulduğunu” ifade etti. Shangahai Ruhu’nun tamamlayıcısı olan Küresel Yönetişim İnisiyatifi’ne verilecek destek Türkiye’nin tezlerinin gündeme gelmesi açısından önemli bir fırsat sunuyor.