Lübnan'da en az 32 kişinin ölümüne ve 3 binden fazla insanın yaralanmasına sebep olan saldırıların ardından Hizbullah lideri Hasan Nasrallah açıklamalarda bulundu.
Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Adıbelli, Nasrallah'ın açıklamalarını CGTN Türk'e değerlendirdi.
"Hizbullah'ın bu kulvarda mücadele etmesi zaten beklenmiyor"
Adıbelli, Nasrallah'ın açıklamalarıyla ilgili ilk olarak şunları söyledi:
Hasan Nasrallah şunu söyledi; asla daha önce emsali görülmeyen bir saldırı. Teknolojik bir saldırı dolayısıyla İsrail hem yüksek teknolojiyi kullanıyor hem de arkasında Amerika Birleşik Devletleri, NATO ve Batı var dedi. Dolayısıyla bu bağlamda Hizbullah’ın bunlarla bu kulvarda mücadele etmesi zaten beklenemediği gibi, bir sonuca da aslında götürmüş oldu.
Dolayısıyla konuşma duygusal bir konuşmaydı. Verdikleri mücadeleyi anlattı, Aksa Tufanı'nın bedelini ödediklerini, Aksa Tufanı’ndan sonraki sürece destek verdiklerini, Kuzey'den cephe açtıklarını söyledi. Dolayısıyla bir nevi bunların bedelini ödüyoruz dedi. Daha öncesinde kadar Hamas’ın bir savaşına destek veren Hizbullah, bugünkü konuşmayla artık Hizbullah'ın bir savaşı haline geldiğini ifade etti. Bu son saldırıyla bunu da söyledi.
"Meydan okuyorum"
Hizbullah'ın İsraille hesaplaşmak istediklerini söyleyen Adıbelli şöyle konuştu:
Dolayısıyla süreci biraz özetledi, fedakarlıklar yaptıklarını belirtti ve bu süreçte sabretmek gerektiğini vurguladı. Bunun bir imtihan olduğunu söyledi ama konuşmanın sonuna doğru şunu da söyledi: "Meydan okuyorum" dedi. Netanyahu’ya meydan okuyarak, "Siz asla işgalci halkınızı bir daha kuzeye döndüremeyeceksiniz" dedi. Netanyahu’nun son birkaç günden beri İsrail’e o kuzeyden göç eden halkı ya da kaçan halkı tekrar oraya yerleştirme hedefimiz var demişti. Nasrallah dedi ki, "Hodri meydan, hadi gelin yerleştirin bakalım" dedi.
"Buradan da anlaşılıyor ki bir bilgi sızıntısı var"
Gazze’de saldırıyı durdurmadığınız sürece buraya, o halkı yerleştiremeyeceksiniz, burada hâlâ yaşayanlar var" dedi. Yine güney Lübnan’a yönelik bir saldırı operasyonu düşünüyorsunuz, biz bekliyoruz. "Bizim için tarihi bir fırsattır, keşke gelseniz" dedi. Yani burada bir hesaplaşmak istediklerini ifade etti. Biz bütün hazırlığımızı yaptık, sizi bekliyoruz dedi.
Ayrıca şunu da söyledi: "Bundan sonra siz bizim sivil halkımızı hedef aldınız. Biz de kuzeydeki yerleşim bölgelerini hedef alacağız. Askeri noktaları hedef alacağız" dedi. Evet, daha önce emsali olmayan bir saldırı. "Biz de buna karşılık olarak emsali olmayan bir karşılık vereceğiz ve farklı bir üslupla savaşacağız" dedi. Bunu şimdi söylemeyeceğim, yerini ve zamanını söylemeyeceğim. "Bu bizde saklı" hatta dedi. İçimizde dar bir kesim de bunun planlarını konuşacağız. Yani Hizbullah’ın, örgütün içinde herkesle konuşmayacağız. Buradan anlaşılıyor ki bir bilgi sızıntısı var ve İsrail’in kulağının olduğunu düşünüyor. Onun için herkeste değil, çok dar bir çevreyle biz bu planları hazırlayacağız diyor.
"Acaba bu sefer fiili bir adım atacak mı?"
Sonuç itibarıyla Hizbullah, birkaç konuşmasında da benzer şeyler söylemişti. Acaba bu sefer fiili bir adım atacak mı, söylemlerinde mi kalacak? Bunu göreceğiz. Ancak İsrail, Nasrallah konuşurken, Güney'de Hizbullah noktalarını vurmaya başladıklarını duyuyoruz. Sınırda çatışmaların olduğu ve gerginliğin arttığı söyleniyor.
"Hizbullah gibi düşünmüyorlar"
Adıbelli, Nasrallah bütün Lübnan'ı işin içine sokuyor diyerek şunları aktardı:
Bir de tabii bu noktada çok ilginçtir; "İsrail Lübnan halkına savaş ilan etti" dedi. Burada çok önemli bir durum var. "Hizbullah'a ilan etti" demiyor ya da "Güney Lübnan'a ilan etti" etmiyor. Doğrudan bütün Lübnan’ı bunun içine sokuyor. Ancak şimdi Şiiler, tamam güneyde Şiiler var, Hizbullah Şiiler arasında önemli bir yapı. Aynı zamanda siyasi bir parti temsilcisileri. Fakat onların dışında Lübnan'da Sünni Müslümanlar var, Maronitler var, Dürziler var, Hristiyan Araplar var. Dolayısıyla farklı gruplar da var ve bu gruplar, Hizbullah gibi aynı şeyleri düşünmüyorlar. Çoğu bu savaşı benimsemiyor.
Hizbullah'ın Lübnan’a bir tehdit yarattığını, bu defalarca dile getirdiler. Şimdi İsrail, bu grupların üzerinde oynuyor. Yani bu grupların üzerinde bir nevi psikolojik baskı oluşturuldu. Bu patlamalar, pazar yerlerinde, Lübnan’ın diğer bölgelerinde de yaşanıyor. Çünkü şu anda bu patlamalar daha çok güney kesiminde, Şii ağırlıklı olduğu yerlerde oldu.
"Netanyahu'nun siyasi kariyeri sona erdi"
Adıbelli konuyla ilgili şu öngörülerde bulundu:
Lübnan siyasetinde de birtakım sıkıntıların ortaya çıkacağı gözüküyor. Yani bu savaş sizin savaşınıza, kendi bölgenizde bu savaşı verin ve Lübnan’ı buna bulaştırmayın mesajı veriliyor. Şimdi biz bu durumda bir ikilem içerisindeyiz. Yani bir tarafta Lübnan halkını bu savaşa dahil edip etmeme ve cevap vermeme konusunda bazı nedenler de var. Nasrallah, elimdeki o 20.000 kişilik o aktif gücü bir kısmını İsrail topraklarına yollarım orada savaşırız, bunu demiyor. Yani bir savunma savaşı vereceğini daha çok vurguluyor."
Netanyahu şu anda siyasi kariyerinin sona erdiğini biliyorsunuz. Dolayısıyla uluslararası adalet divanında İsrail'in yargılanmasına neden oldu. Kendisi uluslararası ceza mahkemesinin önünde. Halk zaten sokakta protesto var; bu saldırılarla karşı tarafı provoke ederek kendini ayakta tutmaya çalışıyor.
Ancak bakın, şu noktada Gallant ile Netanyahu arasında bir savaş vardı. Netanyahu, savunma bakanını Lübnan operasyonundan önce görevden alacaktı. Tam bunlar konuşulurken, bu tartışmalar yaşanıyordu. Hizbullah, mensuplarının elindeki çağrı cihazlarına yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırı, İsrail ordu istihbaratına ait deniliyor. Dolayısıyla bu durumu Gallant yaptı, Netanyahu'yu ters düşürdü ve puan Galant’ın hanesine yazıldı.
"Netanyahu Galant'ı görevden alamaz"
Netanyahu Galant'ı görevden alamaz diyen Adıbelli şunları söyledi:
"Şimdi böyle bir operasyonu yapan Gallant'ı, artık Netanyahu görevden alamaz. Orada ince hesaplar var, siyasi hesaplar var. Diğer tarafta Netanyahu'nun en büyük rakibi olarak bekleyen birisi var. Amerika'da iki grup mevcut; bir taraf Netanyahu’yu destekliyor, demokratlar. Bir taraf erken seçim olmasını istiyorlar. Netanyahu’nun en azından bir güvenoyu yeniden tazelemesi bekleniyor. Aksi takdirde yeni bir başbakanın farklı bir vizyonla bu meseleye bakmaz.
Artık Amerika Birleşik Devletleri bu çatışmanın daha fazla gitmesini istemiyor çünkü İran ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar. Evet, bugün bir açıklama var Amerika'nın. Amerika, İran’a dedi ki, "Bu işlere sen karışma, gerginliği artırma, bunun sonuçları olur." dedi.
"Batı, İran'a 'seni bitiririz' mesajı veriyor"
Adıbeli İran'ın Amerika'nın yoğun baskısı altında olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
Ekonomik olarak Batı, İran'a "Seni bitiririz" mesajı veriyor. Ekim ayında BRICS zirvesi var. Burada Rusya ile bir stratejik ortaklık anlaşması imzalayacak İran, bu da en azından askeri alanda güçlenmesini sağlayacak. Ama bundan sonra İran, Orta Doğu’daki meselelere doğrudan direnç gruplarıyla katılabilir mi? O şüpheli. Çünkü Rusya ile bir takım ilkeler altında bir araya gelecekler. Nihayetinde askeri bir anlaşma imzalanacak.
Eğer böyle bir şey olursa, bu durum Rusya’yı da sorumluluk altına sokacak. İran, önümüzdeki dönemde belki de meselelere daha dışarıdan bakmaya başlayacak. Ama bu sefer Hizbullah gibi, Husiler gibi örgütlerin üzerinden bu mesele daha ağır bir şekilde seyredecek gibi görünüyor. Husiler'in geçtiğimiz günlerde bir petrol platformuna yönelik balistik füze saldırısı önemliydi. Onlar çok uzakta olmalarına rağmen önemli eylemler gerçekleştirebiliyor.
"O bir gün hiçbir zaman gelmeyecek"
Adıbelli 'Hizbullah, hala misilleme yapacağını söylüyor, ama o gün asla gelmeyecek' diyerek şunları kaydetti:
Yani bu günden itibaren biz, şunun dediğini dikkate almalıyız: "Tarih sormayın, yer sormayın, bizde saklıdır, hiç umulmadık bir zamanda bunu yapacağız." İran’ın da İsrail’e karşı bir misilleme meselesi vardı. Hala misilleme yapacaklarını söylüyorlar. O bir gün, hiçbir zaman gelmeyecek. Çünkü aradaki hava sahasını kapatmış durumda.
Zaten İsrail'e yönelik herhangi bir kara saldırısı yapmanız mümkün değil. Füzeler de bitmiş durumda. Dolayısıyla bu da söylemde kalacak. Ancak Nasrallah’ın alttan gelen tepkiyi dikkate alarak eyleme geçmesi belki olabilir. Çünkü Nasrallah'ın böyle bir İsraille çatışma durumunda büyük hasar getireceğini biliyor.
"Bu savaş kimin savaşı?"
Adıbelli son olarak şöyle konuştu:
Hizbullah'ın u noktada çok fazla tutunamama ihtimali de var. Bölünebilirler, parçalanabilirler. Bu durumda yeni gruplar da türeyebilir. Dolayısıyla bunu da göz önünde tutarak ilkeli, dengeli bir mesafe yaratmaya çalışıyorlar. Yani sanki biraz da diplomasiyi kullanıyor gibiler. Ama şimdi biraz önce de dediğimiz gibi, bu savaş kimin savaşı? Hamas’ın savaşı olarak görülüp, "Biz de katkıda bulunmak için yukarıda kuzeyde cephe açtık" derken, bu artık "bizim savaşımız oldu" diyorsa, bundan sonraki gelişmeleri takip etmek lazım.