Ali Aksünger

ABD, kontrol edemediği Güney Amerika ülkelerine yönelik ekonomik ve diplomatik saldırılarına bir yenisini daha ekledi. Dışişleri Bakanlığı’nın, ABD’nin yurt dışı temsilci ve misyonlarına asılsız bilgiler içeren bir telgraf gönderdiği ve bu bilgilerin yayılması için yüksek bir çaba gösterdiği ortaya çıktı.

ABD Dışişleri Bakanlığı ekim ayında onlarca misyonuna Küba'nın Ukrayna'ya karşı Rusya'yı desteklemek için 5.000'e kadar savaşçı gönderdiğini içeren diplomatik bir telgraf gönderdi. Dışişleri Bakanlığı'nın gönderdiği aynı telgrafta, ABD diplomatlarına, Küba'nın BM Genel Kurulu'na ablukaya karşı sunacağı karar tasarısına karşı çıkmaları için yerel yönetimlere baskı yapmaları talimatı verildi .

ABD’nin bu tavrı hiç kuşkusuz ki dünya kamuoyunu pek de şaşırtmadı. Zira Beyaz Saray'ın Küba Devrimi'ne karşı saldırganlığını artırmak için inandırıcı bir senaryo yaratmayı amaçladığı sugötürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Tanıdık hikayeler

Benzer senaryoları ABD tarihinde bulmak hiç de zor değil. Yakın tarihe bakacak olursak 2003 yılında ABD Irak’ın 'Kitle İmha Silahları’na sahip olduğunu duyurmuş ve ardından İkinci Körfez Savaşı olarak da adlandırılan Irak İşgali süreci başlamıştı. Saddam Hüseyin devrildikten sonra Irak’ta kontrolü eline almaya çalışan ABD bölgede bocalamış istediği hakimiyeti eline alamamıştı.

Savaştan sonra ülkede aslında Kitle İmha Silahlarının olmadığı anlaşılmış ABD’nin bir tür bahane bularak bölgeyi istikrarsızlaştırma eğilimine götürdüğü kavranmıştı. 21 Ekim 2004 tarihli ABD kaynaklı bir raporda dönemin ABD Başkanı Bush ve yönetiminin kanıtları manipüle ettiği iddia edilmişti.

George W. Bush

"Küba Rusya’ya asker gönderdi" yalanı!

Günümüzde geldiğimizde ise ABD’nin bu kez de Latin Amerika’yı istikrarsızlaştırmak için türlü bahaneler bulma çabasına girdiği görülüyor. Hedef tahtasındaki en önemli ülkeler ise Küba ve Venezuela olarak karşımıza çıkıyor.

ABD, bölge ülkelerinin Çin ve Rusya gibi güçlü ülkelerle diyalog kurmaması için diplomatik bir savaş içine girdi ve bunu da geçerli diplomatik gerekçelerle sağlamlaştırmak istiyor. Şuan ki gerekçe ise Küba’nın Rusya’ya asker gönderdiği iddiası.

Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin

Bu iddianın Rus Senatosu'nun Küba ile yeni bir askeri işbirliği anlaşmasını onaylamasıyla aynı zamana denk gelmesi ise ABD’nin telaşını anlamamızı sağlıyor. Aynı zamanda Beyaz Saray'ın bu kampanyası, BirleşmişMilletler'in ABD'nin Küba'ya karşı uyguladığı ekonomik, ticari ve mali ablukasını kınamasından haftalar sonra geldi

Küba paralı askerlere ceza veriyor

ABD’nin ortaya attığı iddiaların asılsız olduğunun bir kanıtı da Küba’da paralı askerlikle olan bir yasa. Küba şu anda bu çatışmada paralı askerlikle bağlantılı kişilere karşı cezai işlem başlatıyor.

Küba hükümeti, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaya müdahil olmadığını yineledi . Dışişleri Bakanlığı yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, bazı vatandaşların kendi başlarına müdahil olabileceğini, ancak hiçbirinin eylemleri için Küba Devleti'nin teşviki, bağlılığı veya onayı olmadığını söyledi. Küba, şu anda bu çatışmada paralı askerlikle bağlantılı kişilere karşı cezai işlem başlatıldığını da duyurdu. Küba mahkemeleri paralı askerlik suçundan dokuz ceza davası açtı. Mevcut yasalara uygun olarak cezai kovuşturma başlatıldı. Küba mahkemelerinde 40 sanık hakkında paralı askerlik suçundan dokuz ceza davası açıldı .

Küba Dışişleri Bakanlığı ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ABD hükümetinin Küba'ya karşı yeni başlattığı iftira kampanyasının asılsız ve kışkırtıcı suçlamalarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadığını ve sunamayacağını belirtti.

Elektrikli araçtan liman yatırımlarına… Bank of China Türkiye’de hangi projelere hazırlanıyor?
Elektrikli araçtan liman yatırımlarına… Bank of China Türkiye’de hangi projelere hazırlanıyor?
İçeriği Görüntüle

Tomahawk füzesi

ABD endişeli ancak bahane aramaya devam ediyor

ABD, Rusya-Ukrayna krizinde koşulsuz olarak Ukrayna’yı destekliyor. Ekonomik, askeri ve diplomatik yardımlarla desteklenen Ukrayna’ya son olarak Tomahawk füzeleri göndermeye hazırlanan Beyaz Saray bir taraftan da Kremlin’in Küba’ya askeri yardım yapmasından endişeli.

Rus Askeri uzman Aleksandr Stepanov, ABD'nin Ukrayna'ya Tomahawk füzeleri gönderme planlarının Rusya’nın Küba’ya İskender ve Oreşnik sistemleri konuşlandırmasına imkan tanıyacağını savundu.

Ancak bu konuşlandırmanın tam da ABD’nin istediği bir bahanenin oluşmasına zemin hazırlayacağı da farklı bir görüş. Özellikle uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bahanesiyle bölgesel askeri konuşlanma emri veren Trump Yönetiminin eli Rusya’nın bu hamlesi sonrası güçlenebilir. Küba'nın da böyle bir riski kabul etmesinin pek olası olmadığı görüşü hakim. Uyuşturucu kaçakçılığı, Venezuela için doğrudan bir askeri tehdit oluştururken, Latin Amerika ve Karayipler'deki barış için de çok ciddi bir risk teşkil ediyor.

Kültürel hegomonya

ABD bölge ülkelerine askeri, diplomatik, ekonomik yaptırımlar uygularken bir yandan da kültürel ve düşünce kuruluşları aracılığıyla da etkisini sürdürmeye çalışıyor.

Hollywood filmleri’nde kahramanlık destanı yazan Amerkalı “Rambo”lar gerçekte Wietnam’da yaşanan hüsranı perdelemeye çalışıyor. Yazılan eserlerde, çekilen filmlerde aktarılan bilgiler ABD’nin hiç bir alanda meydanı boş bırakmak istemediğini gösteriyor. Bunun son örneği de Nobel Barış Ödülü’nde görüldü.

María Corina Machado

Ülkesine ABD’nin müdahale etmesi gerektiğini söyleyecek kadar gözü dönmüş olan Venezuelalı Machado ödüle layık görüldü. Ödülünü Trump’a ithaf eden ABD hayranı Machado on binlerce insanın ölümünde başrol oynayan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da en büyük destekçilerinden.

Latin Amerika Bağımsızlık hareketleri

ABD yeni bir “Latin Amerika “Bağımsızlık Hareketi” başlamasından da oldukça endişeli. Trump’ın en beğendiği yayın organlarından biri olan New York Post Kübalıların Ukrayna'da edindiği savaş tecrübesini diğer ülkelere aktarabileceğini, Latin Amerika'nın diğer bölgelerini istikrarsızlaştırmak için kullanılabileceğini ve ABD müttefiklerinin güvenliğini tehlikeye atabileceğini öne sürdü.

Aslında verilen haberin gerçek tercümesi şu:

ABD’nin kontrolündeki Latin Amerika Ülkelerinde bağımsızlık ve özgürlük hareketinin başlamasından endişeliyiz.

Sömürüye dayalı ABD dış politikası özgür ve bağımsız bir Latin Amerika yapısına oldukça karşı duruyor. Küçük bir örnekle; Küba Devriminden sonra, ABD'ye ait tüm kıyı petrol rafinerileri millileştirildi ve yaklaşık 1,7 milyar dolarlık ABD petrol varlığına el konuldu. Bu elbette ki özgürleşen Küba’dan çok küçük bir örnek. Benzeri durumlar çoğaltılabilir ancak ABD’nin neden Bağımsız bir Latin Amerika istemediğinin açık bir göstergesi.

Küba Uluslararası Hukuku savunmaya devam ediyor

ABD, Küba'ya karşı daha agresif bir politika izleyecek. Ancak buna karşın Küba uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı'nı savunmaya devam ediyor.

2022'de, Rusya'nın Ukrayna'ya özel askeri operasyon başlatmasının ardından Küba, çatışmaya ilişkin tavrını kamuoyuna açıkladı. Küba, "uluslararası hukuku savunan ve Birleşmiş Milletler Şartı'na bağlı bir ülke olduğunu, her zaman barışı savunacağını ve herhangi bir devlete karşı güç kullanımına veya tehdidine karşı çıkacağını" belirtti.

Aynı zamanda çatışmaya herkesin egemenliğini ve güvenliğini garanti altına alan bir çözüm çağrısında bulundu ve sivil can kayıplarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.