CGTN Türk Dış Haberler Servisi

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın Güney Kore’deki buluşması neticesinde ortaya çıkan tablo Batı’nın önde gelen düşünce kuruluşları tarafından tartışılmaya devam ediyor.

Takaichi'nin Taiwan açıklaması: Tarihsel sorumluluktan uzaklaşan Japonya ve artan bölgesel riskler
Takaichi'nin Taiwan açıklaması: Tarihsel sorumluluktan uzaklaşan Japonya ve artan bölgesel riskler
İçeriği Görüntüle

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden uzmanlar Philip Luck ve Hugh Grant Chapman iki ülke arasındaki anlaşmada soya fasulyesi alımına dikkat çekti. Uzmanlar BD’nin Çin’den 12 milyon ton soya fasulyesi alımını gündeme getirmesinin “kırılgan ekonominin” ifşası olduğunu vurguladı.

ABD’de “Gölge Dışişleri” olarak adlandırılan Dış İlişkiler Konseyi (CFR) ise Çin ve ABD arasındaki anlaşmayı “geçici bir ateşkes” olarak tanımlamayı tercih etti. CFR’den David Sacks yaptığı değerlendirmede “Bir şey çok açık: Çin ticaret savaşının son turundan ilk andaki durumundan daha güçlü ayrıldı” ifadesini kullandı.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın uzmanlarından James Acton da Reuters haber ajansına verdiği demeçte “Amerika’nın elindeki kozları kullanarak Çin’i müzakereye zorlamak istediğini” ancak bunun sonuç vermediğinin altını çizdi.

Sistemik sorunları gündeme gelmedi

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bir saat 40 süren zirvenin ardından vardığı mutabakatın kapsamını inceleyen Brooking Ensititüsü, bunun ikili ilişkilerde “küçük bir kazanımla” sınırlı kalabileceği öngörüsünde bulundu.

South China Morning Post gazetesinin haberine göre Asya Politikaları Merkezi’nden Wendy Cutler de anlaşmanın maddelerinin yapısal sorunları görmezden geldiğini iddia etti. Cutler’a göre Washington yönetimi üretim fazlası gibi başlıkları tartışmaktan kaçındı.

Chattam House: Avrupa “bağımsız hat” izlemeli

İngiltere’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House ve finans konusunda etkili Rohodium Grup ise Xi ve Trump’ın altı yıl aranın ardından bir araya gelmesinin Avrupa için anlamına dikkat çekti.

Chatham House’tan Laurel Rapp ve Max Yoeli’ye göre, zirve Amerika’nın müttefiklerinin “uzun vadeli türbülansla başa çıkmak için bağımsız stratejiler izlemeleri” gerektiğini vurguladı. Rhodium Group’tan Noah Barkin ise zirve sonrasında Avrupa için en büyük riskin, Çin ve ABD’nin nadir toprak elementleri gibi konularda ikili anlaşmalara gitmesi olduğunu söyledi.

İtalya merkezli haber sitesi Decode39’a göre Barkin, bu tür anlaşmaların Avrupa’yı devre dışı bırakabileceğini ve ekonomik güvenlik iş birliği konularında Transatlantik ya da G7 ortaklıklarını zayıflatabileceğini ifade etti.