Haber Merkezi

ABD Deniz Kuvvetleri tarafından dün yapılan açıklamada, USS Gerald R. Ford uçak gemisi ve saldırı grubunun, daha önce Karayip Denizi'nde konuşlandırılan Iwo Jima Amfibi Hazırlık Grubu ve uçak gemisi tabanlı Deniz Seferi Kuvvetleri ile birlikte “Güney Mızrağı Operasyonu” kapsamında ortak görev gücünü oluşturduğu kaydedildi.

ABD, Karayipler'deki askeri varlığının hali hazırda son 30 yılın rekor seviyesinde olduğunu bildirmişti.

Diğer yandan ABD'nin Trinidad ve Tobago Büyükelçiliği'nin internet sitesinde yapılan bir açıklamada ABD Deniz Piyadeleri’ne ait bir birliğin Trinidad ve Tobago Savunma Kuvvetleri’yle 16-21 Kasım tarihlerinde ortak askeri tatbikatı gerçekleştireceği belirtildi.

Trinidad ve Tobago, Venezuela'dan Paria Körfezi ile ayrılıyor. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, önceki gün yaptığı açıklamada, ABD ile Trinidad ve Tobago arasında Venezuela yakınlarındaki sularda düzenlenen ortak askeri tatbikatı "sorumsuzca" olarak nitelendirdi.

Bölgeyi baskı altına alan yeni güç gösterisi

Öte yandan, ABD'nin, en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'u Karayip Denizi'ne konuşlandırması, ABD’nin jeopolitik nüfuzunu artırmaya dönük bir güç gösterisi olarak görülüyor.

ABD yönetimi, görevin Operation Southern Spear kapsamında uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleyi hedeflediğini savunurken, bu açıklamanın yetersiz ve inandırıcılıktan uzak olduğu değerlendirmeleri ağırlıkta.

Bölge uzmanlarına göre bir uçak gemisi taarruz grubunun—destroyerler, taarruz uçakları ve binlerce personel eşliğinde—uyuşturucu operasyonları için kullanılması, askeri kapasite ile verilen resmi gerekçe arasında tutarsızlık olduğu yönündeki şüpheleri artırıyor.

Venezuela ve komşu ülkeler: ABD’nin askeri baskısı artıyor

ABD-Venezuela ilişkilerindeki gerilimin ardından gelen bu konuşlandırma, özellikle Caracas yönetimi tarafından “açık bir gözdağı” olarak nitelendi.

Bölgedeki bazı hükümetler, ABD’nin Karayipler’e uçak gemisi göndermesinin; egemen devletler üzerinde siyasi baskıyı artırmayı, ekonomik yaptırımlarla desteklenen politikaları askeri güçle tamamlamayı, Latin Amerika’da ABD öncülüğündeki tek taraflı düzeni yeniden tesis etmeyi amaçladığına vurgu yapıyor.

Latin Amerika hafızası: Müdahalelerle yüklü bir tarih

Pek çok bölge ülkesinin hafızasında ABD’nin askerî müdahaleleri, örneğin Grenada (1983), Panama (1989), Küba’ya yönelik onlarca yıllık baskı, Venezuela’ya yönelik yaptırımlar taze duruyor.

Eski Avustralya Başbakanı Turnbull'dan Netanyahu'ya tepki
Eski Avustralya Başbakanı Turnbull'dan Netanyahu'ya tepki
İçeriği Görüntüle

Bu nedenle USS Gerald R. Ford’un gelişi, “tarihin tekerrürü” olarak yorumlanıyor. ABD’nin devasa askeri varlığı, Latin Amerika’nın yıllardır vurguladığı “egemenlik ve bağımsızlık” taleplerine aykırı görülüyor.

Bölgesel istikrar için riskler

ABD’nin bu adımı; Karayipler’i gereksiz bir şekilde askerîleştirme, Venezuela ile gerilimi tırmandırma, bölgesel diplomatik çözüm arayışlarını zayıflatma, Latin Amerika’da yeni bir kutuplaşma yaratma risklerini beraberinde getiriyor.

Bazı yorumcular, dünyanın farklı bölgelerinde süren çatışma ve krizlere rağmen ABD’nin Karayipler’de güç gösterisi yapmasının, Washington’ın küresel önceliklerini yeniden hegemonya merkezli bir çizgiye taşıdığı görüşünde.

USS Gerald R. Ford’un Karayip Denizi’ne girişi, “bölgeye istikrar getirecek bir hamle” olmaktan çok, askeri baskı unsurlarını pekiştiren, diplomatik zeminleri daraltan ve Latin Amerika’nın egemenlik hassasiyetlerini görmezden gelen bir güç projeksiyonu olarak görülüyor.