Çin'deki sinemalarda tatilin ilk 3 gününde 200 milyon dolar hasılat Çin'deki sinemalarda tatilin ilk 3 gününde 200 milyon dolar hasılat

ABD ve İngiltere'nin devam eden Rusya-Ukrayna çatışmasında vites artırılması için harcadığı yoğun mesai dikkat çekiyor. İki ülke bir yandan barış müzakereleri için ihtimalleri boşa çıkartırken, diğer yandan çatışmaları derinleştiriyor ve bu senaryoda en büyük maliyeti Ukrayna ödüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İngiltere Dışişleri Bakan David Lammy, Çarşamba günü yaptıkları Ukrayna ziyaretinde yeni yardım paketlerini duyurdular. 10 yıl aranın ardından yapılan bu ziyareti haberleştiren medya kuruluşlarına göre ABD Ukrayna'ya 700 milyon dolar insani ve enerji yardımı yaparken, İngiltere yaklaşık 800 milyon dolar mali destek ve askeri teçhizat tedariki tahsis edecek.

Ne yazık ki, Batılı müttefiklerin çatışmanın "kritik bir ana" girdiğine inanmalarına rağmen, bu nadir ortak ziyaret hala barış getirmeyi hedeflemiyor. Uzmanlar, bu ziyaretin ABD ve İngiltere'nin açık bir siyasi duruşunu yansıttığını öne sürüyor. Washington ve Londra, Ukrayna’nın sert bir tutum benimseyerek Moskova’ya karşı yıpratma kampanyasında merkezde olmaya devam etmesini talep ediyor.

Sonsuz savaşta ısrar ediyorlar

ABD ve İngiltere’nin Ukrayna krizinde “sonsuz savaşı” arzulaması yeni değil. Eski ABD NATO büyükelçisi Victoria Nuland, ABD ve müttefiklerinin Ukrayna'ya 2022'de Rusya ile bir barış anlaşmasını reddetmesini tavsiye ettiğini kabul etti. Ukraynalı bir politikacı olan David Arakhamia da, İngiliz başbakanı Boris Johnson'ın 2022'de Ukraynalı yetkililere Batı'nın Moskova ile hiçbir şey imzalamayacağını bildirmek için Kiev'i ziyaret ettiğini ve "Hadi sadece savaşalım" çağrısında bulunduğunu söyledi. Buna karşın "hadi sadece savaşalım" kışkırtmasının bedelini canlarıyla ödeyen Ukrayna halkı oldu.

 ABD için, kendi çıkarına hizmet eden "savaş ekonomisi" birçok ülkeye muazzam zarar ve acıya neden olurken, aynı zamanda Amerikan askeri-endüstriyel kompleksine muazzam karlar getirmiş ve "savaş ve kar" arasında bir kısır döngü yarattı. Bağımsız ABD başkan adayı Robert F. Kennedy Jr.'ın ABD'nin barış görüşmelerini bozduğunu çünkü Washington'ın sadece "savaşı istediğini" açıkça söylemesine şaşmamak gerek.

Savaşı körükleyenler Çin’i suçlayamaz

ABD'nin Rusya'yı kontrol altına alma konusunda öncüsü olan İngiltere, Ukrayna'ya askeri desteğinde Washington'ı yakından takip etti ve Ukrayna krizinden daha fazla fayda ve Avrupa güvenliği üzerindeki kontrolünü sürdürme yeteneğini de gösterdi. Ancak İngiltere'nin Ukrayna'yı silahlandırmaya devam etmesi bedelsiz olmadı. ABD muazzam bir şekilde kâr elde ederken, Ukrayna krizinin tetkileri İngiltere'de durgunluk enflasyonu riskini artırdı ve büyük askeri yardım ülkenin mali zorluklarını daha da kötüleştirdi.

İronik olarak, ABD ve İngiltere çatışmayı körüklemekle ve barış görüşmelerini engellemekle meşgulken, Çin'i Rusya'nın askeri eylemlerini desteklemekle temelsiz bir şekilde suçlamaya devam ediyorlar. Salı günü düzenlenen ABD-İngiltere ortak basın toplantısında Blinken bir kez daha "Çin'in desteğinden" bahsetti. Aslında Çin, Ukrayna krizinin ne yaratıcısı ne de tarafıdır ve barış görüşmelerini desteklemeye kararlıdır. Rusya-Ukrayna çatışmasının gerçek kışkırtıcıları olarak, ABD ve müttefikleri yarattıkları sorunların suçunu Çin'e yüklememelidir. Çin'i haksız yere karalama ve kendilerini "barışın savunucuları" olarak gösterme çabaları nihayetinde boşa çıkacaktır.