Ağustos 2024’te Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin ardından kılıç çatarak ant içen ve ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ sloganı atan teğmenler hakkında soruşturma başlatılmış, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilmeleri için Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti.
10 günlük süre bugün bitti
Teğmenler, 19 Ocak’ta sözlü savunmalarını yapmıştı. Savunmalarının ardından gözler Yüksek Disiplin Kurulu'na çevrildi. Bugün itibarıyla 10 günlük süre sona ererken, kurul teğmenlerin ihraçlarına ya da ihraç edilmemelerine yönelik kararını verecek.
Karara itiraz edebilecekler
Söz konusu kararın bugün veya yarın (cuma günü) açıklanması beklenirken TSK’dan ihraç kararı çıkması durumunda, teğmenler idari yargı yoluna gidip karara itiraz edebilecekler.
"Biz harbiyeli ruhu taşıyan subaylarız"
Okul birincisi olan Ebru Eroğlu, savunmasında resmi tören boyunca kendisine emredildiği gibi ant okuduğunu belirterek şunları söyledi:
“TSK’da gelenek haline gelen kılıç çatmak için devre arkadaşlarımın toplandığını gördüm. Bu esnada ailemle mezuniyetimi kutlarken oraya koşanlarla beraber ben de bu gurur verici ana katılmak istedim. Koşarak arkadaşlarımın arasına geldim. Öncelikle ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye birçok defa bağırdık, daha sonra gelenek haline geldiği üzere kılıçlarımızı çattık, o anın verdiği heyecan ve gururla devre birincisi olarak resmi tören bittiği için ailelerimizin de içinde bulunduğu sahanın içinde en son 2022 yılında okunan subay andını ben söyledim, devre arkadaşlarım tekrar ederek okuduk.
“Beni 5 yıl yetiştiren kuruma hiçbir zaman ihanet edecek değilim” diyen Eroğlu, savunmasını şöyle tamamladı:
“Hiçbir zaman kimseyle irtibata geçmedim, geçmeyeceğim de. Kimsenin bu olaydan zarar görmesini istemem. Bu konuda devamlı olarak olayın arkasında birilerinin olacağını ima etmek, bu konuda sorular sormak beni üzüyor. Biz vatanı, milletini seven, olması gerektiği gibi Atatürk’ün izinden yürüyen ve harbiyeli ruhu taşıyan subaylarız. Başka nasıl olabilirdik ki? Bunun arkasında herhangi birini aramak, bir organizasyon olduğunu düşünmek, bizim gibi iyi yetişmiş, aydın, ülkenin geleceği hakkında güzel fikirleri olan ve mesleğe gururla başlayan başarılı subayları üzmektedir. Süreç sonunda herhangi bir arkadaşıma zarar gelirse (silahlı kuvvetlerden ayırma cezası gibi) ben kesinlikle o grubun dışında olmak istemiyorum”
"Vatana ve milletime layık olmak için çalıştım"
TSK’dan ihracı istenen teğmenlerden İzzet Akarsu ise savunmasında daima Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde olacağını vurgulayarak, “‘Bir ordunun kıymeti zabit ve kumandan heyetinin kıymeti ile ölçülür’ sözünden ilham alarak vatana ve milletime layık olmak için çalıştım” dedi.
"Vatana hizmet için üniforma şart değildir"
Teğmenlerden Gazi Kılıç da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sadakatle bağlı, Atatürkçü, şerefli bir Türk subayı olduğunu, karar ne olursa olsun vatana hizmet etmekten vazgeçmeyeceğini ve ne silah arkadaşlarının ne de kimsenin bundan şüphe etmemesini söyleyerek, “Vatana hizmet için üniforma şart değildir" savunmasını yaptı.
"Kişiler gelip geçici, baki olan Atatürkçülük"
Teğmen Deniz Demirtaş, savunmasında tek gayesinin Türk milletine, TSK’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne layık bir subay olmak olduğunu belirterek yaşadıklarının, tarihte vatan uğruna bedel ödeyen komutanlar yanında önemsiz olduğunu belirtmişti. Demirtaş, kişilerin gelip geçici olduğunu baki olanın ise Atatürkçülük olduğunu söyledi.
"Tek endişem hizmet borcum"
Teğmen Serhat Gündar ise savunmasında tek endişesinin kendisini yetiştiren ve bu üniforma ile rütbeyi layık gören Türk milletine olan hizmet borcunu ödeyememe ihtimali olduğunu dile getirdi.