MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
Konuşmasına KKTC seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerle başlayan Bahçeli, "KKTC seçim federasyonu acilen toplanmalı, seçim sonuçlarının kabul edilmediğini açıklamalı ve Türkiye'ye bağlanma kararı almalıdır" şeklinde konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bizim siyasetimizin manası hiç kuşkusuz hakikatle temellenmiştir. Hakikat neredeyse biz oradayız. Sözlerimizi eğmeden, bükmeden seslendirmekten vazgeçmeyeceğiz. Başkaları alınır veya gücenir diye, kimileri rahatsız olur düşüncesiyle hakikatten asla taviz vermeyeceğiz.
"Kıbrıs Milli Davamızdır"
Birinci hakikat şudur, Kıbrıs Türk'tür Türk'ün öz vatanıdır. Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur. Kıbrıs milli davamızdır. Ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş yoktur. KKTC'nin 6. cumhurbaşkanını seçmek için Kıbrıs Türkleri sandık başına gitmiştir. Bu suretle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman, kullanılan oyların yüzde 62,80'ini alarak yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. KKTC'ye hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar, bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır. KKTC'de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az katılımla gerçekleşmiştir.
Herkesin aklını başına alarak Kıbrıs'ta seçimleri iyi okuması lazım. Meselenin demokratik haklarla ve sandığa saygıyla alakası hiç yoktur, zira mesele vatan meselesidir, millet meselesidir, beka meselesidir, güvenlik meselesidir, onur ve şeref meselesidir.
"81 Düzce'den sonra 82 Kıbrıs"
Tarihi ve milli bir hakikatin hileyle, tahribi söz konusu dahi edilemeyecektir. Kıbrıs bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs Doğu Akdeniz'deki sancaktır. Kıbrıs'ın güvenliği ve geleceği Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda Kıbrıs Türk'tür hep de böyle kalacaktır. Herkes aklını başına devşirip hesabını buna göre yapmalıdır. Seçim sonucu seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC Parlamentosu acilen toplanmalı seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır. 81 Düzce'den sonra 82'nin KKTC olması artık hayat memat konusudur. Biz Kıbrıs denildi mi akan suları durduruyoruz. Çünkü biz Kıbrıs gündeme geldi mi 1571’den itibaren Türk milletinin hâkimiyet, haysiyet, asalet ve adaletiyle sivrildiğini anlıyor, anlatıyor ve bununla da övünüyoruz. Kıbrıs’taki seçimlerden “size ne diyenler”in, kimin kundağına sarıldığı veya kimin beşiğinde sallandığı beni ilgilendirmez. Ama biz, vatanı namus bilen; Kıbrıs’ı da namus bilen soylu bir duruşun, sorumlu bir duyuşun, bıçkın ve ülkücü seslenişiyiz.
Güvenlik garantileriyle Kıbrıs'taki Türk askeri varlığını, federasyon gevelemesiyle tartışmaya açmak için müsait zaman ve zemin kollayanların çabaları boşuna, hevesleri beyhudedir. Kıbrıs, bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs; Doğu Akdeniz'deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklâl ve varoluş ruhunun siyasî, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs'ın güvenliği ve geleceği, Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda, Kıbrıs Türk'tür; hep de böyle kalacaktır.
Gazze mesajı
İkici hakikat şudur: Gazze'de özelde Gazzelilerin, genelde ise Filistin halkının hakkı iadesidir. 1967 sınırlarıyla iade edilmiş, başkenti Doğu Kudüs olan; coğrafi bütünlüğü sağlanmış, bağımsız ve egemen Filistin Cumhuriyeti'nin kurulması ve Birleşmiş Milletler nezdinde tam üyelik statüsünün elde edilmesi bir lütuf değil, hakkın ve hakikatin gereğidir. Zorbalığa ve istilâlara yaslanarak bu hakikati çiğnemek, bu hakikatin üzerine basarak geçmek tıpkı bu bayrak gibi ters dönecek; siyonist-emperyalist kumpası boşa düşürecektir.
İsrail, geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a hava saldırısı düzenlemiştir. İsrail'e güven olmayacağı, güven duyulmayacağı hepimizin malumu olsa da, temennimiz ihtiyatlı ve temkinli bir iyimserlikle hareket etmek suretiyle kalıcı ateşkesin temini; müteakiben iki devletli barış anlaşmasının ikmali, uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler'in ısrarlı girişimleriyle derhal hayata geçirilmesidir.
İsrail'in karanlık sicili, suça batmış ilkel ve şımarık iktidar siyaseti; bölge ülkeleri ve insanlık vicdanı aleyhindeki her türlü musibetin kaynağıdır. Bu zulüm ve zehir üreten kaynağın ya ıslahı ya da kurutulması, küresel adalet ve küresel güvenlik mimarisinin şaşmaz görevi, şüphe götürmez mesuliyetidir.
Terörsüz Türkiye süreci
Üçüncü hakikat şudur: Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür. Terörsüz Türkiye adımlarını yıpratmak üzerine kurgulanmış bir komplo devrededir. Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Terörsüz Türkiye hedefimiz bu edebi bütünlüğü korumaktır. Türk milletinin sinir uçlarına dokunan sözler barış ortamını sulandırmaya matuftur. Ayrı bir ulus devlet federasyon özerklik olmadığını terör örgütünün anlam yoksunu haline geldiğinin İmralı tarafından ilan edilmesi çok mühim bir açıklamadır. Şimdi sırayı örgütün tüm bileşenlerinin silahları yakması almıştır.
Ayrıntılar geliyor.




