Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Japonya’nın Patriot füzelerini ABD’ye yeniden ihraç ettiğine ilişkin haberler ile silah ihracat kısıtlamalarını gevşetmesinin ardından gerçekleşen ilk ölümcül silah ihracatına yönelik soruları yanıtladı.
Öte yandan, iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin üç güvenlik politikasında revizyon, nükleer olmayan üç ilkenin gözden geçirilmesi ve savunma harcamalarının artırılması gibi değişiklikleri değerlendirdiği bildirildi.
Mao Ning, yaptığı açıklamada, II. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Kahire Deklarasyonu, Potsdam Bildirgesi ve Teslim Belgesi gibi uluslararası belgelerin, Japonya’nın mağlup bir ülke olarak üstlendiği yükümlülükleri açıkça tanımladığını vurguladı.
Bu yükümlülükler arasında tam silahsızlanma ve yeniden silahlanmaya olanak sağlayabilecek sanayilerin kurulmasının yasaklanması da bulunuyor.
Mao, son yıllarda Japonya’nın askeri kabiliyetlerini genişlettiğini, savunma bütçesini 13 yıl üst üste artırdığını, toplu meşru müdafaayı mümkün kılan yeni güvenlik yasaları çıkardığını hatırlattı. Ayrıca Japonya’nın “Silah İhracatına İlişkin Üç İlke”yi “Savunma Ekipmanı ve Teknolojisi Transferine İlişkin Üç İlke”ye dönüştürerek silah ihracatı üzerindeki kısıtlamaları giderek gevşettiğini ve artık ölümcül silah ihraç etmeye başladığını belirtti.
Sözcü, Japonya’nın nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya istediğini söylemesine rağmen, genişletilmiş caydırıcılık alanındaki iş birliğini önemli ölçüde güçlendirdiğini ifade etti. Ayrıca Japonya’nın nükleer silahların üretimini, bulundurulmasını ve kullanılmasını yasaklayan nükleer olmayan üç ilkesini revize etmeyi düşünmesinin, olası bir nükleer paylaşım düzenlemesinin önünü açabileceğine dikkat çekti. Mao’ya göre tüm bu gelişmeler, Japonya’nın “sadece savunma amaçlı” politika çizgisinin ötesine geçtiğini ve yeniden silahlanma sürecini hızlandırdığını gösteriyor.
Mao Ning, “İnsanlar şu soruyu sormadan edemiyor: Japonya aslında ne yapmaya çalışıyor? Eğer Japonya yeniden militarizm yoluna dönmeye, barışçıl kalkınma taahhüdünü terk etmeye ve savaş sonrası uluslararası düzeni zayıflatmaya kalkışırsa, Çin halkı buna göz yummayacaktır; uluslararası toplum da buna izin vermeyecektir. Böyle bir girişim ancak başarısızlıkla sonuçlanır,” dedi.
