Sözde "karşılıklı gümrük vergileri"nin resmen yürürlüğe girmesinden hemen önce ABD hükümeti, kendi politikalarında yeni bir “yüz değişimi” şovu yaptı. ABD Başkanı Donald Trump, sözde “karşılıklı gümrük vergisi” nin resmen uygulama tarihini ‌9 Temmuz'dan 1 Ağustos'a ertelemeyi öngören‌ bir idari kararnameyi imzaladı. Buna paralel olarak Trump, başta ‌Güney Kore, Japonya ve Bangladeş olmak üzere 14 ülkeye birer mektup göndererek,‌ bu ülkelerin ABD'ye ihraç ettikleri mallara ‌yüzde 25-40 oranında gümrük vergisini‌ uygulayacaklarını duyurdu. Trump bu mektuplarına bir de tehdit ekledi: ‌"Bu bedeli ödeyin, yoksa ABD pazarını kaybedersiniz."‌

İşin ironik yanı, bu politika değişikliğinden sadece birkaç gün önce Trump, “kesinlikle erteleme yok‌" demişti. Trump’ın bu, “‌dün alınan karar, bugün değişir”‌ tavrıyla ABD’nin sözde "gümrük vergisi ültimatomu", uluslararası kamuoyunda alay konusu oldu. Uzmanlar, ABD hükümetinin gerek "24 saat", gerekse "iki hafta" şeklindeki açıklamalarının özünde bir ‌psikolojik savaş taktiği‌ olduğunu belirtiyor. Trump'ın kendi kitabı "Anlaşma Sanatı"nda itiraf ettiği gibi, kendisi "bulanık duruşları ve öngörülemezliği müzakere silahı olarak kullanmaya‌" hevesli.

Çin yeni internet uydularını fırlattı
Çin yeni internet uydularını fırlattı
İçeriği Görüntüle

Ancak gerçekler, ABD’nin bu stratejisine ağır bir darbe indirdi. Trump yönetiminin ek tarife politikasının askıya alındığını ilan etmesinden bu yana, ABD'nin öngördüğü "‌90 günde 90 anlaşmaya" planı, tamamen suya düştü. ABD, çok az sayıda ülkeyle sınırlı bazı anlaşmalar yaptı ve beklenen "‌toplu diz çöküş‌" asla ve asla gerçekleşmedi. Özellikle Trump'ın son olarak BRICS ülkeleriyle işbirliği yapan ülkelere ‌yüzde 10 ek gümrük vergisi‌ uygulama tehdidinde bulunmasına, ‌çok sayıda ülke lideri sert karşılık verdi. Brezilya Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, “‌Dünya değişti. Biz bir imparator istemiyoruz. Biz egemen devletiz.‌" dedi. Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce ise Trump'ın BRICS ülkelerine yönelik gümrük vergisi artırma tehdidinin, "‌onun diyalog konusundaki zayıflığını göstermekten başka bir işe yaramadığını‌" ifade etti.

Brezilya ve Bolivya liderlerinin bu açıklamaları, sadece gümrük vergisi tehdidine maruz kalan birçok ülkenin ortak sesini yansıtmakla sınırlı kalmadı, aynı zamanda bu gümrük vergisiyle ilgili siyasi şovun ardındaki ‌ABD hegemonyasının derin kaygısını‌ da ortaya çıkardı.

‌İlk olarak‌, ABD hegemonyasının zayıflaması artık su götürmeyen bir gerçek ve stratejik açıdan ABD bir kısır döngüye sıkışmış durumda. Ek tarife politikası‌, tıpkı bir ayna gibi, ABD'nin ulusal gücünün gerilemesi yönünde ‌stratejik kaygılarını‌ ve yaşadığı hem iç hem de dış sorunların sorumluluğunu başkalarına dayatma durumunu‌ yansıtıyor. Bu ‌yangına körükle gitme yöntemi siyasi ve ekonomik hegemonyasını canlandırmak yerine, uluslararası itibarını daha da zedeliyor ve uluslararası toplumun eleştirilerinin hedefi oluyor.

İkinci olarak‌, ABD tarzı demokrasinin gerçek yüzü çoktan ifşa oldu. Bir zamanlar, kendini "‌demokrasinin deniz feneri‌" ve "‌dünya polisi‌" olarak niteleyen ABD, başka ülkelerde keyfi savaşlar çıkararak bu ülkelerin iç işlerine müdahale etti ve sayısız can kaybına neden oldu. ABD, "‌renkli devrimler‌" kışkırttı ve "benimle olana refah, karşıma çıkana ölüm‌" şeklinde özetlenebilecek hegemonya senaryoları sahneledi. Bugün ABD, "ek tarife zorbalığı‌" ile salt çıkarı için birçok ülkeye "‌gümrük vergisi sopasını‌" sallayarak dünya ekonomik düzenini ciddi şekilde bozuyor. Sözde "‌küresel lider‌", dünyaya kanlı savaşları, istikrarsız siyaseti ve kaotik ekonomiyi getirmekten başka bir şey yapmadı. Öte yandan Dünya, çoktan böyle buyurgan bir figüre ihtiyaç duymayı bıraktı.

‌Üçüncü olarak‌, ABD'nin küresel ticaret sistemindeki hakimiyeti giderek zayıflıyor ve dünya ekonomileri daha fazla ‌bağımsızlık‌ ve direnç gösteriyor. Birçok ülkenin en büyük ticari ortağı olan ABD'nin ticaret politikasındaki değişiklikler elbette ülkelerde endişe yaratıyor. Ancak, somut verilere bakıldığında, ABD'nin gümrük politikalarının küresel ekonomi üzerinde yarattığı dalgalanmalar şiddetli görünse de ‌küresel ticaret hacmi üzerindeki etkisi nispeten sınırlı‌ kalıyor. İstatistiklere göre, Nisan ayında küresel ticaret hacmi bir önceki aya göre sadece yüzde 1,4 oranında‌ düştü. Aynı ayda, ABD'nin ithalatı Mart ayına göre yüzde ‌20 oranında düştü. ABD’nin küresel ithalat içindeki yüzde 13’lük payı dikkate alındığında ABD, küresel ticarette yaklaşık 2,6‌ puanlık gerilemeye neden olabilirdi.

Tüm bu rakamlar, ‌ABD politikalarının küresel ticaret üzerindeki etkisinin sanılandan daha az‌ olduğunu gösteriyor. Küresel ticaret sistemi, ABD'ye olan bağımlılığını kademeli olarak azaltarak ‌daha güçlü bağımsızlık ve direnç sergiliyor.

Bugün, Çin öncülüğünde ‌gelişmekte olan ülkeler‌ ve yükselen ekonomiler‌, küresel ticaretin yeni büyüme noktaları haline geldi. Bu bağlamda, küreselleşme ve çok taraflılık, uluslararası ticaret düzenini yeniden biçimlendiriyor. Dünya ticareti, işbirliği ve çok taraflılığa ihtiyaç duyuyor. Tarih nihayetinde gösterecek ki, ABD'nin tehdit ve şantaj üzerine kurulu "‌hegemonya hayali‌", ‌çok kutupluluk dalgası tarafından parçalanacak‌.

(Yazar: Liu Barış)