Özel Haberler

“Türk Gazetecilerin Xinjiang Ziyareti ve İzlenimleri” etkinliği gerçekleştirildi

Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi, Türkiye-Çin Dostluk Vakfı’nın ev sahipliğinde “Türk Gazetecilerin Xinjiang Ziyareti ve İzlenimleri” etkinliğini gerçekleştirdi. Vakıf Başkanı Hasan Çapan’ın öncülüğünde düzenlenen programa, Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin başta olmak üzere çok sayıda davetli katıldı.

Türkiye-Çin Dostluk Vakfı’nın ev sahipliğinde ve Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi’nin organizasyonuyla “Türk Gazetecilerin Xinjiang Ziyareti ve İzlenimleri” başlıklı etkinlik Ankara’da düzenlendi.

Vakıf Başkanı Hasan Çapan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen programa, Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Etkinlikte konuşmacı olarak Gazeteci Zeynep Gürcanlı, Gazeteci Ümit Zileli, Gazeteci Yavuz Selim Demirağ, Gazeteci Mehmet Ali Güller, Avukat Eda Lermi Zorer, Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, Prof. Dr. Hasan Ünal ve Eski Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler yer aldı.

“Xinjiang, Çin’in Batıya açılan altın koridoru haline geldi”

Etkinliğin açılış konuşmasını Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin gerçekleştirdi. Çin Komünist Partisi’nin güçlü liderliği sayesinde Xinjiang’ın tüm alanlarda önemli gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Xuebin, bölgenin yoksullukla mücadelesini başarıyla tamamladığını belirterek, bu ilerlemenin Çin’in kararlı kalkınma politikalarının bir sonucu olduğunu söyledi:

“Son 70 yılda, Çin Komünist Partisi’nin güçlü liderliği altında Xinjiang tüm alanlarda tarihî başarılara imza attı. Ülke genelinde olduğu gibi, Xinjiang da yoksullukla mücadelesini başarıyla tamamladı ve kapsamlı bir refah toplumu inşa etti. Bölgenin gayrisafi yurt içi hasılası 1,23 milyar yuandan 2,05 trilyon yuana yükselerek tam 203 kat arttı. Ayrıca kırsal kesimde yaşayan 3 milyon 60 bin yoksul vatandaşın tamamı yoksulluktan kurtuldu.

Xinjiang artık Avrasya kıtasını birbirine bağlayan altın bir koridor hâline gelmiştir. Bir zamanlar uzak bir iç bölge olarak görülen Xinjiang, bugün Çin’in batıya açılan ön cephesine dönüşmüştür. Eskiden çorak çöllerle kaplı olan bu topraklar, artık yeşil kalkınmanın simgesi hâline gelmiştir.

Bölgenin nüfusu 1953’te 4,78 milyondan 2020’de 25,85 milyona yükselmiştir. Azınlık nüfusu ise 4,45 milyondan 14,93 milyona çıkmıştır. Tüm etnik grupların kültürel yaşamı giderek zenginleşmiş; birlikte yaşama, birlikte öğrenme, birlikte inşa etme, birlikte paylaşma, birlikte çalışma ve birlikte eğlenme anlayışı güçlenmiştir. İnsanlar adeta “nar taneleri gibi birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiştir.”

“Gelin, görün ve gerçek Xinjiang’ı tanıyın”

Büyükelçi Jiang Xuebin, Xinjiang hakkında olumsuz değerlendirmelerin dile getirildiğini belirterek, bunun temel nedeninin bilgi eksikliği olduğunu vurguladı. Türk dostlarını Xinjiang’a davet ederek bölgedeki gelişmeleri yerinde görmeye çağıran Xuebin, şunları söyledi:

"Uluslararası alanda Xinjiang hakkında bazı olumsuz sesler duyuluyor. Bunun büyük ölçüde yetersiz bilgiye dayandığını ve bazı Çin karşıtı çevrelerin kasıtlı karalamalarının da bunda rol oynadığını biliyoruz. Ancak “görmek, inanmanın ön koşuludur.”

Son dönemde Türkiye toplumunun farklı kesimlerinden dostlarımız Xinjiang’ı ziyaret etti; ekonomik gelişmeye, toplumsal uyuma, dini hoşgörüye ve etnik barışa bizzat tanıklık ettiler. Bu ziyaretlerin ardından paylaşılan izlenimler Türkiye’de geniş yankı uyandırdı ve Xinjiang’a yönelik önyargılı eleştirilere güçlü bir yanıt oluşturdu. Daha fazla önyargısız Türk dostumuzu Xinjiang’a davet ediyoruz. “Gelin, görün, gerçek ve çok boyutlu Xinjiang’ı tanıyın.”

Çin’in kalkınma gücü, birlikte başarma iradesinden kaynaklanıyor

Xuebin, Çin’in kalkınma başarısının, Çin Komünist Partisi’nin merkezi ve bütüncül liderliği sayesinde ülkenin tek yürek hâlinde kalkınmaya odaklanabilmesinden kaynaklandığını belirterek şunları söyledi:

“Xinjiang’daki 70 yıllık büyük dönüşüm, Çin ulusunun büyük yeniden dirilişinin somut bir yansımasıdır. Çin’in bu denli kalkınma mucizeleri gerçekleştirebilmesinin en önemli nedenlerinden biri, Çin Komünist Partisi’nin merkezi ve bütüncül liderliği altında ülkenin tek yürek hâlinde kalkınmaya odaklanabilmesi ve büyük hedefleri birlikte başarabilmesidir. Birinci Beş Yıllık Plan’dan On Dördüncü Beş Yıllık Plan’a kadar değişmeyen temel amaç, Çin’i modern ve sosyalist bir ülke hâline getirmektir.”

“Çin, 15. Beş Yıllık Plan ile modernleşmede yeni bir döneme giriyor”

Çin Komünist Partisi 20. Merkez Komitesi’nin 4. Genel Kurulu’nun başarıyla tamamlandığını hatırlatan Xuebin, bu toplantının Çin’in önümüzdeki beş yıla yönelik büyük vizyonunu ortaya koyduğunu belirterek, Çin tarzı modernleşmenin derinlemesine ilerletilmesi konusunda yön gösterici bir rol üstlendiğini ifade etti ve şunları söyledi:

"Kısa süre önce, tüm dünyanın dikkatini çeken Çin Komünist Partisi 20. Merkez Komitesi’nin 4. Genel Kurulu başarıyla tamamlandı. Toplantıda, “Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 15. Beş Yıllık Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Planı’nın Hazırlanmasına İlişkin Önerileri” kabul edildi.

Bu belge, “15. Beş Yıllık Plan” döneminde Çin’in ekonomik ve sosyal kalkınmasına yön verecek temel ilkeleri ve öncelikli hedefleri ortaya koydu. Aynı zamanda, önümüzdeki beş yıla ilişkin büyük vizyonu çizerek Çin tarzı modernleşmenin derinlemesine ilerletilmesi için yol gösterici bir çerçeve sundu.

Çin, önümüzdeki dönemde bilim ve teknolojide yüksek düzeyde kendi kendine yeterliliği ve yenilik kapasitesini hızla artırmayı, yeni nitelikli üretim güçleri geliştirmeyi ve modern bir kalkınma düzeni inşa etmeyi hedefliyor. Ayrıca yüksek düzeyde dışa açılımı genişletmeyi, çok taraflı ticaret sistemini korumayı, uluslararası dolaşımı güçlendirmeyi ve ticaretin yenilikçi gelişimini teşvik etmeyi planlıyor.

Çin, çift yönlü yatırım işbirliği alanlarını genişleterek ve “Kuşak ve Yol” Girişimi’ni yüksek kaliteyle hayata geçirerek karşılıklı faydaya dayalı yeni bir işbirliği dönemine adım atmayı amaçlıyor."

“Çin ve Türkiye, modernleşme yolunda omuz omuza ilerleyecek”

Gelecek yıl Türkiye ile Çin’in diplomatik ilişkilerinin 55. yıl dönümünü önemli bir fırsat olarak gördüklerini belirten Xuebin, bu anlamda iki ülkenin tüm alanlarda işbirliğini derinleştirerek modernleşme yolunda omuz omuza ilerleyeceğini ifade etti:

"Bugün tarihî bir dönüm noktasında bulunan Çin, mevcut fırsatları değerlendirerek Çin tarzı modernleşmeyi kararlılıkla ilerletecektir. Türk halkı da “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu hayata geçirme yolunda yeni bir seferberlik başlatmıştır.

Her iki tarafın da iki ülke liderlerinin vardığı önemli uzlaşmaları rehber edinmesi, gelecek yıl kutlanacak diplomatik ilişkilerin 55. yıl dönümünü bir fırsat olarak görmesi, kalkınma stratejilerini uyumlaştırması, siyasi güveni pekiştirmesi, tüm alanlarda somut işbirliğini derinleştirmesi ve çok taraflı platformlarda koordinasyonu güçlendirmesi büyük önem taşımaktadır. Bu şekilde, Çin-Türkiye stratejik işbirliği ilişkisi yeni bir zirveye ulaşacaktır."

“Türkiye-Çin dostluğu için yıllardır mücadele ediyoruz”

Büyükelçinin konuşmasının ardından söz alan Türkiye-Çin Dostluk Vakfı Başkanı Hasan Çapan, yıl içerisinde Çin’e iki kez ziyaret gerçekleştirdiklerini belirterek, bu ziyaretler kapsamında üst düzey temaslarda bulunduklarını ifade etti. Çapan, konuşmasında şunları söyledi:

“Türkiye-Çin dostluğu uzun yıllardır, Vakfımız aracılığıyla imkânlarımız dâhilinde gelişmesi ve ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin daha ileri bir safhaya ulaşabilmesi için elimizden geldiğince, gücümüz nispetinde destek olmaya çalışarak sürdürdüğümüz bir mücadeledir.

Çin’e yakın zamanda iki ziyarette bulunduk. Bunlardan biri, siyasetçi, politikacı ve akademisyenlerden oluşan bir grupla gerçekleştirildi. Şanghay ve Hangzhou’ya gittik.

Bu ziyaret kapsamında, başta yapay zeka olmak üzere birçok alanda üst düzey teknolojik gelişmelerin yaşandığı tesislerde temas ve ziyaretlerde bulunduk. Akıl almaz teknolojilerin gelişimini yerinde izlemeye çalıştık.

Üniversite ziyaretlerimiz ve birçok kurumla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler oldu. Elbette tüm bu temaslar oldukça faydalıydı.”

“Xinjiang meselesi Batı’nın uydurduğu bir hikâye”

Çapan, Xinjiang meselesinin Batı tarafından uzun süredir vakıflar üzerinden fonlanarak organize edildiğini ve bu yapının Türkiye-Çin ilişkilerini sabote etmeyi hedeflediğini söyledi. Bölgeye gidip yerinde gözlemde bulunduklarını belirten Çapan, Han Çinlileri ile azınlıklar arasındaki farklara da dikkat çekerek şunları ifade etti:

“Xinjiang meselesi, Batı’nın yıllardır bazı kurumlar aracılığıyla, özellikle bazı kongrelere bağlı vakıflar üzerinden fon ayırarak organize ettiği bir kampanyadan ibarettir. Bu yapı, Avrupa üzerinden ve Türkiye’deki bazı kuruluşlar ve dernekler vasıtasıyla Türkiye-Çin ilişkilerini sabote etmeyi hedeflemiştir.

Biz bölgeye gidip yerinde gördük. Örneğin, bir Han Çinlisinin üniversiteye girebilmesi için 500 puan alması gerekirken, bir azınlık mensubu 400 puanla üniversiteye kabul edilebiliyor. Azınlık öğrenciler 16 yıl boyunca ücretsiz eğitim alabiliyor. Yurt hizmetinden ücretsiz faydalanıyor, ayrıca okula gittiği için aylık 1000 yuan maaş alıyor. Han Çinlileri için bu imkanlar yalnızca 9 yıl ile sınırlı.

İş yerlerinde işe alımda da denge gözetiliyor; %50 Han Çinlisi, %50 azınlık kotası uygulanıyor. Ücretlendirmede ise azınlık çalışanlara, bulundukları konuma göre %10 ila %20 oranında daha yüksek maaş veriliyor. Bunun sebebi, azınlık olmaları nedeniyle bazı ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabilmelerinin sağlanması. Dolayısıyla “Xinjiang meselesi” tamamen bir hurafedir. Batı’nın uydurduğu, gerçekle bağdaşmayan bir hikâyeden ibarettir.”