6 Şubat 2023'te Türkiye, tarihinin en büyük ve en yıkıcı felaketlerinden birini yaşadı.

Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, resmi kayıtlara göre 53 binden fazla can kaybına yol açtı.

11 ilde ağır yıkıma neden olan bu afet, 13 milyon insanın hayatını doğrudan etkiledi.

6 Şubat depremleri, barınma krizi başta olmak üzere, kaybolan çocuklar, sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar ve hijyen sorunları gibi birçok soruna yol açtı. Gıda ve suya erişimde zorluklar yaşandı, işsizlik arttı ve eğitimde aksaklıklar oldu.

Yardım ve koordinasyon eksiklikleri süreci daha da zorlaştırdı.

Deprem konutları ne durumda?

Yıkılan kentlerin yeniden inşa süreci ise devam ediyor.

Depremlerden bir ay sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz" açıklamasında bulunmuştu. 

Bu süreçte binlerce depremzede yeni evlerine kavuşurken, henüz yerleşemeyenler için yoğun inşaat çalışmaları aralıksız sürüyor.

Peki konut hedeflerinin ne kadarı gerçekleştirilebildi?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 26 Ocak'ta illere göre teslim edilen konut, köy evi ve işyeri sayılarını açıkladı.

Buna göre, 11 ilde toplamda 169 bin 171 konut, 32 bin 260 köy evi ve 149 işyeri sahiplerine teslim edildi. Yani, iki yıl içinde 201 bin 431 hane teslim edilmiş oldu.

Bu rakam, bir yıl içinde tamamlanması vaat edilen hedefin yaklaşık yüzde 63'üne karşılık gelirken, toplam vadedilen miktarın ise yüzde 31'ini oluşturuyor.

Thumbs B C Fb4Ced83Dbb6A9F759C45520Ef557Fd2

Bir kısmında inşaat henüz başlamadı

Depremzedeler için inşa edilen afet konutları Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından ihale ile yapılıyor.

TOKİ'nin internet sitesinde, her bir afet konutu ihalesinin ili, kaç konut içerdiği, maliyeti ve tamamlanma oranı görülebiliyor.

TOKİ verilerine göre 27 Ocak itibarıyla depremden etkilenen illerde konut ve işyerlerinden çevre düzenlemelerine kadar 490 proje hazırlandı.

Fakat sitedeki bilgilere göre bu projelerin bir kısmında inşaat henüz başlamadı, bir kısmı ise henüz ihaleye çıkmadı.

TOKİ'nin sitesinde her bir projenin tamamlanma oranı da yüzde olarak yer alıyor.

Mevcut 490 projenin tamamlanma ortalamasının 27 Ocak itibarıyla yüzde 39 seviyesinde olduğu görülüyor.

Thumbs B C 69C5882C7E8309C753Ce9D986727D7A8

"Evine girmeyen afetzede kalmayacak"

Hükümetin son açıklamaları, deprem konutlarıyla ilgili ilk hedeflerde revizyona gidildiğini gösteriyor. Depremin birinci yıl dönümünde 46 bin konutun "kura çekimine hazır" hale getirildiği duyuruldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 sonuna kadar 200 bin konut teslim etmeyi hedeflediklerini belirtti.

Putin’den Çin’e güvence ABD’ye uyarı Putin’den Çin’e güvence ABD’ye uyarı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, 2025 yılı sonunda 11 ilde evine girmeyen afetzede kalmayacağını söyledi. Ocak ayında yaptığı açıklamada, 358 bin 859 konut ve 62 bin 817 köy evinin inşa edileceğini açıkladı; bu toplamda 421 bin konut yapımına denk geliyor.

Aralık ayında ise Bakan Kurum, inşaat çalışmalarının hızla devam ettiğini ve 11 ilde 174 farklı alanda, 3 bin 481 şantiyede, 182 bin işçi, mühendis ve mimarın görev aldığını vurgulamıştı.

Kaç çocuk kayıp?

6 Şubat depremleri, binlerce can kaybına yol açmakla kalmadı, aynı zamanda birçok çocuğun kaybolmasına da neden oldu.

Ailelerinden ayrı düşen çocukların akıbeti, afet sonrası en büyük endişelerden biri haline geldi. Geride kalan ailelerin "gidecek bir mezarımız bile yok" sözleri, yaşanan acıları gözler önüne seriyor. 

Depremden sonra kaç kişinin kayıp olduğuyla ilgili farklı sayılar dillendiriliyor.

İçişleri Bakanlığı depremden üç ay sonra, 86'sı çocuk 297 kişi için kayıp müracaatı yapıldığını açıklamıştı.

Bakan Ali Yerlikaya, Kasım 2024 itibarıyla 75 depremzedenin kayıp olduğunu duyurdu.

Yerlikaya bunların 30'unun çocuk olduğunu söyledi.

Açıklamaya göre kayıpların 50'si Türk, 25'i yabancı. Yabancıların çoğunun Suriyeli olduğu tahmin ediliyor.

CHP Hatay milletvekili Nermin Yıldırım Kara ise ellerinde 140 kişilik bir liste olduğunu söylüyor. Bunların 38'i çocuk.

82701Bf0 Deef 11Ef A916 Cf13Bb39C9A1.Jpg-1

Ege ve Emir (sağda) Gültekin, depremden bir gün önce üşümemek için evde karla oynamıştı

Sayılar arasındaki fark neden bu kadar fazla?

6 Şubat Deprem Kayıpları Platformu sözcüsü Sema Güleç'e göre bakanlık, gaiplik başvurusuyla nüfustan düşürülen kişileri kayıp olarak kabul etmiyor.

Gaiplik uzun süre haber alınamayan kişilerin ailelerinin başvurusuyla ölü olarak kayda geçirilmeleri anlamına geliyor.

Aileleri iki yıldır dört yaşındaki Emir Gültekin, beş yaşındaki Asel Kılıç ve iki yaşındaki Sercan Hasan Koşar'ı arıyor

Aileleri iki yıldır dört yaşındaki Emir Gültekin, beş yaşındaki Asel Kılıç ve iki yaşındaki Sercan Hasan Koşar'ı arıyor

Kayıplarla ilgili neler biliniyor, aileler yakınlarını nasıl arıyor?

Kayıp çocukların hikayeleri genellikle birbirine benziyor.

Umay Kısaçam deprem olduğunda henüz altı aylıktı. Antakya'daki Rönesans Rezidans'ta annesi Kadriye Pınar ve babası ile birlikte enkaz altında kaldı. Onun da annesinin de cenazesi halen bulunamadı.

Teyzesi Ayşe Ambarcıoğlu, yetkililerin enkazdaki patlama ve yangın nedeniyle cenazelerin bulunamadığını söylediklerini aktarıyor:

"Zaten doğru düzgün arama da yapılmadı, hemen enkazın kaldırılması için çok ciddi çaba sarf ettiler, bizim de gücümüz yetmedi."

Cenazelerin bulunacağına dair ümitsizliğini şu sözlerle dile getiriyor:

"Üzerinden zaten iki yıl geçti. Bu saatten sonra getirecekler, bir kemik parçasını elimize tutuşturup, 'Bu sizin kardeşiniz' mi diyecekler?"

7Aaaf970 E332 11Ef A319 Fb4E7360C4Ec.jpg

Altı yaşındaki ikizler Duru ve İpek'i, 12 yaşındaki İrem Karaca'yı ve altı aylık Umay Kısaçam'ı arama çalışmaları sonuç vermedi

"Bir kemik bulsak ona bile razıydık"

İki yaşındaki Sercan Hasan Koşar da Rönesans Rezidans'ta anne ve babasıyla birlikte depreme yakalandı. Ailenin cenazelerine ulaşılamadı, sadece baba Serkan Koşar'ın sırtından bir parça bulunabildi.

Altı yaşındaki ikizler İpek ve Duru Koyuncu, Antakya'daki İlke Apartmanı'ndaydı.

Dayı Hüseyin Caner Yurdakul, yangın çıkan binayı sığınağına kadar aradıklarını söylüyor.

Fakat kız kardeşi Ayşenur, eniştesi Semih ve yeğenlerini bulamadığını anlatıyor. "Bir kemik bulsak ona bile razıydık, hiçbir şey çıkmadı" diyor.

Beş yaşındaki Asel Kılıç da depremde aynı apartmandaydı.

Dedesi Salahattin Kılıç son bir yılda oğlu Mustafa ve gelini Hasret ile ilgili iletişime geçenin olmadığını söylüyor.

Deprem zamanı 12 yaşında olan İrem Karaca'dan da hâlâ haber yok.

Depremde annesini, kayınvalidesini, eşini ve üç çocuğunu yitiren baba Fatih Karaca, "Önceleri her ay polis arıyordu, 'Kızınızla ilgili bir haber var mı' diye. Şimdi o da kalmadı. Ne arayan var, ne de soran. 'Halin nedir' diyen de yok" diyor.

Refakatçisiz çocuklar mı kaçırıldı?

6 Şubat depremlerinden sonra bazı çocuklar sağ bulundu, ancak yanlarında refakatçileri yoktu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Ocak 2024'te, refakatçisiz çocuklar arasında kaybolanın olmadığını söylemişti.

Bu çocukların aileleriyle yeniden buluşturulduklarını, devlet korumasına alındıklarını ya da koruyucu aileye verildiklerini kaydetmişti.

Emir Gültekin'in teyzesi Nurşen Kısa, çocuğun kaçırıldığını düşünmüyor.

Enkaza vardıklarında refakatçisiz üç çocuğa rastladıklarını hatırlatarak, "Kaçırılacak olsa neden benim yeğenim kaçırılsın?" diyor.

Kayıplar nasıl aranıyor?

Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK), 2023 ve 2024 yıllarında Meclis’te bir Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etmişti. Ayrıca, kaybolan kişilerin çocuk, yaşlı bakım ve kadın sığınma evleri ile hastanelerde aranmasını, şüpheli durumlarda mezarların açılarak incelenmesini ve enkazların yeniden taranmasını istemişti.

Geçtiğimiz yıllarda, muhalefet partilerinin kayıplar için Meclis’te komisyon kurulması önerisi, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilmişti. Ancak 2024 yılında, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) bünyesinde bir komisyon kuruldu.

6 Şubat Deprem Kayıpları Platformu’nun sözcüsü Sema Güleç, AFAD yetkilileriyle her ay uzaktan görüşerek bilgi alışverişinde bulunduklarını belirtiyor. Güleç, aynı zamanda kayıplar arasında yer alan 24 yaşındaki mimar oğlunu da arıyor.

Belirsizlik çok zor: Kayıp yakınları ne istiyor?

Son bir yılda kayıp iki kişinin cenazesi bulundu.

Bu kişilerden 26 yaşındaki Merve Ateş'in yanlış isimle defnedildiği ortaya çıktı.

Ablası İlknur Karaca, basına verdiği demeçlerde yeniden DNA testi yapılmasını istediğini söyledi.

"Cenazenin bir kaç yıl sonra başka biri çıkma ihtimali de söz konusu. Ben bu durumda bir kez daha yıkılmak istemiyorum" dedi.

9B74Ff90 Def3 11Ef 98F2 Fb6004D12416.Png

Merve Ateş'in cenazesi Yağmur Uçmaz ismiyle bulundu

Bulunan diğer kişi ise Aybüke Körük.

Annesi Fadime Gökçe cenazenin kızına ait olduğuna inanmıyor; o da yeniden DNA testi yapılmasını istiyor.

CHP milletvekili Kara, Ateş'in başka isimle gömüldüğünü hatırlatarak, "Onun gibi onlarca kişi olabilir" diyor.

Bazı enkazların iyi bir şekilde taranmadan kaldırıldığını savunan Kara, örnek olarak halen 48 kişinin kayıp olduğu Rönesans Rezidans'ı gösteriyor.

"Kamuoyunda çok gündem olduğu için, enkazı alelacele kaldırıldı. İnsanlar belki de uzuvlarıyla birlikte yok edildi o enkazda" diyor.

"Nüfustan düşürülmesini asla kabul etmeyeceğim"

Kayıplarının bulunmasının bir "borç" olduğunu söyleyen 6 Şubat Deprem Kayıpları Platformu sözcüsü Güleç, "Bir mezarımız yok gidecek. Geçen yıl enkaza gittim, çiçeğimi bıraktım" diyor ve ekliyor:

"Belirsizlik çok zor. Mantığım vefat etmiştir diyor, ama kalpten diyorsun ki acaba bir yerden çıkıp gelecek mi oğlum… Bulamadığım sürece ölene kadar bu şekilde düşüneceğim."

Nurşen Kısa da Emir'i aramaktan vazgeçmeyeceğini söylüyor:

"Benim çocuğuma dair ne canlı ne ölü diye hiçbir şey yok. Nüfustan düşürülmesini asla kabul etmeyeceğim."

Okullar depremden nasıl etkilendi?

Depremin en ağır etkilerinden biri de, eğitim sistemi ve okullar üzerinde oldu. Deprem sonrası yüzlerce okul kullanılamaz hale gelirken, yüz binlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum kaldı.

İki yıl geçmiş olmasına rağmen, deprem bölgesindeki eğitim hâlâ ciddi zorluklarla karşı karşıya. 

Bölgedeki eğitim sürecine yönelik çeşitli adımlar atılmış olsa da, bu adımların çoğu yetersiz ve plansız kaldı. 

Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre, deprem bölgesindeki birçok okul ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Ancak, iki yıl geçmesine rağmen pek çok okulun yeniden inşası hâlâ tamamlanmadı. 

Deprem bölgesindeki eğitim, ya hasarlı binalarda ya da geçici konteyner sınıflarda devam ettirilmeye çalışılıyor. Hasarlı binaların kullanılmaya devam edilmesi, olası artçı sarsıntılarda veya yeni bir depremde daha büyük felaketlere yol açabilir. Konteyner sınıflarda ise öğrenciler, fiziksel zorluklarla karşı karşıya kalırken, aynı zamanda psikolojik olarak da güvensizlik duygusuyla eğitim görüyor.

17.03 9 A A 30593902

Hatay

Eğitim Sen'in deprem bölgesinden edindiği verilere göre;

Deprem öncesinde 14.724 olan derslik sayısı 8.045’e düşmüştür. Dersliklerin %45,4’ü kullanılmaz hale gelmiştir.

210 okul binası ya tamamen yıkılmış ya da kullanılamaz hale gelmiştir. 180 okul ise orta hasarlıdır.

Güzel Sanatlar Lisesi, konteyner alanlarda eğitim verirken, Osman Ötken Anadolu Lisesi, Rauf Bey Gemisi'nde eğitim görmek zorunda kalmaktadır.

İkili eğitim uygulaması yaygınlaşmış, öğrenciler sabah karanlıkta okula gitmek ve akşam geç saatlere kadar derste kalmak zorunda bırakılmıştır.

Laboratuvar, kütüphane ve sosyal alan eksiklikleri, eğitimin niteliğini düşürmektedir.

Hatay’da birçok okulun birden fazla okul tarafından kullanılması ve sınıf mevcutlarının artması hijyen sorununu büyütmüştür.

MEB, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle İUP (İşgücü Uyum Programı) kapsamında güvencesiz ve düşük ücretli temizlik personeli görevlendirmiştir.

Veli ve öğretmenler, ek ödeme yaparak temizlik hizmetlerini finanse etmek zorunda bırakılmıştır.

Adıyaman

Adıyaman’da toplam 801 okuldan 392’si hasarsız, 287’si az hasarlı, 41’i orta hasarlı, 63’ü ağır hasarlı ve 14’ü yıkıldı.

Deprem sonrası 54 okul tamamlanmış, 38 okulun inşaatı devam ediyor, 5 okul ihale sürecinde.

Güçlendirme çalışmaları yapılan bazı okullarda, hatalı uygulamalar nedeniyle kamu zararı oluştu.
Okullara bağlı pansiyonların güçlendirme çalışmaları devam ediyor, öğrenciler farklı pansiyonlara yerleştirildi ve bu durum ulaşım sorunlarına neden oldu.
Kalıcı yaz saati uygulaması ve ikili eğitim nedeniyle öğrenciler erken saatlerde karanlıkta okula gitmek zorunda kalıyor.

Kütüphane ve laboratuvar gibi ortak alan eksiklikleri eğitimde eşitsizliği artırıyor.

İskenderun

10 okul henüz eğitime açılmamış, öğrenciler farklı okullara yönlendirilmiştir.

Konteyner sınıflarda eğitim devam etmektedir.

Klima ve havalandırma eksiklikleri, özellikle yaz aylarında sınıfları yaşanmaz hale getirmektedir.

Malatya

17 okulda hâlâ konteyner sınıflar kullanılmaktadır.

18 okul tamamen kapalı, güçlendirme veya yeni bina inşaatı bulunmamaktadır.

Osmaniye

Hasarlı okullarda eğitim yapılmamakta, öğrenciler farklı okullara yönlendirilmiştir.

Deprem sonrası öğretmen ihtiyacı bulunmamaktadır ancak öğrenciler servislerle taşınmaktadır.

İnternet altyapısı tamamlanmış ancak barınma sorunları kısmen devam etmektedir.

Thumbs B C 676A3A0F9Ee9746E1Ca7Bf46Cc9Cc401

Öğrenci ve öğretmenlerin durumu

Deprem nedeniyle evlerini kaybeden birçok aile hâlâ kalıcı konutlara yerleştirilemedi. Bu durum, öğrencilerin hem eğitim düzenini bozdu hem de ders çalışmalarını zorlaştırdı. Geçici barınma alanlarındaki yaşam koşulları ve kısıtlı ulaşım imkânları, okula devam oranlarını düşürdü.

Birçok öğretmen ise, barınma imkânlarının yetersizliği nedeniyle ya tayin istemek zorunda kaldı ya da büyük zorluklarla yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Öğretmen açığının artmasındaki en büyük etkenlerden biri de mevcut fiziki koşulların yetersizliği.

  • Deprem bölgesinde okullaşma oranı hızla düşmüştür.
  • 6 Şubat depremleri sonrasında Hatay’da 2021-2022’ye göre 65.248, Malatya’da 29.383, Kahramanmaraş’ta 29.091, Adıyaman’da 18.452 öğrenci azalmıştır.
  • Hatay’da öğrenci sayısı 120.000’den 77.295’e düşmüştür. Okul öncesi eğitimde %14,41, ilkokulda %10, ortaokulda %18, lise düzeyinde %28 azalma görülmüştür.
  • Konteyner okullarda eğitim gören öğrenci sayısı Hatay’da 7.650, Defne’de 700’dür.
  • İskenderun’da 3.600 öğrenci başka bölgelere göç etmiş ve %36 oranında devamsızlık yaşanmaktadır.
  • Malatya’da 23.000 öğrenci bölgeyi terk etmiş, %8 oranında devamsızlık tespit edilmiştir.
  • Adıyaman’da deprem döneminde öğrenci sayısı 18 bin 452 kişi azalmış, okul terki artmıştır.
  • Afet bölgesindeki kız çocuklarının okula erişimi zorlaşırken, hijyen, güvenlik ve sosyalleşme gibi temel ihtiyaçları karşılanmamaktadır.
  • MEB verilerine göre Hatay’da 6.343 öğretmen hâlâ konteynerlerde yaşamaktadır.
  • Öğrencilerin büyük bölümü de hâlâ konteyner kentlerde kalmaktadır.
  • 21 metrekarelik alanlarda 4-5 kişi birlikte yaşamak zorunda bırakılmaktadır.
  • AFAD’ın elektrik ve su giderlerini MEB’e devretme talebi reddedilmiş, öğretmenlerden bireysel abonelik almaları istenmiştir.
  • Sık sık elektrik ve su kesintileri sık yaşanmaktadır.
  • Deprem sonrası kırsal kesimlere taşınan öğrenciler için ücretsiz ulaşım sağlanmamıştır.
  • Malatya’da otobüs eksikliği büyük bir sorun teşkil etmektedir.
  • İkili eğitim sistemi nedeniyle öğrenciler karanlıkta okula gitmek ve eve dönmek zorunda kalmaktadır.
  • Deprem bölgesinde bile okul öncesi için verilen ücretsiz yemek uygulaması kaldırılmıştır.
  • Sağlık örgütlerinin araştırmalarına göre, Hatay’da ailelerin %76,3’ü güvencesiz çalışmakta, %56,7’sinin düzenli geliri bulunmamaktadır.
  • Çocukların %33,5’i düzenli gıdaya erişememektedir.
  • 5 yaş altı çocukların %6,2’si bodur, %8,9’u zayıf, %4,4’ü ise aşırı kiloludur.

Depremin psikolojik etkileri

Depremin yarattığı psikolojik travma, bölgedeki öğrenciler üzerinde derin izler bırakmıştır. Birçok çocuk, sevdiklerini kaybetmenin ve sürekli bir güvensizlik duygusuyla yaşamanın ağır etkilerini taşımaktadır. Maalesef, bu süreçte MEB ve diğer ilgili kurumların yeterli psikososyal destek sunabildiğini söylemek zordur.

  • Hatay’da psikolojik destek için sadece 440.000 öğrenciyle görüşülmüştür, bu oran toplam öğrencilerin yalnızca %10’u kadardır.
  • Adıyaman’da MEB’in afet sonrası psikososyal destek çalışmaları yetersiz kaldı.
  • İskenderun ve Malatya’da rehber öğretmenler mevcut olsa da rehberlik odaları yetersizdir.
  • Her okula en az bir psikolojik danışman atanması gerekirken, yeterli öğretmen ataması yapılmadı.

"Gençlerde kalp krizi vakalarında bir artış var"

Depremin etkileri ciddi sağlık ve hijyen sorunlarını da beraberinde getirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Kanatlı, 6 Şubat depremleri sonrası Hatay’daki sağlık hizmetleriyle ilgili yaşanan sıkıntıları şöyle sıraladı:

Hatay’da 56 aile sağlık merkezi yıkıldı ancak yalnızca üçü yeniden yapıldı. Ayakta kalan sağlık merkezlerine ise depremin üzerinden iki yıl geçtikten sonra yıkım kararı alındı. Bu dönemde bazı merkezler konteynerlere taşındı. Depremde hayatını kaybeden aile hekimleri nedeniyle 40 bin kişi aile hekimsiz kaldı ve yaklaşık 100 bin kişinin aile hekimi bulunmuyor. Birinci basamaktaki sağlık hizmetlerinin zayıf olması, ikinci ve üçüncü basamağı da olumsuz etkiledi. Yenidoğan yatak kapasiteleri ve yoğun bakım üniteleri de ciddi şekilde azaldı.

  1. Yoğun bakım yatak sayısındaki azalma nedeniyle, tedavi edilmesi gereken hastalar acil servislerde uzun süre beklemek zorunda kaldığı için ölüm oranları arttı.
  2. Depremden etkilenen 11 kentte sağlık personeli tükenmiş, motivasyon kaybı yaşamış ve psikolojik sorunlarla savaşıyor. İki yıl sonra bile hâlâ konteynerlerde kalan sağlık çalışanları var.
  3. Taş ocakları ve beton santralları gibi inşaat faaliyetlerinin devam etmesiyle havada ciddi miktarda toz birikiyor. Bu toz, uzun vadede akciğer kanseri gibi hastalıklara da yol açabiliyor. Özellikle gençlerde kalp krizi vakalarında bir artış var.

22.02 9 A A 30377282

Dr. Kanatlı, deprem bölgesi için kanser uyarısında bulundu. Kanatlı, enkazlardan yayılan ağır metallerin, ilin gelecekte kanser riskiyle anılmasına sebep olabileceğine dikkat çekti. 

Çernobil örneği

Kanatlı, enkazlarla yayılan ağır metallerin Çernobil Faciasında olduğu gibi uzun vadede kanser riskine yol açıp açmayacağı sorularına, “Maalesef Hatay da 15-20 yıl sonra kanserle anılacak” şeklinde cevap verdi. Dr. Kanatlı, ağır metallerin Hatay halkı üzerindeki etkilerine ilişkin şunları söyledi:

"Biz Türk Tabipler Birliği olarak Deniz Hava Hakkı platformuyla beraber bir çalışma yaptık. Havayı ölçerek Dünya Sağlık Örgütü'nün pm2.5 pm10 partikül maddeler değerlerinin 30 günlük ölçümde 20 gün boyunca 4 katını geçtiğini gördük. İstanbul ve Ankara Çevre Mühendisleri Odası'nın Nisan ayında ve Eylül ayında yapılan iki tetkikinde de numunelerinin yarısında asbest tespit ettik. Bunların akut ilk dönemdeki etkileri alerjik reaksiyonlar, konjonktivitler, astım ve KOAH’ın alevlenmesidir. Uzun sürede akciğer zarı kanseri, karın içi zarı kanserine neden olur" 

Thumbs B C 3C234Ddb16De28A9B9Df42Ba0A924103

Kanatlı son olarak şunları söyledi:

"Yıkım firmalarının özensiz davranmaları sonucu yeraltındaki kanalizasyon sitemiyle su sistemi patladı karışma yaşandı. Zaten biz yaptığımız bir iki tetkikte kanalizasyonun içinde bulunan insana zarar veren bakterilerin yüksek olduğunu gördük. Dolayısıyla insanların ishal ve tifo gibi benzeri hastalıklara yakalanmaması için pet suyu içmelerini istedik ve yaz boyu bunu kontrol altına aldık" şeklinde konuştu.

Thumbs B C C6A754B78C60C8Ed17D48E9E37127Eab

Bakanlık hangi sağlık yatırımlarını yaptı?

Sağlık Bakanlığından deprem bölgesindeki sağlık yatırımlarına ilişkin yapılan açıklamaya göre ise, iki yılda 110 sağlık tesisinin yapımı tamamlandı. Bu kapsamda maliyeti 42,5 milyar lirayı bulan 5 bin 588 yataklı ve 110 ünitli 26 hastane ve 84 birinci basamaklı sağlık tesisi hizmete alındı.

Tamamlanan bu yatırımlara ilaveten aynı illerde 58 milyar lira tutarlı, 5 bin 750 yataklı ve 55 ünitli, 25'i hastane olan 92 sağlık tesisi daha inşa ediliyor.

Söz konusu çalışmalara ek olarak 32,9 milyar lira tutarlı, 2 bin 470 yataklı ve 320 ünitli toplam 249 sağlık tesisi de yatırım programına alındı.

Buna göre Bakanlık, depremden etkilenen illerde tamamlanan 110 sağlık tesisi, inşaatı devam eden 92 sağlık tesisi ve planlanan 249 sağlık tesisi ile toplam 133,4 milyar lira tutarlı, 13 bin 808 yataklı ve 485 ünitli toplam 451 sağlık tesisini vatandaşların hizmetine sunacak.