Özel Haberler

Batı basını tartışıyor: Ticaret savaşını kim kazandı?

Washington yönetiminde Çin’e karşı ticaret savaşı ısrarı yerini uzlaşı mesajlarına bıraktı. Economist ve Financial Times gibi yayınlara göre makas değişimin arkasında ABD’nin ticaret savaşını kaybetmesi yatıyor.

Gökhun Göçmen

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin’e karşı gümrük tarifelerini artırarak başlattığı ve Çin’in misillemelerle karşılık verdiği ticaret savaşı bir anlaşmayla neticelenebilir. Çin ve ABD’li heyetlerin Malezya buluşmasında taraflar ihtilaflı konuları ele alırken Güney Kore’deki liderler zirvesinden anlaşma haberi gelebilir.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca, Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in yarın Busan'da ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geleceği belirtildi. Açıklamada, iki liderin Çin-ABD ilişkileri ve her iki tarafı ilgilendiren konular hakkında görüş alışverişinde bulunacağı ifade edildi.

ABD’nin son haftalarda Çin’e dönük yaptırım ve gümrük vergisinden ziyade anlaşma ve mutabakat mesajlarını öne çıkarması konuyu yakından takip eden Batılı medya kuruluşlarına göre sürpriz değil. Economist dergisi son sayısında ABD’nin ticaret savaşını kaybettiğini ilan ederek “Beyaz Saray’daki inanış ABD’nin elinin daha güçlü olduğu ve kendilerinin acıyı daha fazla tolere edebileceği yönündeydi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, ‘Çin güçsüzdür” demişti oysa gerçek farklıydı. Çin ticaret savaşını kazanıyor. ABD’nin yaptığı gibi ticaret savaşında el yükseltmeyi ve misilleme yapmayı biliyor.” diye yazdı.

Çin’in 3 üstünlüğü

ABD’nin amacının Çin’in ihracat gücünü geriye çekmek, teknonojik gelişimini yavaşlatmak ve bu sayede tavizler elde etmek olduğunu anımsatan Economist, Pekin yönetiminin süreç içinde 3 konuda yetkinleştiğini vurguladı.

İlk olarak Çin’in “el yükseltme oyununu” başardığını belirten dergi, bu bağlamda nadir toprak elementlerine uygulanan sıkı ihracat kontrollerini gündeme getirdi. İkinci olarak Çin’in “misilleme” yapmakta ustalaştığı değerlendirmesinde bulunan Economist “Trump, Amerikan limanlarına gelen Çin konteyner gemilerine vergi koyduğunda, Çin de kendi liman ücretleriyle karşılık verdi. Ayrıca geçen yıl Orta Batılı çiftçiler için 12 milyar dolarlık bir pazar olan ve Amerika’nın Çin’e en büyük ihracat kalemini oluşturan Amerikan soya fasulyesini almayı reddetmesi, Trump’ın değer verdiği bir seçmen bloğunu zor durumda bıraktı.” diye yazdı.

Çin yönetiminin üçüncü başarı dosyasını ise Çin Komünist Partisi’nin gücüne bağlayan İngiltere merkezli dergi “Bu hafta Komünist Parti önümüzdeki beş yılın kalkınma planını ele almak için toplanacak. Bu toplantı ile Xi Jinping’in teknoloji merkezli milliyetçi (tekno-milliiyetçi) yaklaşımını artırması bekleniyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Anlaşmaya istekli çünkü gerçeği kavrıyor

Economist dergisi gibi Financial Times gazetesi de Çin ve ABD hattındaki ticaret savaşına dair hazırladığı içeriklerde Pekin yönetiminin elinin güçlü olduğuna dikkat çekiyor. Gazetenin yazarlarından Gideon Rachman son yazısında, “Çin ticaret hesaplaşmasında iyi konumda” başlığını tercih etti.

Çin ve ABD’yi iki güçlü boksöre benzeten Rachman, ABD yönetiminden gelen müzakere çağrılarını anımsatarak şunları kaydetti:

“ABD’nin anlaşmaya istekli olması muhtemelen şu gerçeğin farkında varmasından kaynaklıyor: Eğer iki taraf gerçekten ticaret kavgasına girerse muhtemelen rakibini yere seren taraf Çin olacaktır. Trump ticaret savaşlarına ABD’nin Çin’den daha fazla mal aldığı ve bunun elini güçlendireceği varsayımına dayandı. Eğer ABD, bu malları Çin’den başka bir yerden tedarik edebiliyor olsaydı bu doğru olurdu. Oysa özellikle kimi kalemlerde Çin açık ara dominant bir tedarikçi. Bunun en açık örneği şu an Çin’in ihracata ciddi kısıtlamalar getirdiği nadir ve kritik toprak elementleri. Washington ve Pekin arasındaki ticaret kavgasını takip edenler bu hamlenin geleceğini çok önceden anlamıştı.”