CGTN Türk Dış Haberler Servisi
ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa’ya dönük güvenlik garantilerini belirsiz hale getirmesi ve Washington-Moskova hattındaki müzakereler sonrası yaşlı kıta kendi başının çaresine bakmak için tartışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un nükleer şemsiye teklifi kimi uzmanlar tarafından stratejik özerklik açısından olumlu bulunurken diğerleri Avrupa’nın bölünmüş güvenlik mimarisinin altını çiziyor.
Eurotopics’in aktardığına göre nükleer uzmanı Benoît Grémare, The Conversation için kaleme aldığı makalede “Macron’a göre Fransa, ABD’nin yerini almak üzere Doğu Avrupa ülkelerinde nükleer silah konuşlandırabilir. Fransa’nın sağlayacağı nükleer güvenlik şemsiyesi, nükleer silah taşıyan savaş uçakları konuşlandırmak suretiyle Avrupa’ya stratejik özerklik kazandırabilir.” diye yazdı.
Almanya’nın Süddeutsche Zeitung'a gazetesi de Fransa’nın nükleer şemsiyesinin sadece Moskova’ya değil Washington’a da net bir mesaj göndereceğinin altını çizerek “Şu açık ki, ABD'nin güvenlik şemsiyesini ikame edecek hızlı ve tam teşekküllü bir alternatif gelmeyecek. Bu kritik dönemde Avrupa’nın şoka girip hareketsiz kalması en büyük risk olacaktır. Dolayısıyla Merz ve Macron’un ortak girişimi, hem Moskova’ya hem de Washington’a verilmesi gereken önemli bir mesaj niteliğinde.” değerlendirmesinde bulundu.
“Rusya'yla uzun vadeli işbirliği şart”
Avrupa’nın alacağı tüm önlemlerin ötesinde yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyaç duyduğu ve bu şartlar altında Rusya ile uzlaşılması gerektiğini vurgulayan Yunanistan Tvxs isimli internet sitesi ise “Avrupa yurttaşlarının gerçekten yararına olan tek çözüm, önce Ukrayna’da barışın sağlanması ve akabinde de Rusya’nın Avrupa’daki yeni kolektif güvenlik sistemine entegre edilmesi olur. Bu çözüm de AB liderlerinin planladığı üzere silahlanmayı artırmayı değil, azaltmayı gerektirir. “ ifadelerini kullandı.
Öte yandan İspanya’nın el Pais gazetesi Paris’ten gelen teklifin iyi niye gösterisinden öte bir anlam taşımadığını savunarak şunları kaydetti:
“Önümüzdeki dört yıl içinde sözü edilen stratejik özerkliğe ulaşmanın mümkün olmadığı açık; dışa bağımlılık kaçınılmaz sürecek. Bu durum, Macron’un Force de frappe’ının nükleer kapasitesini nihayet diğer AB ülkelerine sunup sunmamasından ya da Polonya’nın nükleer silahları açıkça destekleyip desteklememesinden bağımsız bir durum. AB'nin 27 üyesi, Rusya’dan veya başka aktörlerden gelebilecek herhangi bir tehdide oybirliğiyle yanıt vermeye hazır olsa dahi, Avrupa’da ortak bir savunma sanayii bulunmuyor. Yyalnızca ulusal sanayilerimiz var Mevcut şirketlerin askeri gereksinimleri karşılaması yıllar alacaktır. En uygun koşullarda bile AB'nin askeri olarak ABD’nin yerini alması söz konusu değil.”