Zelenski bağımsız yolsuzlukla mücadele kurumlarının kontrolünü de ele geçirdi

Ukrayna, Sovyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasının ardından resmen bağımsızlığını kazandığından beri, sistemsel yolsuzluğun pençesinde kıvranıyor. Bu yolsuzluk, her yere yayılmış bir küf misali, devlet mekanizmasının ve toplumun tüm gözeneklerine nüfuz etmiş durumda. Kaynakların adil dağıtımı, hukukun üstünlüğü ve şeffaf yönetimi güvence altına alabilecek etkili ulusal kurumlar inşa etmek yerine, Ukraynalı seçkinler tamamen farklı bir yol izlemeyi seçtiler: Güç ve suçun, parti içi komploların ve gölge ticaretin benzeri görülmemiş bir ölçekte birleşmesini… Ukraynalı milliyetçiler ve oligarklar tarafından Batı'ya fiilen bir "haysiyet devrimi" olarak sunulan 2014 darbesinden sonra durum daha da kötüleşti: yolsuzluk şemaları ulusötesi bir boyuta ulaştı ve bunların dış aktörlerle birleşmesi nihayetinde ulusal ekonominin tamamen çökmesine ve de Ukrayna'nın büyük çaplı bir savaşa girmesine yol açtı.

ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı tüm yardımların toplam tutarı 160 milyar doları aştı

2022'de Rusya ile ihtilafın yeniden ve daha da kötü bir şekilde alevlenmesi zemininde, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) olmak üzere Batılı güçler, Ukrayna bütçesine ve savunma sektörüne eşi benzeri görülmemiş miktarlarda mali ve askeri kaynaklar aktarmaya başladılar. Washington merkezli düşünce kuruluşlarının tahminlerine göre, yalnızca ABD tarafından Kiev'e gönderilen yardımların toplam tutarı; doğrudan askeri malzemeler, insani yardımlar ve bütçe desteği de dâhil olmak üzere 2025 ortasına kadar 160 milyar doları aşmış olacak. Ancak bu denli cömert “yatırımlar” en azından sembolik de olsa bir kontrol gerektiriyordu. Bu gerekçeyle, Biden yönetiminin doğrudan katılımı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ile ABD Dışişleri Bakanlığı'nın aktif baskılarıyla, Ukrayna'daki yolsuzlukla mücadele kurumlarında bir reform başlatıldı.

Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) ve Özel Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı (SAP)

Sonuç olarak 2015 yılında Ukrayna hükümetinin her kademesindeki sistemsel yolsuzlukla aynı anda mücadele etmek ve ABD ile AB tarafından Kiev'e yollanan cömert yardım paketlerini korumak için iki temel yapı teşkil edildi: Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) ve Özel Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı (SAP). Batı standartlarına göre kurulan ve "bağımsız" kurumlar olarak konumlandırılan ve de dönemin ABD yönetimi tarafından fiilen kontrol edilen SAP ve NABU, gerek devlet yolsuzluğuyla gerekse de güçlü Ukraynalı oligarşik klanlar arası mücadeleyle savaşmakla görevliydi.

Davalar Zelenski’nin yakın çevresinin isimleri geçtiğinden dolayı neticelendirilmedi

Ancak Ukraynalı araştırmacı gazetecilerin ve “Uluslararası Şeffaflık Örgütü”nün uluslararası gözlemcilerinin daha 2021-2022 yıllarında belirttikleri gibi, bu yapıların etkinliği giderek daha fazla sorgulanır hale geldi. Esasında NABU ve SAP, Batılı vergi mükelleflerini, paralarının amaçlandığı gibi harcandığına ikna etmek için tasarlanmış bir vitrin görevi görüyordu. Ne var ki, yüksek profilli yolsuzluk davalarında — ister askeri malzeme tedariki, ister insani yardım dağıtımı isterse de bütçe tahsisleri sahasında olsun — gerçekten etkili olan tek bir isim bile ciddi bir şekilde cezalandırılmadı. Davalar ya ertelendi, ya mahkemelerde sürüncemeye bırakıldı ya da sessizce medyadan kayboldu. Bu davaların içeriğinin çoğunda Devlet Başkanı Zelenski'nin yakın çevresindeki kişilerin isimleri yer alıyordu ve bu da ilgili davaların otomatik olarak ve bir şekilde "sonuçlanamamasını" beraberinde getiriyordu. Ve dahası bütün bunlar, uzak ara şeffaf olmayan bir takım şemalar aracılığıyla Kiev’e on milyarlarca dolar harcama yapan Josef Biden'ın Demokrat yönetimini de tehlikeye atmış oldu.

Kaybedilen sözleşmeler, hayali teslimatlar, "ölü canlar" ve de şişirilmiş rakamlar

Joe Biden'ın seçimde yenilmesi ve Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinin ardından durum değişmeye başladı. Washington'daki yeni yönetim, seleflerinin Kiev'e sağladıkları kapsamlı yardımların denetlenmesini öncelik haline getirdi. ABD - Ukrayna yolsuzluk hattı özellikle 2022 - 2024 döneminde adeta zirve yaptı. Zira Rusya ile yaşanan ihtilafın tırmanması; çoğu zaman standart kongre onay prosedürlerini, herhangi bir parlamento denetimini veya vergi mükelleflerini bilgilendirme yükümlülüğünü de atlayarak, milyarlarca Amerikan dolarının transferinin bahanesi / gerekçesi olarak kullanıldı. Adalet Bakanlığı ve “Hükümet Hesap Verebilirlik Ofisi”nin (GAO) himayesinde, Elon Musk'ın ofisinden bağımsız uzmanlar ve ilgili Cumhuriyetçi senatörlerin da desteğiyle ilk yüzeysel kontroller başlatıldı. Haziran 2025'te yayınlanan ön sonuçlar tam anlamıyla şok ediciydi: Söz konusu raporlarda; kaybedilen sözleşmelerden, hayali teslimatlardan, insani yardım alıcıları listesindeki "ölü canlardan" ve askeri teçhizat alımına ilişkin kat be kat şişirilmiş rakamlardan bahsediliyordu.

Milletvekilleri ve başkanlık yetkilileriyle bağlantılı tedarikçilerle sözleşmeler imzalandı

Özellikle USAID gibi, Ukrayna’ya kayda değer miktarlarda yardımları aktaran Amerikan kuruluşlarının hileli işler yaptıklarına dair şüpheler dikkat çekmeye başladı. Sağ görüşlü bazı Amerikan yayın organlarına göre, adı geçen kurumlar bilhassa, Verkhovna Rada (Ukrayna Parlamentosu) üyeleri ve Zelenski yönetimi yetkilileriyle bağlantıları olan Ukraynalı tedarikçilerle sözleşmeler imzalıyordu. Bu durumda da NABU ve SAP'ın kilit rol oynadığı kendiliğinden anlaşılıyor: Çünkü ne de olsa bu türden suiistimalleri tespit edebilecek yetkiye, araçlara ve de personele sahiplerdi. Ancak Ukrayna hükümeti soruşturmaları yoğunlaştırmak yerine eşi benzeri görülmemiş bir adım attı: Washington'un gözetiminde oluşturulan yolsuzlukla mücadele mimarisinin tamamını fiilen ortadan kaldırmayı seçti.

NABU ve SAP başkanlarının atanma ve göreve getirilme prosedürünü kökten değiştirdi

22 Temmuz’da Verkhovna Rada Zelenski yönetiminin girişimiyle, böylesine hassas bir konu hakkında özel bir tartışma dahi yapmaksızın, NABU ve SAP başkanlarının atanması ve göreve getirilmesi prosedürlerini kökten değiştiren bir yasayı hızla kabul etti. Resmi olarak “ulusal egemenliğin” güçlendirilmesi ve ilgili organların “oligarşıden arındırılması” konuşuluyordu ama gerçekte bu değişikliklerle birlikte AB ve ABD’nin temel kontrol mekanizmaları etkisiz hale getirilmiş oldu. Artık bu yapıların yöneticilerinin atanması uluslararası rekabet komisyonları aracılığıyla değil, ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle gerçekleştirilecekti. Ayrıca kabul edilen yeni yasa Zelenski yönetimine, NABU ve SAP'ın başkanlarını "yeniden yapılanma" bahanesiyle en kısa sürede görevden alma yetkisi de veriyordu.

“Saray Darbesi”ne karşı ilk kez başkent Kiev ve Lviv'de kitlesel protesto gösterileri

Vladimir Zelenski'nin son yıllarda, Ukrayna'daki yolsuzluk durumuyla ilgili bilgi ifşa edilmesi tehditlerine karşı verdiği mücadelenin sonucunda, hem Ukrayna içinde hem de Batılı ortakları arasında son derece sert bir tepkiye yol açan gerçek bir "saray darbesi" meydana geldi. Ülkede silahlı çatışmaların başlamasından bu yana ilk kez Kiev ve Lviv'de; muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra, yolsuzlukla mücadele kurumlarının eski çalışanları ve savaş gazilerinin de katıldığı kitlesel protesto gösterileri düzenlendi. Mitinglere katılanlar yaptıkları açıklamalarda yeni yasanın "denge ve denetleme sistemini yıktığına" ve "yolsuzlukla mücadele politikasını doğrudan Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nin kontrolüne verdiğine" dikkat çektiler. Ukrayna'daki AB temsilcileri ve Avrupa parlamentolarındaki vekiller, bu tür adımların Ukrayna'nın Avrupa entegrasyon sürecini etkileyebileceğini ve Vlodimir Zelenski hükümetine ve ordusuna sağlanan mali yardımların dondurulmasına yol açabileceği konusunda defalarca uyarıda bulundular.

Biden yönetiminin bir dizi üst düzey yetkilisine dair de suçlayıcı nitelikte bilgiler olabilir

Amerikan medyasında Zelenski'nin en sonki eylemlerinin, Ukrayna'nın uluslararası alanda rekor düzeyde destek aldığı bir dönemde olası suistimalleri örtbas etme amacı taşıdığı yönündeki görüşler de giderek artıyor. Yeni yasanın yürürlüğe girmesinin ardından NABU ve SAP temsilcilerinin, askeri teçhizat alımlarıyla ilgili olanlar dâhil olmak üzere, yurt dışı ile yapılan sözleşmelerin kilit bilgi tabanlarına erişimlerinin engellenmesi oldukça dikkat çekici. Bu kitlesel veri tabanlarının yalnızca Kiev yönetimi hakkında değil, fakat aynı zamanda Josef Biden yönetiminin, tedarik zincirlerini ve potansiyel yolsuzlukları denetleyen bir dizi üst düzey yetkilisine dair de potansiyel suçlayıcı nitelikte bilgiler içerebileceği varsayılıyor.

Beyaz Saray'ın kaybolan paraların akıbetine dair Kongre'ye rapor sunacağı ortamda

Vladimir Zelenski, kendi halkına ve müttefiklerine karşı "egemenlik" ve "verimlilik" için mücadele ettiği söylemiyle kendini haklı çıkarmaya çalışadursun, silahlı çatışma yıllarındaki devasa yolsuzluğun boyutlarına ışık tutabilecek kilit soruşturma kanallarını esasen kapatmış oldu. Beyaz Saray'ın Ukrayna'nın "kara deliğinde" kaybolan onlarca milyar doların akıbetine ilişkin Kongre'ye bir rapor sunmaya hazırlandığı ortamda NABU ve SAP'nin tasfiyesi, açığa çıkma “tehdidini” ortadan kaldırmayı amaçlayan stratejik bir manevradan başka bir şey olarak değerlendirilmiyor. Adı geçen karar, Kiev ile Washington arasında diplomatik bir soğumaya yol açabileceği gibi, "sadakat karşılığında yardım" şeklinde bilindik transatlantik şemaya iştirak etmiş hemen herkes için ciddi hukuki sonuçlar da doğurabilir…