Yeni-Monroe doktrininin zayıf karnı

II. Paylaşım Savaşı sonrasında İngiltere, zayıflayan gücü nedeniyle, 31 Mart 1947’den itibaren Yunan Hükümeti’ne artık yardım edemeyeceğini ilan etti. Yunanistan’da hükümet ve dış destekçileri, Yunanistan Komünist Partisi’ne karşı mücadele ediyordu.

İngiltere’nin bu kararı ABD’nin Avrupa’yı önceleyen stratejisinin de temel nedenlerinden biri oldu. ABD Başkanı Truman, 12 Mart 1947’de Kongre’de yaptığı konuşmada, Kongre’den Yunan Hükümeti’ni Komünistlere karşı desteklemesini istedi. (Ayrıca Türkiye’ye yardım sağlanmasını da…)

İşte ABD’nin Avrupa’yı “komünizme karşı koruma” stratejisi “resmi olarak” buradan çıktı.

ABD batı yarım kürede yeni-Monroe doktrini ilan etti

Bu girişi şundan anımsattık: Avrupa’nın “Amerikan koruma şemsiyesine” sahip olması için Truman’ın 12 Mart 1947 konuşması ne kadar kritikse, o şemsiyenin kapanabileceğine işaret eden Trump’ın Kasım 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi de o denli önemli…

Çünkü ABD, Avrupa kıtasını artık birincil öncelik olmaktan çıkarıyor. 8 Aralık’ta Cumhuriyet gazetesindeki köşemde analiz ettiğim gibi, Trump yönetimi artık ABD’nin birincil önceliğinin Batı yarım küresi olduğunu Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesine kaydetmiş durumda. Atlantik ve Pasifik arasındaki Kuzey ve Güney Amerika’yı “kendi alanı”(!) ilan eden ABD yönetimi, bu bölge için yeni-Monroe doktrini uygulayacağını ilan etti.

Monroe doktrini, daha çok “ABD’nin Avrupa işleriyle ilgilenmeyeceği ve karışmayacağı” yönü üzerinden “izolasyonist” bir strateji olarak sunulsa da, aslında doktrin temelde ABD’nin Avrupa’ya “Güney Amerika’yi sömüremezsin çünkü ben sömüreceğim” ilanıdır.

Trump’ın yeni-Monroe doktrini de aynı şeyi söylüyor: ABD “Yarım küre dışındaki rakiplerin, Yarım kürede kuvvet veya diğer tehdit edici yetenekler konuşlandırmasını veya stratejik açıdan hayati önem taşıyan varlıklara sahip olmasını veya bunları kontrol etmesini engellemeyi” önüne temel hedef koyuyor. Kuşkusuz buradaki “dış kuvvet” Çin’dir.

Çin-Güney Amerika ilişkisi

Yani ABD 19. yüzyılda kendi hakimiyet alanı saydığı Güney Amerika için Avrupa’ya karşı Monroe doktrini ilan etmişti, 21. yüzyılda da yine kendi hakimiyet alanı saydığı Güney Amerika için Çin’e karşı yeni-Monroe doktrini açıklamış oldu.

Elbette Çin’in 21. yüzyılda Güney Amerika ile yürüttüğü ilişki türünün Avrupa’nın 19. yüzyılda Güney Amerika ile yürüttüğü ilişki türünün birbirinin zıttı olduğunu önemle belirtelim. Bu zıtlık aynı zamanda Trump’ın yeni-Monroe doktrininin zayıf karnını oluşturuyor.

O nedenle de ABD Ulusal Güvenlik Strateji belgesi, Çin’in Güney Amerika ülkeleriyle iyi ilişkilerine karşı, önüne “ABD’yle uyumlu hükümetleri, siyasi partileri ve hareketleri ödüllendirme ve teşvik etme” görevi koyuyor. Bunu “ABD’nin Güney Amerika’da rejim değiştirme operasyonları” hevesi olarak okuyabiliriz.

ABD stratejisinin özü: Çin’le büyük mücadele

Görüleceği üzere ABD’nin “birincil önemde” olduğunu dünyaya ilan ettiği Batı yarım küredeki asıl rakibi Çin. “İkincil önemde” olduğunu ilan ettiği Asya’daki asıl rakibi zaten Çin. Trump yönetimi burada hedefi “Hint-Pasifik’i ABD’ye açık tutmak” diye ilan ediyor ki bunu “bölgeyi ABD’nin hakimiyet alanı haline getirme amacı” diye okuyabiliriz.

Ve Trump yönetimi Asya’nın batısındaki “Ortadoğu” için de “bölgenin enerji kaynaklarına ve yollarına düşman saydığı güçlerin hakim olmasını engellemek” görevini koymuş. Benzeri Afrika için de geçerli. Dolayısıyla ABD Ortadoğu ve Afrika’da da aslında Çin’le mücadele stratejisi belirlemiş durumda.

Bu durumda özetle Trump yönetiminin hazırladığı Ulusal Güvenlik Stratejisinin aslında “ABD’nin Çin’e karşı yürüteceği büyük mücadelenin stratejisi” olduğu anlamına gelir.

ABD’den Avrupa’ya “koruma şemsiyesi kapanacak” mesajı

Peki Avrupa bunun neresinde?

Belge şu temel saptamayı yapıyor: “Avrupa ekonomisi geriliyor, daha önemlisi Avrupa uygarlığı da geriliyor.

Bu saptama ve üzerine inşa edilen strateji, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in bu yılın Şubat ayında Münih Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmayla çok uyumlu. O konuşma Avrupa’da “eski dünya düzeninin sonunun geldiğinin işareti” olarak yorumlanmıştı.

ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi özetle ABD’nin Avrupa’ya “artık bölgende birincil sorumluluğu üstlen” mesajı veriyor, “ABD’nin Avrupa’ya koruma şemsiyesinin yavaş yavaş kapanacağını” söylüyor…

ABD, Avrupa’yı Çin’e karşı mücadelede yanında tutmak istiyor

Ancak emperyalist ABD, Avrupa’yı iki temel nedenle “gözardı edemeyeceğini” de belirtiyor. Birincisi ABD ile AB arasındaki Transatlantik ticaretin hâlâ “küresel ekonominin ve Amerikan refahının temel direklerinden birisi olması” nedeniyle, ikincisi de ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisinin “özü” nedeniyle…

Belgede açıkça “Avrupa’yı gözardı etmek, ABD’nin bu yeni stratejisini baltalamak olur” deniyor. Çünkü yeni stratejinin “özü” ABD’nin Çin’le yapacağı büyük mücadeledir. Ve ABD yönetimi, Çin’e karşı büyük mücadelesinde elbette Avrupa’yı yanında müttefik tutmak istiyor ve bu nedenle 1947’de başlattığı sorumluluğunu kesmek yerine adım adım azaltmayı tercih ediyor.

Mehmet Ali Güller
CGTN Türk
9 Aralık 2025