Chen Tingyao

İran nükleer sorununun çözümünde tek doğru yol: diyalog ve müzakere İran nükleer sorununun çözümünde tek doğru yol: diyalog ve müzakere

Tek Çin ilkesi, uzun süredir uluslararası toplumdaki genel bir konsensüs hâline gelirken, Lai Ching-te, konuşmasıyla Taiwan Boğazı’ndaki barış ve istikrarı bozma pahasına kendi siyasi menfaatlerinin peşinde koşma yönündeki kötü niyetini ifşa etti.

Lai, mayıs ayında göreve başlamasından bu yana çeşitli yöntemlere başvurarak, Taiwan’ın bağımsızlığını amaçlayan ayrılıkçı görüşler ileri sürüyor. Ancak Lai ne kadar tuhaf fikirler uydurursa uydursun, Taiwan Boğazı’nın her iki yakasının da aynı Çin’e ait olduğu ve Taiwan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğini değiştiremez.

1943 tarihli Kahire Deklarasyonu’nda ve 1945 tarihli Potsdam Bildirisi’nde, Japonya tarafından işgal edilen Taiwan’ın Çin’e geri verilmesi gerektiği açıkça belirtildi. İki belge de Taiwan’ın Çin’in ayrılmaz bir toprağı olduğunun yasal temelini oluşturuyor.

53 yıl önce, Birleşmiş Milletler (BM) 26. Genel Kurulu’nda kabul edilen 2758 sayılı kararla Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti’nin BM’de Taiwan dâhil Çin’in tamamını temsil eden tek yasal hükümet olduğu ilan edildi. Kararla Taiwan bölgesinin temsilcileri, BM ve ona bağlı tüm kuruluşlardan derhal ihraç edildi. Bu kararla, Taiwan dâhil tüm Çin’in BM’deki temsili sorunu tamamen çözülürken, “iki Çin” ve “bir Çin ve bir Taiwan” gibi durumların mevcut olmadığı kesinleştirildi, meselede gri alanlara veya belirsizliklere yer bırakılmadı.

BM ve diğer uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, yarım asırdan fazla bir süredir 2758 sayılı karara bağlı kalıyor. Çin, Tek Çin ilkesi ön şartıyla 183 ülke ile diplomatik ilişki kurdu. Bu, tamamen Tek Çin ilkesine bağlı kalmanın uluslararası bir zorunluluk, halkların arzusu  ve genel eğilim olduğunu gösteriyor.

Lai Ching-te, konuşmasında, Çin’in ana kesiminden “Taiwan ile birlikte uluslararası sorumluluklarını üstlenmesini” istedi. Lai, esasen boğazın iki yakası arasındaki ilişkileri “iki ülke arasındaki bir ilişki” olarak konumlandırmak istiyor. Taiwan, Çin’in Taiwanı’dır, Çin’in “Taiwan ile birlikte uluslararası sorumluluklar üstlenmesine” dair ifadeler de asılsız ve yanlıştır.

Lai Ching-te’nin konuşması, Taiwan Adası’nda da geniş çapta eleştirildi. Daha fazla kişi, git gide Lai Ching-te’nin “bağımsızlık” arayışına ilişkin kışkırtıcı girişimlerinin Taiwan Boğazı’ndaki barış ve istikrarı bozan asıl neden olduğunu, Taiwanlı soydaşlara felaketler getireceğini ve Taiwan’ın kalkınma fırsatlarını kaçırmasına neden olacağını fark ediyor.

Taiwan’ın geleceği ulusal birleşmede yatıyor ve Taiwanlı soydaşların mutluluğu Çin milletinin yeniden şahlanışına bağlıdır. Lai Ching-te, istediği kadar Taiwan’ın bağımsızlığını amaçlayan ayrılıkçı görüşleri dillendirsin, Taiwan’ın Çin’in bir parçası olarak yasal statüsü, Taiwan Boğazı’nın her iki yakasının tek bir Çin’e ait olduğu gerçeği ve mevcut statüko değişmeyecek.