Küba Devlet Başkanı Díaz-Canel CGTN'e özel açıklamalarda bulundu. Çin ile Küba arasındaki ilişkilerden Çin'in dünya tarihindeki etkisine, Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping’in önerdiği Küresel Yönetişim İnsiyatifi'nden Fidel Castro'nun Xi hakkındaki övgü dolu sözlerine kadar bir çok konuda konuşan Canel, Tiananmen Meydanı’ndaki gözlemlerini de anlattı.
Japonya’ya Karşı Savaş ve Dünya Antifaşist Savaş Zaferinin 80. yıldönümü anma törenine de katılan Canel, Çin'in bu mücadeleyle dünya düzenini değiştirdiğini, tarihsel süreci derinden etkilediğini belirtti.
Canel, "Eğer Çin, Japon işgalini durduramasaydı, Japonya belki Çin’i tamamen işgal eder, hatta Sovyet sınırına kadar ilerlerdi. Bu, 1945 sonrası dünya düzenini kökten değiştirirdi." diye konuştu. Batı medyasına da eleştirilerini dile getiren Küba Lideri, "Ne yazık ki, bazı batılı güçler, özellikle hegemonya peşindeki ülkeler, tarihi çarpıtmaya ve manipüle etmeye çalışıyor. Batı medyası ve sosyal medya, bu tarihsel gerçekleri çoğu zaman gölgeliyor ve Çin halkının kahramanlıklarını yeterince yansıtmıyor." ifadelerini kullandı.
Canel, Çin halkından övgüyle bahsederken anma törenlerinden de etkilendiğini söyledi. "Tiananmen’deki anma töreni beni derinden etkiledi. Çin Komünist Partisi’nin tarihsel hafızayı koruma kararlılığı hayranlık verici. Bu tören, Çin halkının Japon işgaline karşı gösterdiği olağanüstü fedakârlıkları ve dünya antifaşist mücadelesine katkılarını güçlü bir şekilde vurguladı"
Çin'in gelişmekte olan ülkelere güven aşıladığına dikkat çeken Canel, bilim ve teknoloji vurgusu yaptı. "Törendeki askeri geçit töreni yalnızca Çin ordusunun disiplin ve organizasyon gücünü değil, aynı zamanda bilim, teknoloji ve askeri alandaki dönüşüm başarılarını da sergiledi. Çin, hegemonik güçlerin provokasyonlarına karşı sağlam bir savunma hattı kurdu ve güçlü bir caydırıcılık oluşturdu. Bu, özellikle Güney’deki ülkelere ve küçük ancak gelişmekte olan ülkelere büyük bir güven aşıladı."
Canel’den Küresel Yönetişim İnsiyatifi vurgusu
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in önerdiği Küresel Yönetişim İnsiyatifi'ni Küba'nın hemen desteklediğini söyleyen Canel, "Bu insiyatifi, insanlığın ortak geleceğini inşa etme çabalarına güçlü bir katkı sunuyor. Çin’in, sosyalizmle kalkınma, kapsayıcılık ve halkın refahını birleştiren modeli, somut sorunlara teknoloji ve yenilikle çözüm üretiyor. Çin’in barış, işbirliği ve dayanışma ilkelerine bağlılığı, bu insiyatifin adalet ve samimiyetle dolu olduğunu gösteriyor. Bu da, küresel yönetişimin ne kadar güvenilir bir yol haritası sunduğunu aktarıyor." diye konuştu.
Xi'nin önerdiği Küresel Yönetişim İnsiyatifi'nin, Çin'in uluslararası alandaki lider konumunu perçinlediğini aktaran Canel, Xi'nin konuşmasına dikkat çekti. "Xi Jinping’in konuşması, derin bir teorik içeriğe sahip. Küresel yönetişim ve uluslararası ilişkilerdeki vizyonunu ortaya koyuyor. Hegemonya karşıtlığı, tek taraflı yaptırımların reddi ve tüm ülkelere eşit kalkınma fırsatları sunan bir kader ortaklığı hedefi, konuşmanın temel ilkeleriydi. Dayanışma, işbirliği ve çok taraflılığı merkeze alarak aynı zamanda Birleşmiş Milletler Şartı’na da bağlı bir dünya düzeni öneriyor. Çin’in uluslararası alandaki lider konumu, bu konuşmayla bir kez daha perçinlendi."
Xi Jinping'in konuşmasının ardından kendisiyle bir görüşme de yaptığını aktaran Canel, Çin-Küba ilişkilerinin derinleştiğini ifade etti. "Xi Jinping ile yaptığım her görüşme, yeni fikirler ve ilhamlarla dolu oluyor. Küba ve Çin, küresel meselelere yaklaşımda büyük ölçüde aynı görüşleri paylaşıyor. İkili ilişkilerimiz en üst düzeyde devam ediyor. Sosyalist inşa süreçlerimizi samimiyetle paylaşıyoruz ve her ülke kendi koşullarına uygun bir yol izliyor. Son yıllarda, gıda egemenliği, yenilenebilir enerji, telekomünikasyon, siber güvenlik, turizm, sanayi, biyoteknoloji ve ilaç gibi alanlarda işbirliğimizi derinleştirdik. Bu projeler, Çin’in kararlı desteğiyle ilerlerken, Küba’nın 2030 kalkınma planına da destek veriyor."
İki ülke arasındaki ilişkilere verdiği önemi anlatan Canel, Çin-Küba işbirliğini 'Örnek Bir Model' olarak tanımladı. İki ülke arasındaki direk uçuşlara, kültürel ve eğitsel süreçlere dikkat çekerek, "Çin-Küba işbirliği önemli bir ivme kazandı. Örneğin, direkt uçuşların başlaması, hem yolcu hem kargo taşımacılığını kolaylaştırarak uluslararası ticaret ve lojistik zincirlerine entegrasyonu güçlendirdi. Bu durum, maliyetleri düşürdü. Bununla birlikte iki ülke arasındaki kültürel, eğitsel ve halklar arasındaki etkileşimi artırdı. Çin-Küba işbirliği, büyük ve küçük ülkeler arasında örnek bir model oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Castro: Xi en kararlı ve kabiliyetli devrimcilerden biri
Küba devriminin unutulmaz lideri Fidel Castro'nun Xi'den övgüyle bahsettiğini de hatırlatan Canel, Xi ile ortak özelliklerinin halkı merkez almak olduğunu söyledi. Canel, "Xi Jinping, ülkesinin zorluklarını derinlemesine kavrayan ve kendini halkının refahına adamış bir lider. Onunla en karmaşık sorunlara bile çözüm bulabiliyoruz. Fidel Castro’nun Xi’yi 'en kararlı ve kabiliyetli devrimcilerden biri' olarak tanımlaması, onun liderlik gücünü çok iyi özetliyor. Liderlik, sadece makamda oturarak yapılamaz; kararlar sahada, halkla birlikte alınmalı. Xi Jinping, halkı merkeze alan bir lider. Ben de her zaman halkla iç içe olmayı önemsiyorum." diye konuştu.
Canel, Çin'in zaman zaman Küba için rehber ve örnek olduğunu aktarırken şu ifadeleri kullandı. "Çin’in sosyalist reformlarla ekonomik büyüme gerçekleştirmesi, Küba için önemli bir örnek. Çin, kendi koşullarına uygun bir yol izledi; biz de Küba’ya özgü sosyalist bir yol izliyoruz. Çin’in yerel yönetimlere yetki devri, tarımsal reformlarla gıda güvenliği sağlaması ve teknolojiye verdiği önem, bize ilham veriyor. Özellikle kültür ve turizmi birleştiren model, Küba’nın tarihsel ve kültürel değerlerini öne çıkararak turizmi geliştirmesi için bir rehber. Ayrıca, Çin’in kamu mülkiyeti ile özel sektörü dengelemedeki yaklaşımı, sosyalist inşa teorisini zenginleştiriyor ve Küba için pratik çözümler sunuyor. Bu doğrultuda teknoloji parklarını ziyaret edeceğiz, biyoteknoloji alanında uzmanlarla görüşeceğiz ve yerel girişimcilerle deneyim paylaşacağız. Yerel yönetimlerle yapacağımız toplantılar, Çin’in yenilikçi yaklaşımlarını daha iyi anlamamızı sağlayacak."
Canel, iki ülkenin birbirine nasıl destek olduğunu şu sözlerle anlattı. "Çin ve Küba, her zaman birbirini öncelikli hale getirmiştir. İlişkilerini sürekli geliştirdi. En zor zamanlarda birbirimize destek olduk; küresel meselelerde görüşlerimiz büyük ölçüde örtüşüyor. Çin, BM’de Küba’ya uygulanan ambargoyu kınadı ve haksız nitelendirmelere karşı çıktı. Biz de ‘Tek Çin’ ilkesini kararlılıkla savunduk."
Küba’da bulunan Çinlilere adanmış anıt
Çin ile Küba arasındaki derin tarihi bağlardan da bahseden Canel, Küba'daki Çinli göçmenleri anan anıtın önemine vurgu yaptı. "Özellikle Guangdong şehri ile aramızda derin tarihi bağlar var. 1848’den itibaren Guangdong’dan Küba’ya göç edenler, Küba toplumuna entegre oldu ve önemli katkılar sağladı. Çin kültürü, Küba’nın ulusal kimliğinin bir parçası haline geldi. Küba’da Çinlilere adanmış bir anıtın olması, bu derin bağların göstergesi. Üstünde zan ve Havana’nın Linea Caddesi’nde bulunan bu anıt, 170 yıl önce inşa edildi. Çinli göçmenlerin Küba’ya katkılarını anıyor. Küba’nın ulusal kahramanı José Martí de, Çinli göçmenlerin cesaretini övmüştü. Bu ortak tarih, iki ulusun dayanışmasını güçlendirdi."
Latin Amerika'da Çin'i ilk tanıyan ülkenin Küba olduğunu hatırlatan Canel, Çin'in Küba'nın okuryazarlık seferberliğine nasıl katkıda bulunduğunu anlattı. “Çin-Küba ilişkileri, partilerimizin işbirliği iradesine ve halklarımızın desteğine dayanıyor." diyen Canel, "1960’ta Küba, Latin Amerika’da Çin’i tanıyan ilk ülke oldu. Fidel Castro, bu kararı halka sunduğunda, meydanlardaki kalabalık büyük bir coşkuyla onayladı. Bu, ilişkilerimizin demokratik ve halk temelli olduğunun kanıtı. 1961’de Küba’nın okuryazarlık seferberliği sırasında Çin’in sağladığı fenerler ve kalemler, zor koşullarda eğitimi mümkün kıldı. Bu fenerler, dostluğumuzun sembolü oldu. Çin-Küba ilişkileri, kardeşçe bir dayanışma ve samimiyetle şekilleniyor.