Japonya “Tarihi yanılgının” eşiğinde

Japon medyasında yer alan haberlere göre, Japonya Başbakanı Sanae Takaichi 26 Aralık'ta Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret edebilecek. Bu haber başta Japonya’nın komşu ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumu yüksek alarm durumuna geçirdi.

Nitekim, 26 Aralık 2013 tarihinde dönemin Japonya Başbakanı Shinzo Abe göreve başlamasının birinci yılında Yasukuni Tapınağı’nı ziyaret etmişti. Bu, 2006 yılında dönemin başbakanı Junichiro Koizumi’den sonra görevdeki bir başbakanın ilk Yasukuni ziyareti oldu. Japonya'nın sağcı güçlerinin önemli temsilcilerinden biri olan Takaichi'nin Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret edebilmesi uzun süredir devam eden tarihe hatalı yaklaşımından kopamadığının ve militarizmin yeniden canlandırılmasını kasıtlı olarak teşvik etmesinin bir başka kanıtı olarak görülüyor.

Yasukuni Tapınağı, 1869 yılında İmparator için savaşırken ölen askerleri anmak amacıyla "Tokyo Shokonsha" adıyla inşa edildi. Japonya dışa genişleme yoluna girince, Yasukuni Tapınağı yavaş yavaş Devlet Şinto'sunun başlıca mekânı haline geldi ve savaşa ulusal desteği seferber etmek, savaşta ölenleri yüceltmek ve İmparator'a bağlılığı güçlendirmek için önemli bir araç olarak kullanıldı. 2. Dünya Savaşı sırasında Yasukuni Tapınağı resmen ulusal sisteme dahil edilerek militarist ideolojinin manevi bir totemine dönüştü.

SAVAŞ SUÇLULARINI “AKLAMA” YERİ

Yasukuni Tapınağı şu anda 14 A Sınıfı savaş suçlusu da dahil olmak üzere 2.Dünya Savaşı’nda ölen 2,5 milyon savaş suçlusunun anısını temsil ediyor. Bu savaş suçluları, Asya ülkelerine karşı saldırgan savaşlar planlayıp yürüttü ve işgal ettikleri ulusların halklarına tarifsiz acılar çektirdiler. Yasukuni Tapınağı meselesi, uzun zamandır Japon iç siyasetinin sınırlarını aşarak, Japon hükümetinin ve politikacılarının 2.Dünya Savaşı sırasındaki tarihi suçlarına karşı tutumlarını test eden bir mihenk taşı haline geldi. Bu nedenle, Japon politikacıların Yasukuni Tapınağı'nı ziyaretleri son derece hassas bir tarihi konu olmaya devam ediyor. Görevdeki başbakanların burayı ziyareti sık tekrarlanan bir durum değil.

Japonya Başbakanı Sanae Takaichi, bu davranışın siyasi sonuçlarının farkında olmasına rağmen, yıllardır Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret ediyor. Yorumculara göre bu davranışı tarihsel adalete ve 2. Dünya Savaşı’nda işgal altındaki ülkelerin halklarının duygularına açık bir saygısızlığı ve derin şekilde kök salmış militarist ideolojisini ortaya koyuyor.

ÇİN’İN İÇ İŞLERİNE MÜDAHALE İMASI

Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret etmek Takaichi'nin militarizmi yeniden canlandırma niyetinin "manevi bir ilanı" olduğu gibi son dönemdeki hatalı açıklamaları ve Japon hükümetinin askeri genişleme önlemleri bu planın somut uygulaması olarak değerlendiriliyor. Takaichi, önceki Japon hükümetlerinin ihtiyatlı açıklamalarından farklı olarak, "Taiwan'daki bir beklenmedik durumun" Japonya'nın kolektif öz savunma hakkını kullanması için "hayati mesele" oluşturabileceğini söyleyerek Taiwan meselesine askeri müdahaleyi ima etti.

Takaichi, Çin'den arka arkaya gelen güçlü itirazlara rağmen, hatalı açıklamalarını geri çekmeyi reddetmekle kalmadı, aynı zamanda bu hatalı tutumunu desteklemek için geçersiz kabul edilen "San Francisco Barış Antlaşması"nı da öne sürdü. Bunlar Çin'in iç işlerine açık müdahale olduğu gibi Tek Çin ilkesinin ve Çin ile Japonya arasındaki dört siyasi belgenin ruhunun ciddi bir ihlali olarak, savaş sonrası uluslararası düzene karşı ciddi bir provokasyon oluşturmakta ve bölgesel gerilimi artırmaktadır.

YENİDEN SİLAHLANBMA YOLU

Daha da endişe verici olan, Japonya'nın tehlikeli bir şekilde yeniden silahlanma yoluna girmesidir. Medyadaki haberlere göre, Japonya Başbakanlık Ofisi'nde üst düzey bir yetkili yakın zamanda "Japonya nükleer silahlara sahip olmalıdır" şeklinde açıklama yaptı. Bu "nükleer silahlar" açıklaması büyük bir infial yarattı ve uluslararası toplumun Japonya'nın yarım yüzyıldır savunduğu "üç nükleer karşıtı ilkeye" hâlâ bağlı olup olmadığını sorgulamasına yol açtı.

Japonya ayrıca savunma harcamalarını da aktif olarak artırıyor. 2025 mali yılında Japonya'nın toplam savunma harcamaları yaklaşık 11 trilyon yene ulaşarak, GSYİH'nin yüzde 2'si hedefine planlanandan iki yıl önce ulaştı. Dahası, hazırlanan 2026 mali yılı savunma harcamalarının da yeni bir tarihi zirveye ulaşması bekleniyor. Yorumculara göre, adım adım ilerleyen bu eylemler, pasifist anayasanın temel ruhunu aşındırarak Japonya'yı militarizmin tehlikeli eşiğine itiyor.

Pasifist anayasanın 9. maddesi, Japonya'nın savaş açma ve silahlı kuvvetler bulundurma hakkından vazgeçtiğini açıkça belirtiyor. Bu, Japonya'nın uluslararası topluma verdiği ciddi bir taahhüt ve Japonya'nın savaş sonrası yeniden yapılanmasının temel taşlarından biridir. Ancak, sağcı güçlerin kasıtlı çarpıtma ve yanlış yorumlamalarıyla, anayasanın ruhu defalarca aşındırıldı ve militarizm üzerindeki kısıtlamalar zayıflatıldı. Son yıllarda, Japon sağı bir yandan tarihsel konuları milliyetçi duyguları kışkırtmak için kullanarak, "mağdur" anlatısını şekillendirmeye ve saldırganlıktaki sorumluluğunu küçümsemeye yoğunlaşırken; diğer yandan, "çevre bölgelerden gelen tehditler" bahanesiyle askeri gücünü sürekli olarak genişleterek, savaş sonrası çerçevenin kısıtlamalarını aşma ve yeniden silahlanma yolunu açtı.

JAPON HALKI DA ACI YAŞADI

Tarihe bakıldığında, Japon militarizminin başlattığı saldırgan savaşlar sadece Çin ve diğer Asya ülkelerine eşi benzeri görülmemiş bir yıkım getirmekle kalmadı, aynı zamanda Japon halkına da büyük acılar yaşattı. Atom bombası felaketi, Japon halkının kalbinde derin bir yara olarak kaldı. Tarih, militarizmin kendi kendini yok etme yolu olduğunu kanıtladı.

Sanae Takaichi hükümetinin bu gerici eylemleri, ülke içinde ciddi bir hoşnutsuzluğa dayol açtı. Japon vatandaşları, "ömrü kısaltan askeri genişleme"yi protesto etmek için sokaklara dökülerek, Takaichi hükümetinin artan savunma harcamalarını durdurmasını ve sağlık hizmetleri ve sosyal güvenlik gibi temel ihtiyaçlara öncelik vermesini talep etti. Eski Başbakan Shigeru Ishiba ve diğer önde gelen Japon şahsiyetler de Takaichi hükümetinin tehlikeli hamlelerini eleştiren açıklamalar yaptılar.

DİYALOG VE İŞBİRLİĞİ İHTİYACI

Halen karmaşık ve istikrarsız olan uluslararası durumda jeopolitik çatışmalar birbiri ardına patlak veriyor. Varılan geniş fikir birliği Asya-Pasifik bölgesinin ihtiyacı olan şeyin çatışma değil diyalog; sürtüşme değil işbirliği olduğudur. Japon sağcı güçlerinin militarizmin yanlış yolunda hızla ilerlemekte ısrar etmeleri, sadece Asya-Pasifik bölgesindeki barış ve istikrarı ciddi şekilde zedelemekle kalmayacak, aynı zamanda Japonya'yı da öngörülemeyen ve tehlikeli bir duruma sokacaktır. Takaichi hükümetinin “ateşle oynamak” diye nitelenebilecek Yasukuni Tapınağı ziyareti gibi tarihi konulardaki kışkırtıcı eylemleri “Çin'in kırmızı çizgilerinin sınırlarını test edilmesi” sonunda kendine zarar vermesini ve tarihi bir yargısıyla karşı karşıya kalmayı getirebilir.